Patroniçe'nin içine dert olan vergi cezası

Doğan Holding'in patroniçesi Arzuhan Yalçındağ, kendi gazetesine röportaj verdi.

GAZETECİLER.COM - 21 Ocak'da TÜSİAD başkanlığı koltuğunu bırakacak olan Arzuhan Doğan Yalçındağ, Devrim Sevimay'a röportaj verdi. Evinde konuşan Yalçındağ'ın röportajı kendi gazetesinde sürmanşetten yayınlandı.

Söyleşi daha çok TÜSİAD başkanlığı dönemine dair oldu. Doğan holdingde yaşanan değişime dair ne soru vardı ne de cevap... Yani Arzuhan Hanım'ın arzuları doğrultusunda "al takke ver külah" tadında bir söyleşi...

EN KÖTÜ ŞEY

Röportajda sadece Doğan grubuna kesilen vergi cezasına dair tek bir soru oldu. Rekor vergi cezasıyla ilgili yorumu şöyle oldu; 

(...) "Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri, böyle büyük bir haksızlığa maruz kalmak. Kimseyi Allah bu derece büyük bir haksızlığa maruz bırakmasın. Çünkü hem çok büyük bir haksızlıkla karşı karşıyasınız hem de bir şey gelmiyor elinizden. Getirdiği bütün riskleri, yönetim zorluklarını bir kenara koyun, sadece başlı başına adalet duygunuzun sarsılması bile çok kötü.

28 NİSAN MUHTIRASININ OLDUĞU GÜN

Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın TÜSİAD koltuğunda oturduğu dönemde unutamadığı günlerden biri de AK Parti'ye askerin verdiği e-muhtıra... O gün kızkardeşi de evleniyormuş. Şöyle anlatıyor; 

"28 Nisan gününün bende bir başka anısı da vardır. O gün kardeşim Hanzade evleniyordu. Biz bütün yönetim kurulu sabah 9’da düğünün yapılacağı yerde, bir odada toplandık. Bütün gün süren bir değerlendirme toplantısı yaşandı ve sonunda açıklamamızı o gün akşamüstü yayımladık. 


TÜSİAD VE AKP PARTİ'NİN İLİŞKİSİ NASILDI?

"Diyalog kapımız her zaman açıktı. Çünkü öncelikle onlar icraattaydı, hükümet onlardı. Devamlı yakın çalıştık, ama doğrusu daha da yakın çalışmalıydık. Özellikle Sayın Başbakan’la daha yakın çalışabilirdik.

TÜSİAD hükümetin özellikle ilk yıllarındaki icraatlarına çok destek verdi. Ben de Sayın Başbakan’ın ve hükümetin birçok politikasını doğru bulduğum için kendimce çok destekledim. 

Sonra ne oldu? Ne girdi aranıza? Başbakan mı size mesafeli durdu?
Araya bir şey girme meselesi değil bence. Belki TÜSİAD’ın öncelikleriyle hükümet politikaları arasındaki mesafe açıldı demek en doğrusu. "

BU KIZ DA NEREDEN ÇIKTI?

Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD başkanlığına seçildiği zaman bu tür bakışlarla karşılaşmış. Devrim Sevimay'a o günleri şöyle aktarıyor; 

"İlk seçildiğim andan itibaren “Bu kız da nereden çıktı?”, “Ne yapacak şimdi?”, “Ne işi var bu kızcağızın burada” bakışlarını çok hissettim tabii. Yaşlılardan da gençlerden de hep hissettim. Ama inanın hiç garipsemedim, hatta çok doğal karşıladım. O mütereddit enerjiyi aldığım insanlara hep tebessüm ettim, çünkü “bir görelim bakalım” demelerini çok olağan buldum. Önemli olan bir süre sonra “Bizi yanılttı, çok başarılı oldu” demiş olmaları. "

ÜLKEMİ AKLIMLA SEVMEYE BAŞLADIM

"TÜSİAD’da bir altı ay geçirdikten sonra baktım ki, meğerse o güne kadar ülkemi daha çok kalbimle seviyormuşum, duygularımla, reflekslerimle seviyormuşum. Oysa altı aydan sonra daha çok akılla, sağduyuyla, daha çok bilgiye dayalı sevmeye başladım. Tarafsızlık da böyle gelişiyor zaten. İlk gösterilen refleksin her zaman da doğru olmadığını gördüm. İnanın, o koltuğa oturduktan kısa bir süre sonra bunu anlıyorsunuz. "

AKŞAMA EVE DÖNELİM ŞARTI

Bir anne olarak TÜSİAD başkanlığı döneminde ortaya koyduğu tek şart bu olmuş. Bunu da şöyle anlatıyor; 
"Anadolu’yu defalarca dolaştım, 25 defa yurtdışına ciddi seyahatler yaptım, fakat hemen tüm ziyaretlerimi hep akşam dönmek üzere planladım. Seyahatlerle ilgili en büyük pazarlığım buydu; “Gideriz, ama akşam eve döneceğiz.” Ve hep ajandamda çocukların sınav tarihleri, tatilleri kırmızıyla yazılıydı. Benim için “kırmızı günler” her zaman çocuklarıma aitti. Ama benim bu hallerimi hep çok sempatiyle, olgunlukla karşıladılar, çünkü iki oğlum da üniversite giriş sürecini benim başkanlığım döneminde yaşadı.