Sıfırın yanına konan bir...
Neticedei kelime oyunu yapmaya gerek yok, insan ve teknoloji ekseninde, sıfır ile Bir'in hazin hikayesidir bu...
ABDULLAH ÖZDOĞAN
Yazının başlığını 'İnsan ve Teknoloji' koysaydım, sıradan bir sanayi devrimi ve kültürel-sosyal yozlaşma yazısı zannedilir ve asla okunmazdı.
Ama sıfırlar ve birler, bu gün
bizim için çok önemli...
Hayatımızın tamamı, sıfırlar ve birlerden oluşuyor çünkü.
Neticedei kelime oyunu yapmaya gerek yok, insan ve teknoloji
ekseninde, sıfır ile Bir'in hazin hikayesidir bu...
* * *
Sıfır, matematikte yutan eleman, bir
(1) ise çarpmada etkisiz eleman.
Ancak yan yana geldiklerinde durum farklılaşıyor.
Sıfır, Bir'in neresine konursa
farklı bir durum oluyor...
Soluna konursa Bir'in birliğini onda bire indiriyor, sağına
konduğunda değerini on kat artırıyor...
* * *
Şimdi gelelim sıfır ile Bir'in
konumlandırılmasına.
İnsan denen varlığa bir diyelim, teknolojiye de
sıfır.
Teknolojiyi, Bir'in soluna koymak demek, insanı gözardı edip
teknolojiyi yüceltmek, ve insan denen varlığı önemsiz addetmek
demek.
Çünkü, teknolojiyi insanın önüne geçirip, öncelikli hale
getiriyorsunuz sağına koyunca.
Yani Bir'i yok sayıyor, hükümsüzleştiriyor ve yok etmekten beter
ediyorsunuz...
Neticede ortaya çıkan değer: 01
* * *
İnsan odaklı bakış açısında ise, önde insan, hemen arkasında,
yani sağında teknoloji yer alıyor.
Yani Bir'in sağına sıfır geliyor.
Bir olan insan, arkasına aldığı teknolojiyle 10 kat değerli
ve verimli oluyor.
Neticede ortaya çıkan değer 10 oluyor...
Her ne iş kolu olursa olsun, insan unsurunun yok sayıldığı,
önemsenmediği ve ikinci planda bırakıldığı her iş, başarısızlığa
mahkumdur...
* * *
Şimdi sondan başa gelelim...
Yani bu yazının esas konusuna...
Bu günlerde gazeteler, dünyanın en iyi teknolojisinin peşinden
koşarken, dünyanın en beceriksiz yayıncılığını yapıyor.
Her gün kadro değişiyor, her gün en önemli pozisyonlarda
olan yayıncılar harcanıyor.
Demiştik, en ileri teknoloji bile insan yaratıcılığı,
zekası ve azmi olmadan bir hiçtir diye.
İnsana değer vermeyen, ama makineye tapan basının, makineyle
yaşadığı hüzünlü başbaşalığın şarkısıdır bu.
Herkese racon kesen, iki lafından biri 'Ben bunu demiştim'
olan bir yayın yönetmeninin, yönettiği yayla başbaşa kalmasının ve
teknolojik devrimin ortasında yalnızlaşmasının acıklı
hikayesidir.
Sıfırın sağına konan bir gibidir teknolojiye yapılan yatırımın
insana yapılmaması.
Ve vefanın konkordato ilan etmiş halidir savaş arkadaşları birer
birer gömülürken, kafasını başka yere çevirerek omzundaki
yıldızları parlatan bir yayın yönetmeninin güce teslim olmasının
miş'li geçmiş zaman hali.
Gücü etkisinde olacağı yerde, gücü teknolojisinde
düsturunun etrafında pervane olanların duyulmayan bitiş
çığlıklarıdır yaşadığı çaresizlik.
* * *
Gazeteyi gazetecilerin yapacağını unutanların, matbaaya tapanların pişmanlıkları var mıdır bilinmez, ama yaşadıkları hezimeti gözle görmek, onların da gördüklerini bilmek mümkündür şu anda ve her zaman....