Salih Tuna günün yazarı
Kahraman ecdadımızın hangi merhalelerden geçtiğini, nasıl büyük mücadeleler verdiklerini anlatan yazısıyla Salih Tuna günün yazarı.
SALİH TUNA GÜNÜN YAZARI
Üzerinde yaşadığımız mukaddes topraklarımızı asil milletimize emanet eden kahraman ecdadımızın hangi merhalelerden geçtiğini, nasıl büyük mücadeleler verdiklerini anlatan yazısıyla Salih Tuna günün yazarı.
ÜÇ İNSAN
Mehmet Akif, müstevlilere karşı şanlı direnişimizin dilidir.
Ne zaman anlatsam gözyaşlarımı
tutamam:
Mekke
Şerifi Hüseyin'in
"kabilecilik" fitnesine
karşı Suud Kralı'nın büyük dedesi İbni
Suud ve geniş nüfuzlu kabile
reisi İbni Reşid'i
uyarmak maksadıyla çöllere düşer 1916'da, Kuşçubaşı
Eşref'le.
Uçsuz bucaksız çöllerde dört buçuk ay süren
yolculuk boyunca aklında, duasında tek bir yer
vardır: Çanakkale.
Acaba kovulabilecek midir düvel-i
muazzama?
Kuşçubaşı Eşref, "telgraf var, acil gel," denilerek Şam-Medine
arasındaki El Muazzam İstasyonu'na çağrılır.
Kuşçubaşı yüreği ağzında, koşar gider
istasyona.
Enver
Paşa cepheden haber verir:
"Akif'e müjdeyi ver. Düşmanı
kovdukÇanakkale'den!.."
Kuşçubaşı bir solukta koşar Akif'in
yanına, "Üstadım,
duanız kabul oldu" der,"Çanakkale'de muhteşem bir zafer
kazandık..."
Mehmet Akif sevinç gözyaşlarıyla
sarılır Kuşçubaşı'na...
İşte
orada başlar yazmaya: "Ey şehid oğlu şehid isteme
benden makber / Sana âgûşunu açmış
duruyor Peygamber..."
***
Gazi Paşa'nın,
"Sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdıran
kumandan"diyerek taltif
ettiği...
Falih
Rıfkı'nın, "Siz askerlerinizle
Plevne kahramanlarısınız" dediği...
1.
Dünya Savaşı sonucu Osmanlı orduları bütün cephelerden tahliye
edilirken, Mondros Antlaşması'na rağmen Medine'yi aç biilaç tam
72 gün savunanbüyük
kumandan Fahreddin Paşa hakkında, 2008'de hazırlanan bir
belgeselin metnini çalışırken bir şey çok dikkatimi
çekmişti.
Fahreddin Paşa, "Halife"den gelen talimat doğrultusunda
nihayet direnişe son vermeyi kabul etmiş, işgalci
İngilizlerin "bozguncu"
Araplarla birlikteMedine'yi teslim
almalarına bir mani kalmamıştı.
Fahreddin Paşa'nın tek isteği
vardı: Hazreti Peygamber'in kabrinin yanı başında sıradan bir Müslüman
olarak ölene kadar beklemek.
İngilizler kabul etmedi...
Dediler ki: "Ne şekilde olursa
olsun, içinde Fahreddin Paşa'nın yaşadığı şehir teslim
olmuş sayılmaz..."
Fahreddin Paşa işte budur.
Direniş deyince akla gelendir.
***
Sadakat deyince de akla 2
metre 10 santim boyundaki Sudanlı Zenci
Musagelir.
Trablusgarb'dan Yemen'e kadar hep ön saflarda
çarpışan, Tevfik Paşa'ya direniş için üç yüz bin altını İngilizlere
rağmen teslim eden kahraman...
Mütareke yıllarında
İstanbul'dadır.
"Bu fakir milletten emekli
maaşı almam" diyerek kendisine
yapılan teklifi kabul
etmez.
Hamallık
yapar.
İşgal
kuvvetleri komutanı General Harrington, Galata gümrüğünü
gezdiği sırada hamallık
yapmakta olan Zenci Musa'yı görür. "Bizimle çalışırsan
seni altına boğarım"
der.
"Her teklif herkese yapılmaz" karşılığını verir Zenci Musa; "Benim
bir devletimvar, Devlet-i Osmani; bir bayrağım var, ay-yıldızlı bayrak;
bir kumandanım var,
Eşref Bey."
Ve
noktayı şöyle koyar: "Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam
edecek..."