Sabah yazarından ABD Büyükelçiliği'ne medya ve iletişim dersi
ABD Büyükelçiliği'nin Sabah gazetesine uyguladığı akreditasyon skandalı sonrası gazetenin ombudsmanı İbrahim Altay, büyükelçiliğe adeta medya ve iletişim dersi veren bir yazı yazdı.
ABD Büyükelçiliği'nin basın toplantısında Hilal
Kaplan'ı önce davet edip ardından deveti iptal etmesinin ardından
tepkiler sürüyor.
Sabah gazetesi yazarı İbrahim Altay, ABD Büyükelçiliği'nin bu
skandal tavrına karşı
"Sabah yazarının yazıları ortadadır, duruşu bellidir. Sizin
sofranıza oturmaya, yemeklerinizi yemeye çok meraklı değildir
fakat soru
sorma hakkı tarafınızdan
engellenmiştir." dedi.
İŞTE İBRAHİM ALTAY'IN O YAZISI
Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçiliği gazeteciler
için ne olabilir dediğimizde aklımıza başlıca iki şey geliyor.
Bir: Haber kaynağı...
İki: Haber konusu...
Elbette bazen bunların ikisi birden de olabilir.
Fakat bunlardan fazlası varsa o zaten gazetecilik faaliyeti
değildir.
ABD büyükelçilerinin kimlerle oturup kalkacakları,
mesajlarını kimler üzerinden yaymaya çalışacakları elbette kendi
tercihleridir.
Yapacakları tanışma ya da veda toplantılarına kimleri
çağıracaklarını da keyifleri bilir.
Neticede ABD büyükelçiliği bu ülkedeki onlarca yabancı misyon
şefliğinden biridir.
Fakat bir gazeteciyi önce davet edip, sonra çalıştığı
gazetedeki bir haberi bahane ederek daveti iptal etmek de
nedir?
ABD
Büyükelçisi John Bass'ın görev
süresi bitmiş. Afganistan'a
gidecekmiş.
Veda görüşmeleri bağlamında bazı gazetecileri yemeğe davet
etmiş.
Sabah gazetesi
yazarı Hilal Kaplan bunlardan
biri...
Tam evden çıkacakken telefonu çalıyor. Arayan büyükelçilik
sözcüsü...
Davetin iptal edildiğini bildiriyor.
Neden olarak da Sabah gazetesinde bir gün önce yayımlanan bir
haber gösteriliyor.
Özgürlüklerin beşiği ve hamisi olarak bilinen bir
ülkenin Türkiye'deki en üst düzey temsilcisinin
yaptığına bakın...
Ne kadar yakışıksız, zavallı ve acıklı!
Sevgili büyükelçiler, konsoloslar, dost ve müttefik
ülkelerin, hatta düşman ülkelerin değerli temsilcileri!
Bir gazetede yayımlanan bir haberden rahatsızsanız yapmanız
gereken şeyler şunlardır:
Hukuk Servisi inceler ve gereğini yapar.
Bütün bunlar dururken davet iptal etmek
gibi ilkel ve çocukça davranışlar da neyin
nesidir?
Kabul etmeniz gerekir ki bu
bir akreditasyon uygulamasıdır...
'Ciddi gazeteler' gibi süslü lafların arkasına saklanmaya
çalışsanız da bu
bir sansür girişimidir.
Sabah yazarının yazıları ortadadır, duruşu bellidir. Sizin
sofranıza oturmaya, yemeklerinizi yemeye çok meraklı değildir
fakat soru
sorma hakkı tarafınızdan
engellenmiştir.
Bu, öfkeyle alınmış bir karardır.
Soğukkanlılığınızı kaybedip medya kuruluşlarıyla itiş kakışa
girmeniz ABD'nin bu ülkedeki diplomatik birikimine
yakışmamıştır.
Bir medya kuruluşunu böyle absürt hareketlerle
cezalandırabileceğinizi sanmanız ciddi bir hatadır.
Belki de yanlış yönlendirildiniz fakat
sonuçta, kendinizi komik duruma
düşürdünüz; misyonunuzu cezalandırmaktan öteye
gidemediniz.
Bilmiyorum John Bass, Posta
gazetesinden Candaş Tolga
Işık'ın Büyükelçi'den
Masallar başlıklı yazısını okudu
mu?
Okuduysa ne hissetti?
Büyükelçinin çok gergin olduğunu, sadece birer soru kabul
ettiğini, son derece 'somut' sorulara
'soyut' yanıtlar verdiğini anlatıyor Işık.
ABD'nin demokrasiyi işine geldiğinde kullanıp, işine
gelmediğinde rafa kaldırdığını yazıyor. Basın özgürlüğü anlayışını
samimiyetsiz bulduğunu ifade ediyor.
Yani büyükelçinin açıklamaları 'kâtipler'
dışında kimseyi tatmin etmemiş.
Bu izlenimi doğuran şey ABD
Büyükelçiliği'nin medya ile
iletişim konusunda yaptığı süregelen
hatalardır.
ABD büyükelçileri her söylediklerini olduğu gibi aktaran,
sorgulamayan gazetecileri sevebilirler ama bunları kullanarak Türk
kamuoyunu ikna edemezler.
Medya ile iletişim konusunda izlenmesi gereken
strateji demokratik, şeffaf ve
dengeli olmalıdır.
Bu özellikleri taşımayan bir iletişim politikası her
defasında, şimdi olduğu gibi, fiyaskoyla sonuçlanır.
Algıyı yönetebilmek şöyle dursun, Türkiye-ABD
ilişkilerine zarar verir.
Dilerim elçilik çalışanları ve John Bass'ın yerine gelecek
olan ABD büyükelçisi bu olaydan gereken dersleri çıkarır ve
tavırlarını değiştirirler.