Rahşan affı olmasa Barlas hapse giriyordu

28 Şubat'ta benim aleyhimde 29 tazminat, 3 tane de ceza davası açılmıştı. 'Rahşan Affı' olmasaydı hapse giriyordum.

GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak muhabiri Burcu Bulut'a konuşan Canan Barlas 28 Şubat soruşturması medyaya ve işadamlarına da uzanmalı yoksa adil davranılmamış olur yorumunu yaptı ve eşi Mehmet Barlas'a yaşatılanları anlattı. Mehmet Barlas'ın Mesut Yılmaz'ın talimatıyla hangi gazeteye gittiyse çıkartıldığını ifade eden Barlas, 'Zaman Gazetesi'nden bile Mesut Yılmaz'ın talimatıyla çıkarılmıştı düşünün artık! Bir tek Yeni Şafak gazetesi dik durdu, baskılara boyun eğmedi' dedi.

İşte Canan Barlas'ın Mehmet Barlas'ın işten çıkartılmasına yönelik anlattıkları:

Medyanın orduyu kullanarak çok para kazandığını söylüyorsunuz. Bunu açabilir misiniz?

O dönem para uğruna herkes birbirini kullandı. Çevik Bir, Güven Erkaya, Erol Özkasnak gibi isimler, ABD ile sürekli iletişimdeydiler. ABD, Türkiye'de ılımlı Müslümanlığın olmasını kesinlikle istemiyordu. Bu yüzden Erbakan Hoca'yı da istemediler. Verdikleri talimatları harfiyen uygulayacak isimlere ihtiyaçları vardı. Sonra sadece medya değil, generaller de 28 Şubat'ta zengin oldular. Bu nedenle onlara 'Holding generalleri' diyorum. 28 Şubat'ta Holding Generalleri oluştu. Bu generalleri, banholdinglerin yönetim kurullarında görebilirsiniz.

YILMAZ TGRT'Yİ TEHDİT ETTİ

Mesut Yılmaz'ın Mehmet Barlas üzerinde çok baskı kurduğunu da söylüyorsunuz...

Mehmet, o zaman TGRT'deydi. Yılmaz'ın TGRT'nin patronuna 'Eğer Mehmet Barlas'ı burada tutmaya devam edersen, seni perişan ederim' dediğini biliyoruz. Mehmet hangi gazeteye giderse gitsin çıkartıldı. Zaman Gazetesi'nden bile Mesut Yılmaz'ın talimatıyla çıkarılmıştı düşünün artık! Bir tek Yeni Şafak gazetesi dik durdu, baskılara boyun eğmedi

ÖZKASNAK GAZETEYE MÜDAHALE EDERDi

Aydın Doğan'a sizi işten çıkarması için emri veren kimdi?

Mesut Yılmaz kadrosu askerle işbirliği içindeydi ama asıl emri veren askerdi. Mesut Yılmaz da askerlerden aldığı emirle gazete patronuna telefon açıp 'Çıkarın bunu' diyordu. Erol Özkasnak da çıkarılmasını istediği kişileri bizzat kendisi de söylerdi. 28 Şubat'ta Mehmet ile benim işten çıkarılmam, sivil demokrat ve liberal bir hareketi öldürmek için planlanmıştı. Pazar Postası da liberal kelimesinin zikredilmediği günlerde ilk kez çıkarılan bir gazeteydi. 28 Şubat'ta ilk olarak karı-koca biz susturulduk. Andıç olayı bizden sonra oldu.

Özkasnak'ın gazeteye gelişi nasıl oluyordu?

Ankara'daki gazetelerin temsilciliklerine giderdi. Genel Kurmay'ı takip eden gazetecilerle de birebir görüşüyor, brifing veriyordu. Bazen o gazeteciler aldıkları emirleri patronlarına taşıyorlardı bazen de kendi bizzat gidip söylüyordu. Özkasnak 'Şunu atın, bunu susturun' tarzında emirler yağdırırdı.

RAHŞAN AFFI OLMASA HAPSE GİRİYORDUM

28 Şubat'ta yargı ne durumdaydı?

Yargıtay Başkanlarından Sami Selçuk'un 'yargı vicdanla cüzdan arasındadır. Türkiye'de böyle bir kokuşmuşluk vardır' sözü sanırım o dönemin hukuk düzeniyle ilgili her şeyi anlatıyor. Gerçekten de yargının içinden asker, çete neler çıkmadı ki! O dönem yargıya hem asker hem de iktidar müdahale ediyordu. Mesela 28 Şubat'ta benim aleyhimde 29 tazminat, 3 tane de ceza davası açılmıştı. 'Rahşan Affı' olmasaydı hapse giriyordum. 'Patronlar birleşti, ihaleleri alıyorlar, bankaları soyuyorlar' diye her söylediğimizde adımıza dava açılıyordu. Medya sahiplerinin de yargı üzerindeki baskısını unutmamak lazım tabii.