Sözcü İhlas'ı neden hedef alıyor? Meğer o programdan rahatsızlarmış!
Türkiye gazetesi yazarı Yücel Koç, Sözcü'nün neden sürekli İhlas Finans meselesini gündeme getirdiğini açıkladı.
Yücel Koç bugünkü yazısında Sözcü gazetesinde çıkan
İhlas Finans haberlerinin aslını yazdı. Sözcü'nün başındaki
Ertuğrul Akbay'ı arayan Yücel Koç, aralarında geçen konuşmayı da
köşesine taşıdı.
Yücel Koç asıl meselenin, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan Medya
Kritik programı olduğunu şu sözlerle ifade etti: "Anladım
ki, Sözcü’nün derdi, gazetemizin yazarları Fuat Uğur ve Cem
Küçük’ün FETÖ firarisi oğlu Burak Akbay ile gazetesini TGRT
Haber’de yaptıkları Medya Kritik programında ve gazetemizdeki
yazılarında hedef almasıymış."
İŞTE YÜCEL KOÇ'UN O
YAZISI
24 Aralık 2018…
Yani yirmi gün kadar önce…
Sözcü, iç sayfalarda tetikçi bir yazarı vasıtasıyla İhlas’ı hedef
aldığında, patronları Ertuğrul Akbay’ı aradım.
Aramanın sebebi elbette yazı konusu etmek değildi.
Sadece dertleri neymiş, öğrenmekti amacım…
Sağ olsun gayet kibar bir diyalog geçti aramızda…
Rahmetli Enver Ağabey’le geçmişte pek çok seyahatleri olduğunu,
Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Mücahid Ören’i çok küçük
yaşlarından itibaren tanıdığını ve çok sevdiğini, asla onun zarar
görmesini istemeyeceğini anlattı.
İyi de…
Madem öyle, geçmişte farklı amaçlarla FETÖ ve Aydın Doğan medya
çetesinin temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiği ve
hepsinin cevaplarının verildiği bir meseleyi durduk yerde niye
yazıyorlardı.
Onu da anlattı.
***
İkimizin arasında geçen özel bir görüşmeyi buraya taşımak zorunda
kaldığım için öncelikle kendilerinden özür diliyorum.
Fakat, istismar ettikleri İhlas Finans mudilerinin de, siz değerli
okuyucularımızın da bunları bilmeye hakkı var.
Nitekim Ertuğrul Bey de oğlu hakkında Fehmi Koru ile yaptığı özel
bir görüşmeyi gazetesinde yazmıştı.
Bu yolu kendisi açtığı için anlayışla karşılayacağını umuyorum.
***
Anladım ki, Sözcü’nün derdi, gazetemizin yazarları Fuat Uğur ve Cem
Küçük’ün FETÖ firarisi oğlu Burak Akbay ile gazetesini TGRT
Haber’de yaptıkları Medya Kritik programında ve gazetemizdeki
yazılarında hedef almasıymış.
Dedim ki, “Ertuğrul Bey! Bu adamlar savcıya gidip sizin lehinize
sayılabilecek ifadeler verdi.
Burak Akbay’ın doğrudan FETÖ’cü olduğuna inanmadıklarına dair
cümlelerini defalarca aynı programda işittim.
Ancak 17/25 Aralık sonrası sizi FETÖ’nün yayın organı gibi yayın
yapmakla suçluyorlar ki, bu da manşetlerinizle zaten ortada.”
***
Tepkisi; 80 yaşına gelmiş bir baba olarak oğlundan ayrı kalmak ve
gazetelerinin çok ciddi suçlamalarla el konma aşamasına gelmiş
olmasıydı.
Yani, kendilerine bir şey söyleyenleri susturmaya yönelik son
çırpınışlardı…
Bunun için seçtikleri yol da “Gel kardeşim, Türk yargısına anlat
haklı olduğunu” diyenleri değil de, patronlarını hedefe koyarak, bu
isimleri susturmaktı.
Tıpkı Aydın Doğan’ın yaptığı gibi…
***
Doğru bir yol izlemediklerini söyledim, durdum.
İhlas Finans’ın, 28 Şubat çetesinin işbaşına getirdiği hükûmet ve
iş birlikçisi FETÖ’nün eliyle batırıldığını…
Bunu o dönem FETÖ elebaşına en yakın isimlerin bile canlı
yayınlarda anlattıklarını…
Orada asıl mağdurun İhlas Grubu ve elbette İhlas Finans mudileri
olduğunu…
Bu mağduriyetlerin kasıtlı olarak oluşturulduğunu…
İhlas’ın tüm bu mağduriyetine karşı, kâr-zarar ortaklığı sebebiyle
ödeme zorunluluğu olmadığı hâlde, mudilere borcunu dolar üzerinden
yapılandırdığını…
Hülasa, yazabilecekleri her şeyin cevaplarının verildiğini, bugün
İhlas’la ilgili ortaya koyabilecekleri yeni hiçbir şeyin
olmadığını, bu işten eninde sonunda kendilerinin zararlı
çıkacaklarını defaatle söyledim.
Aklı olana, İhlas’ı batırmak için elinden geleni yapan Abdüllatif
Şener’in bugün savrulduğu nokta bile yeter ama, ne fayda…
***
Çünkü, geçmişte AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı
yıkacaklarından çok emin oldukları için FETÖ argümanlarını kullanma
konusunda o kadar fütursuzca açık vermişler ki…
Bunun getirdiği çaresizliği, Ertuğrul Bey’in her cümlesinde
hissettim.
Tek derdi vardı; oğlum ve gazetem bu işten yırtmalı…
İyi de biz hâkim değiliz, savcı değiliz…
Bizden ne istiyorsunuz?
***
İstediği belliydi…
Bizimle ilgili hiçbir şey yazmayacaklar, konuşmayacaklar.
Bunun üzerine Ertuğrul Bey’e, Fuat Uğur ve Cem Küçük’ün kendi
ekranımızda, bizim gazetemizi eleştirdikleri bir video
gönderdim.
Dedim ki; Bakın Ertuğrul Bey… Çok rahatsız olduğunuz bu arkadaşlar
bizim ekranımızda, yazdıkları gazeteyi eleştiriyor ve biz buna
müsamaha gösteriyoruz.
Basın özgürlüğünden bahsediyorsak, niye susturmaya
çalışıyorsunuz?
Üstelik bu adamlar her sabah medya programı yapıyor…
İllaki konu, Sözcü’ye de geliyor.
***
Üç beş günlük sessizlikten sonra Sözcü yazarı Uğur Dündar’ın
darbeci avukatı konusunu işleyen Fuat Uğur’un yazılarından rahatsız
olan Sözcü yönetimi, iç sayfaya yine küçük bir İhlas Finans haberi
sıkıştırıvermişti.
Kendilerince tehdit ediyorlardı.
Kupürün ekran fotoğrafını çekip, Ertuğrul Bey’e yolladım.
Biraz sonra telefonum çaldı.
Arayan yine Ertuğrul Akbay’dı.
“Sizinkiler dünkü programda yine bize sataşmışlar. Uğur Dündar’ı da
yazmasınlar” demez mi?
“Ertuğrul Bey, o kadar da değil. Aramızdaki hukuka binaen elimden
geleni yaptım. Kurumunuzla savaşmak istiyormuşuz gibi bir yayın
istemediğimizi söyleyebilirim ama, yazarınız hakkında olmaz. Bu da
muhtemelen bu meseleyle ilgili yaptığımız ve yapacağımız son
konuşma olacak” dedim.
Kendisi de “Evet, bu mesele ile ilgili bu son görüşme. Ben
gazetenin yöneticisi değilim. Zaten beni dinlemiyorlar. Artık benim
de yapabileceğim bir şey yok” serzenişiyle telefonu kapattı.
Beyefendiler ertesi gün manşet atmışlar; Sözcü İhlaszedeler
Dosyasını Açıyor.
Ne yazmışlar diye baktım, aynı zırva…
Geçmişte Zaman, Bugün, Taraf gibi doğrudan FETÖ’nün yönettiği
gazetelerin yaptığı karalama kampanyaları ile bire bir aynı.
Hem ben FETÖ’cü değilim diyeceksin, hem de başından sonuna kadar,
hatta bugün bile FETÖ eliyle yürütülen bir kampanyanın parçası
olacaksın.
Tıpkı 17/25 Aralık’tan bu yana hükûmete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a
yaptığınız gibi…
***
Bakın Ertuğrul Bey…
Buradan tekrar söylüyorum;
Allah uzun ömür versin, 80 yaşına basmış bir baba olarak
çaresizliğinizi anlıyorum.
Fakat…
Eğer gazetecilik yapacaksanız, buyurun İhlas Finans’ın nasıl ve
neden batırıldığını…
Hem İhlas’ı, hem yüz binlerce mudiyi mağdur eden o karanlık
operasyonda kimlerin parmağı olduğunu birlikte araştıralım.
Menfaatleriniz değil, hakikat ise amacınız; çok sevdiğinizi
söylediğiniz rahmetli Enver Ören Ağabey’e kimlerin tezgâh
kurduğunu…
Bulunan yabancı ortakların yine aynı eller tarafından -Ali Babacan
dönemi de dâhil- üç defa neden engellendiğini…
FETÖ’den tutuklanan BDDK avukatlarına, İhlas Finans’ı satın almak
için gelen yabancı yatırımcıları kim ya da kimlerin tehdit
ettirdiğini ortaya çıkaralım.
Var mısınız?
Biliyorum ki olmazsınız, çünkü işinize gelmez.
Ama unutmayın, doğruların gücü, er ya da geç hakikatleri ortaya
dökecektir.