Sevilay Yılman'dan itiraz: 2 kilo domates için o kuyruğa girmeye değer mi?
Habertürk yazarı Sevilay Yılman, ucuz sebze imkanı sağlama çabalarını gereksiz bulduğunu söyledi ve bunun nedenlerini sıraladı...
"Biliyorum ki yine bir kısım insan yazdıklarım dolayısıyla sinirlenip atarlanacak bendenize ama olsun!" sözleri ile yazısına başlayan Habertürk yazarı Sevilay Yılman, hükümet desteği ile başlatılan ucuz domates, patlıcan, yeşil biber, salatalık satışları nedeniyle oluşan uzun kuyruk tartışmasına değindi.
Mevsimine göre sebze yenilmesi taraftarı olduğunu söyleyen Yılman, "Bu yüzden de çok anlamsız, gereksiz buluyorum bu halka ucuz sebze imkanı sağlama çabalarını." dedi.
Pahalılığın zaruri ihtiyaçlar üzerinden tartışılması gerektiğini belirten yazar, çözümün bu ihtiyaçlar üzerinden olması gerektiğini ifade etti.
2 kilo domates için o kuyruğa girmeye değer mi?
Biliyorum ki yine bir kısım insan yazdıklarım dolayısıyla
sinirlenip atarlanacak bendenize ama olsun!
Ben bugün de yine kitabın ortasından konuşacağım…
Mevzunun ne olduğunu yazının başlığından anlamışsınızdır
herhalde.
Mevzu, birkaç gün önce hükümet desteği ile başlatılan şu ucuz
domates, patlıcan, yeşil biber, salatalık satışları ve memleket
gündemine oturan kuyruklar.
Geçenlerde Tarım Bakanı Pakdemirli; “Mevsimine göre sebze
yenilse fiyatlar dengelenir” diye bir ifade kullanmıştı.
Neredeyse linç edecekleri bakanı.
Oysa çok haklıydı Sayın Bakan.
Bilmiyorum ben yanlış mı düşünüyorum… Ya da genelden aykırı
mı bakıyorum meseleye ama açık söyleyeyim ben de mevsimine göre
sebze yenilmesi fikrine inanlardanım.
Ve bu yüzden de çok anlamsız, gereksiz buluyorum bu halka
ucuz sebze imkanı sağlama çabalarını.
Günlerdir herkesin dilinde taze sebze için kurulan tanzim
satışlar ve önünde oluşan kuyruklar!
Hani ekmek için olsa bu kuyruk ya da başka zaruri bir ihtiyaç
için…
Misal yağ, tuz, şeker, tüp vs…
Ve eğer başka şansım yoksa… Yani tıpkı 1970’lerde olduğu
gibi… Bulunmuyorsa piyasada…
Elbette ben de el mahkum girerim o kuyruklara!
Ama pardon domates ya da salatalık ya da yeşil biber,
patlıcan zaruri bir gıda mıdır?
Bu sebzeler mutfakların olmaz ise olmazı mıdır?
Değil tabi ki!
Öyle olsaydı ben ve akranlarım ve benden öncekiler sefilce
bir yaşam sürmüş sayılırız.
Çünkü çocukluk yıllarımı anımsıyorum.
Kışın bizim evde taze domates, biber, patlıcan falan hiç
olmazdı.
Genellikle yemekler annemin yazdan kurutup sakladıklarından
yapılırdı.
Neden?
Çünkü o zamanlar “seracılık” yok gibi bir şeydi.
Vardıysa da ancak cebi, cepkeni bir hayli dolu yani çok
zenginlerin faydalanabildiği bir şeydi.
Kış mevsiminin vazgeçilmezleri lahana, ıspanak gibi
sebzelerdi.
Bir de fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyatlar ile bulgur
ve pirinçten yapılan yemeklerdi.
İşin kötü yanı ne biliyor musunuz?
Seracılığın gelişmesi ve yaygınlaşması sayesinde artık bu
eski yemeklerde pişmez oldu evlerde.
Mesela bulgurdan ya da pirinçten yapılan lahana
sarması.
Ya da kurutulmuş acı biber ya da patlıcandan yapılan etli
dolmalar.
Ha bir de annem… Kurutulmuş biber ve domatesten bir kızartma
yapardı.
Sarımsaklı, kekikli filan…
Kaç yılı vardır bilmiyorum ama şimdi, yazarken fark
ettim ki mesela yıllardır yemiyorum ben o yemekten.
Neden?
Eee çünkü yılın her mevsimi tazesi var artık biberin de
domatesin de...
Kızartması yapılacaksa da kurusundan değil, tazesinden
yapılır nasılsa!
Ve bu anlayış, bu rahatlık dolayısıyla da artık kimse sebze
mebze kurutmaz oldu.
Evet… Seracılık yılın her günü taze sebze bulmaya imkan
tanıdı insanlara ama bununla beraber eski yeme, içme, mutfak
anlayışlarını da tümden yok etti!
O nedenle de anlamıyorum ben bu domates, biber, patlıcan
uğruna girilen o kuyrukları ve de üzerine yapılan
feveranları.
Kimse bu yazdıklarımdan sakın ola; “Memlekette pahalılık yok!
Her şey güllük gülistanlık” gibilerinden bir
şeyler zırvaladığım anlamı çıkarmasın.
Bilmiyorum bunun nedeni gerçekten yetkililerin dediği gibi
fırsatçıların yaptığı bir şey mi yoksa enflasyon mu ama pahalılık
var.
Hem de öyle böyle değil!
Ancak bu pahalılığı domates, biber, patlıcan üzerinden görmek
ve tartışmak hakikatten uzaklaştırıyor herkesi.
Mümkünse pahalılığı zaruri ihtiyaçlar üzerinden
tartışalım.
Ve çözüm arıyorsak da öncelikle bu ihtiyaçlar üzerinden çözüm
arayalım.
Haksız mıyım?