Süleyman Özışık'tan Ahmet Hakan'a yanıt: Bilmem anlatabildim mi?
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'a bugünkü köşesinden yanıt verdi.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında "AK Parti cenahında son zamanlarda şu tür sözler işitiliyor:AK Partililik başka, AKP’lilik başka...Biz AK Partiliyiz, AKP’li değiliz...Bir AK Partili kardeşimiz...“AKP’liler ile AK Partililer arasındaki yedi fark” başlıklı bir yazı kaleme alsa da...Biz de anlasak aradaki farkı."ifadelerini kullanmıştı. Hakan'a cevap Türkiye yazarı Süleyman Özışıktan geldi. Özışık, " 7 farkı kendi adıma ve kendi çapım ölçüsünde anlatmak istiyorum." dedi ve madde madde sıraladı.
AK Partililer ve AKP’liler farkı!..
Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan, AK Parti’nin içindeki
AKP’liler meselesine değinmiş ve “Şu AK Partililer ile AKP’liler
arasındaki 7 farkı yazsanız da biz de anlasak” demiş.
İzin verirseniz ben aradaki 7 farkı kendi adıma ve kendi çapım
ölçüsünde anlatmak istiyorum.
1- AK Partililer bir ilahi davaya inanır ve malını mülkünü satarak
bu dava için mücadele eder. Onların davası makam davası, mal, mülk,
şan, şöhret davası değildir.
AKP’liler ise bunun tam tersini yapar. Mal için, mülk için, şan ve
şöhret için bu davayı gözünü kırpmadan satar. Bunlar her devrin
adamıdır. Hangi parti iktidarda ise oraya koşan, iktidara yakın
olan her partinin merdivenlerini üçer beşer atlayarak inip çıkan,
kısacası her dönemin adamıdır bunlar.
AK Partililer Erdoğan’ı göğsünde yanıp tutuşan imanından,
mazlumların sesi olmasından, zalimin karşısında asla eğilip
bükülmeyen iradesinden ve hainlerin üzerine çullanmasından dolayı
sever.
AKP’liler ise Erdoğan’ı içinde bulunduğu bu sevilesi ruh hâlinden
koparmaya çalışan, Erdoğan’a kimi zaman dostu düşman kimi zaman ise
düşmanı dost gibi göstermeye çalışan güruhtur.
2- AK Partililer davasına ve liderine sadakatle bağlıdır. Kimi
Millî Görüş geleneğinden gelmedir, kimi ise çocuk yaştan itibaren
partiye insanüstü emek vermiştir. Yazın sıcağında yanmak, kışın
soğuğunda donmak, Erdoğan nereye geliyorsa orayı bir karnaval
alanına çevirmek onların işidir.
AKP’liler ise partiye ve lidere değil, güce ve menfaate 'tapar!'
Yakasına parti rozeti takarak, birkaç kuruş bağış yaparak partiye
sonradan kapağı atarlar. Partinin hiçbir çalışmasında onların
imzasını göremezsiniz. Onların tek işi liderin ya da partinin
yaptığı etkinliklerde gözüküp kaybolmaktır. Ve tabii ki o
etkinliklerde güçlü olanlara yaklaşıp ihale kovalamaktır. Kısacası
onlar AK Parti’nin içinde olup, yanında olmayanlardır.
3- AK Partililer; dinine, diline, cinsiyetine, milliyetine
bakmaksızın yeryüzünde zulmün tezgâhından geçen herkesin ama
herkesin hakkını ve hukukunu kendi namusuymuş gibi korur. Her bir
AK Partili kendisini Hazreti Ömer’e “Haktan ayrılırsan seni
kılıcımla düzeltirim” diye seslenen sahabe gibi görür.
AKP’liler ise haksızlığa uğrayanın önce kim olduğuna bakar. Eğer
haksızlığa uğrayan kendisi gibi düşünmüyor, kendisi gibi yaşamıyor,
kendisi gibi inanmıyorsa, ona her türlü zulmü ve haksızlığı reva
görür. Zulmedenleri uyarmak bir kenara dursun, zulmün boyutlarının
artması için mücadele eder.
4- AK Partililer, iğrenç insanların oyuncağı olup o insanların
korkunç eylemleri sayesinde zafer kazanmaktansa, doğru ve dürüst
insanlarla bir arada olup hezimet yaşamayı seçer. Onlar, “Allah
davasında yenilgi yoktur, imtihan vardır” diyenlerdir.
AKP’liler ise kendi ikbal ve istikbal davalarında zafere giden her
yolu denemekte beis görmez. Bunlar, FETÖ’den öğrendiği ihanet
oyunlarını, kendi yakınlarının veya arkadaş çevrelerinin üzerinde
prova etmekte bile sakınca görmez. Ve onlar yenilginin kokusunu
aldığı an trenden inip sırra kadem basarlar.
5- Belki çok klişe bir tabir gibi gelecek ama AK Partililerin
davası Mücahit davasıdır. Çıkar gözetmeksizin mücadele etmek
isteyen tüm Mücahitlere kapılar ardına kadar açıktır. Mazlumların
sesine kulak vermek, yoksulun, garip gurebanın yardımına koşmak
onların en öncelikli görevidir. Erdoğan’ın deyimiyle onlar millete
efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelen kişilerdir. Onların en
öncelikli görevi Allah’ı memnun etmektir.
AKP’lilerin davası ise müteahhit davasıdır. Kapılar mücahitlere
kapalı, müteahhitlere açıktır. Sıradan seçmenler onlara ulaşamaz.
Mazlumlar onlara feryadını duyuramaz. Paçalarından kibir akar.
Onlarda hoşgörü yoktur, horgörü vardır. Seçimden sonra millete
tepeden bakmaya, aşağılamaya bayılırlar. “Biz Erdoğan’ı memnun
edelim, gerisi önemli değil” diye düşünürler.
6- AK Partililer taraftır. Partiden ya da liderden yana taraftarlık
değildir bu. Devletten yana, milletten yana, bayraktan ve topraktan
yana taraftır. Bu değerler için ve bu değerleri savunan lideri için
bir saniye düşünmeden ölüme gider.
Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi düğüne koşarcasına ölüme
koşarlar.
AKP’liler ise kabına göre şekil alır. Kâh liderden yana, kâh
partiden yana taraf olur. Ama parti ve lider zor durumda kalınca üç
maymun oyununu çok güzel oynarlar. Devletten yana tarafmış gibi
görünür ama kahır zamanlarında ortalıkta görünmezler. Milletten
yana taraf görünürler ama millet ölüme yürürken onlar kuytu
köşelerde saklanırlar.
7- AK Partililer kinle, nefretle ve intikam hissiyle hareket etmez.
Mesela; geçmişte, kendisine haksızlık yapanlar için dahi adalet
ister. Geçmişi unutmaz ama geçmişin hesaplaşması içinde de olmaz.
İçeride, yani hapiste bir masumun bulunmasındansa, dışarıda bin
suçlunun bulunmasını tercih eder.
AKP’liler ise bunun tam tersini düşünür. İnsan harcamak, kul
hakkına girmek onlar için eğlence gibi bir şeydir. Rövanş almaya
bayılırlar mesela. Dün kendilerine yapılan haksızlığın aynısını
yapmaktan büyük keyif alırlar. Kendilerini uyarıp, “Düşmanınıza
benziyorsunuz” diyenleri de bir çırpıda hain ya da dönek ilan
ederler.
Ve son olarak…
AK Partililer liderleriyle mezara kadar yürüme yemini edenlerdir.
“Dik dur eğilme, bu millet seninle” sözünün hakkını sonuna kadar
verirler. Bu mücadeleyi verirken para, pul, zarar, ziyan
umurlarında olmaz.
AKP’liler ise mezara kadar yürüme kadar sözü verir ancak pazara
kadar yürür. Zora, dara düştüğü an, küçük bir sıkıntı yaşadığı an
arkasını dönüp menfaat sağlayacak yeni bir adres aramaya
başlar.
Kısacası…
AK Partililer Recep Tayyip Erdoğan gibi, AKP’liler Abdullah Gül
gibi duruş sergiler.
Ya da şöyle söyleyeyim.
AK Partililer Süleyman Soylu gibi, AKP’liler ise, “Ellerinden
öperim, büyüksün Reisim” diyerek ilkesizliğin resitalini sunan
Milas Belediye Başkanı Barış Saylak gibi davranır.
Bilmem anlatabildim mi Ahmet Hakan?