Selçuk Tepeli kazandı...
Selçuk Tepeli” kazandı… Neden mi?.. Serdar Turgut’un şakalarına ve mizahına karşı gösterdiği tahammül gücünden dolayı kazandı…
Serdar Turgut bilhassa genel yayın yönetmenlerine şaka
yapmayı alışkanlık haline getirmiş bir mizah yazarı…
*
Mizah ise abartıdır…
Olan bir şeyi olağan bir şey gibi anlatırsanız kimse gülmez…
Kimse de üzerinde düşünmez…
*
Ama…
Olan bir şeyi olağanüstülüklerle anlatırsanız eğer…
Yani abartırsanız…
Yani “bire bin” katarsanız…
Hem güldürürsünüz…
Hem de “ne demek istedi acaba?”
sorusuyla
düşündürtürsünüz…
*
Kişinin “olgun” olup olmadığı, şakaya, mizaha olan tahammülüyle belli olur…
*
Kişinin zekâsının gelişmişliği, espriye verdiği tepkinin hızıyla (Ve tabii ki alacağı
tavırla) anlaşılır…
*
Serdar Turgut’un şakalarını kaldıramayacak…
Ya da…
“Şaka” olduklarını anlayamayacak genel yayın
yönetmenleri var medyamızda…
*
Serdar Turgut onlardan hiçbiriyle çalışmadı…
Çalışamazdı da…
*
Çalıştığı genel yayın yönetmenleri ise (Ertuğrul Özkök, Fatih
Altaylı, Selçuk Tepeli…) entelektüel, olgun, şaka yapan, şakadan
anlayan, şakayı kaldıran “lider karakterli” meslektaşlarımız…
*
“Şakadan anlamayan veya şakaya tahammülü
olmayan genel yayın yönetmenleri kimler?”
diye sorarsanız isim vermem…
Ama şu kadarını söyleyeyim…
Hemen hepsi muhafazakâr medyayı
yönetiyor…
*
Bu kadar girişten sonra diyeceğim ki “Selçuk Tepeli” kazandı…
Neden mi?..
Serdar Turgut’un şakalarına ve mizahına karşı
gösterdiği tahammül gücünden dolayı
kazandı...