Sabah yazarının 'Babil' isyanı! Dizi pek sarmamış
Geçtiğimiz hafta ilk bölümü yayınlanan Babil dizisi #babil etiketi ile Türkiye ve dünya gündemine damga vurdu. Herkesin konuştuğu dizi Sabah yazarı Yüksel Aytuğ'a pek iyi gelmemiş. Aytuğ, 'Yeter! Çocukları sömürmeyin artık' diyerek isyan etti.
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, reytingleri alt üst eden Star TV'nin yeni dizisi Babil'i eleştirdi. "Çocuk sömürüsüne artık katlanamıyorum. Toplumun bu en büyük zaafının reytinge, paraya tahvil edilmesine artık tahammülüm yok." diyen Aytuğ, başarılı oyunculara rağmen dizinin kendisine iyi gelmediğini söyledi.
Yeter! Çocukları sömürmeyin artık
Star TV'nin iddialı dizisi Babil için ekran başına geçtim. Ama
milyonuncu kez aynı konuyu karşımda bulunca isyan ettim. Hasta
çocuk dramı ta eski Yeşilçam döneminden beri gişeye tahvil edilir.
Çocuk amansız bir hastalığa tutulmuştur. Doktorlar "Evropa'da
ameliyat ettirmelisiniz" derler. Para yoktur falan, filan...
Sonunda kalantor Hulusi Kentmen, çocuğun kendi torunu olduğunu
öğrenince insafa gelir ve mutlu son...
O zamanlar mesele bir saat 20 dakikada çözülür ve hepimiz yazlık
sinemadan evlerimize mutlu mesut dönerdik.
Ama dizilerde öyle mi? Kanırt babam kanırt... Çocuk ölecek mi,
kalacak mı, 20 hafta ekran karşısında eziyet çek.
Babil'de de durum farklı değil. Öğretim görevlisi adam komploya
gelip üniversiteden atılıyor. Aynı zamanda oğlunun beyninde tümör
tespit ediliyor. O dakikadan sonra ameliyat parası bulabilmek için
doğru bildiği her şeyden vazgeçen bir babanın çaresizliği kerpeten
olup kalbimi kıstırıyor. Ekran karşısında ruhum daralıyor. Sizin
gibi başka kanala geçme şansım da yok. Televizyon yazarıyım ya,
izlemeliyim sonuna kadar...
Yaşım ilerledi diye mi yoksa çocuk sahibi olduktan sonra dünyaya
bakış açımın değişmesinden mi bilinmez, ekrandaki şu çocuk
sömürüsüne artık katlanamıyorum. Toplumun bu en büyük zaafının
reytinge, paraya tahvil edilmesine artık tahammülüm yok. Evet,
biliyorum, bunlar hayatın gerçekleri, senaristler bu olayları
Mars'ı gözlemleyerek yazmıyorlar, bu da doğru. Ama ekran başındaki
insanları duygulandırmak için ille de bir çocuğun ölümcül bir
hastalığa yakalanması mı gerekiyor? Dramdan tek anladığınız bu mu?
Yoksa 'zaaf deşmek' kolayınıza mı geliyor. Bunun, kömürlükteki
'çocuk istismarından' ne farkı var ki?
Velhasıl, Halit Ergenç ve Ozan Güven'in 'kalburüstü' oyunculuğuna
rağmen bu dizi bana hiç de iyi gelmedi.
Bu arada dizide hem patronunu, hem en yakın arkadaşını dolandırmaya
kalkan Ozan Güven'i, reklam arasında herkese güven vermeye çalışan
bankacı olarak izlemek de garipti doğrusu...