Süleyman Özışık'tan Can Ataklı'ya zehir zemberek yanıt
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Sözcü yazarı Can Ataklı'yı yerden yere vurdu.
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Sözcü yazarı Can Ataklı'nın
iftirasına köşesinden zehir zemberek bir yanıt verdi.
Süleyman Özışık, aralarında sıklet farkı olduğunu belirten Can
Ataklı için "Sanat dünyasında Ajdar neyse medya dünyasında da sen
aynısın" ifadelerini kullandı.
İşte Süleyman Özışık'ın Can Ataklı'ya verdiği yanıt:
Sıklet farkı...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya attığı iftiralar nedeniyle
eleştirdiğim Can Ataklı, karşı cevap yazmış.
Yazarken, “Sayesinde meşhur olmayayım” diye ismimi
zikretmemiş. Çünkü aramızda ciddi bir sıklet farkı varmış.
Özetle diyor ki…
"Başta Erdoğan olmak üzere iktidarın pek çok ismine eleştiri
yazıları yazıyorum. Şu ana kadar hakkımda açılmış tek dava yok.
Hatırlamadığım tekzip olabilir o da ikiyi geçmez. Bunca eleştirime
rağmen bu fedailer neden hep Süleyman Soylu ile ilgili yazı
yazdığımda harekete geçiyor ve bu bakanı akıl almaz biçimde
savunuyor? Bazen kendi kendime 'acaba ciddi ödemeler mi yapılıyor
da, bu fedailer bu kadar şahinleşiyor' demekten kendimi
alamıyorum..."
***
Sondan başlayarak sırasıyla cevap vereyim:
Tam da sana layık bulduğum kimliğe uygun hareket etmişsin Can
Ataklı…
“Acaba ciddi ödemeler mi yapılıyor” diye yazarak pis bir yalancı,
aşağılık bir iftiracı ve iğrenç ötesi bir dedikoducu olduğunu
bizzat kendin belgelemişsin!
Azıcık şerefin, birazcık haysiyetin, azıcık namusun varsa, dedikodu
yapmak yerine, “Al sana yapılan ödeme” diyerek
ortaya bir belge koyarsın.
Yapamazsın çünkü ortaya attığın iddia senin kadar boş!
İkinci meseleye gelince…
“Başta Erdoğan olmak üzere iktidarın pek çok ismine eleştiri
yazıları yazıyorum. Şu ana kadar hakkımda açılmış tek dava yok.
Hatırlamadığım tekzip olabilir o da ikiyi geçmez. Bunca eleştirime
rağmen bu fedailer neden hep Süleyman Soylu ile ilgili yazı
yazdığımda harekete geçiyor ve bu bakanı akıl almaz biçimde
savunuyor?” diyorsun ya hani…
Mesele zaten burada…
Sen eleştiri yazısı yazmadın. Süleyman Soylu’nun Ali Tarakçı’yı
ayağından vurdurduğunu ima ettin.
Soylu’nun oğlu Engin Levent Soylu’nun polisler tarafından suçüstü
yakalandığını ve uzun süre gözaltında tutulduğunu, İstanbul Emniyet
Müdürü’nün o sırada Bakan’ın telefonuna çıkmadığını söyledin.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, “Çok net bir şekilde
açıklıyorum; İçişleri Bakanımız Sayın Soylu'ya rağmen oğlunun
aracının aranması söz konusu değil. Böyle bir hadise asla vuku
bulmadı. Alçakça bir iftira ile karşı karşıyayız” diyor.
Sana “alçak” ve “iftiracı” diyor, duydun mu?
Hadi; adam rolü oynamak yerine bir kez olsun adam gibi davran da bu
açıklamayı köşende yayınla!
Süleyman Soylu’nun sana neden cevap vermediğini soruyorsun. Ben de
aynı soruyu kendisine sordum. “Sıklet farkı” demesini bekliyordum
ama o kısaca, “Kervan yürüyor” demekle yetindi. Artık seni hangi
sıfata koyduğunu sen düşün!
Aramızdaki sıklet farkına gelince…
Sanırım çok meşhur biri olduğunu ve çok tanındığını ima
ediyorsun.
Nasıl tanındığına değil, nasıl anıldığına bak sen! Sosyal medyadaki
paylaşımlarının altına iliştirilen yorumlara bakarsan ne demek
istediğimi anlarsın!
Eğer kastın çok okunmaksa, o zaman durum daha da vahim!
Taverna şarkıcıları da müşterinin peçeteye yazdığı her istek
şarkısını okur. Lakin bu durum müşteriyi iyi bir yazar
yapmıyor.
Özetle…
Sanat dünyasında Ajdar neyse, medya dünyasında da sen osun Can’ımın
içi…
Süleyman Özışık'ın yazısının tamamı için tıklayın