Okur Temsilcisi'nden Cengiz Semercioğlu'na 'Yılın Skandalı' tepkisi

Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Mustafa Ceceli olayını kaleme aldı, skandalı ortaya atan Cengiz Semercioğlu'nu özür dilemeye çağırdı.

Şarkıcı Mustafa Ceceli, 1.5 yıl önce boşandığı eşine karşı açtığı velayet davasının dosyasına Sinem Gedik ile İntizar'ın izinsiz bir şekilde elde edilen ve evlerinde çekilmiş görüntülerini eklemiş; dava dosyasına girmesinin ardından bu görüntülerin büyük bir kısmı basına sızmıştı.

Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu ise İntizar ile Gedik'in ilişki görüntülerinin yasa dışı ve izinsiz bir şekilde sızdırılması, öncesinde de velayet davasına konu edilmesinin ardından "Yılın skandalı sonunda patladı" yorumunda bulunmuştu.

Hukukçular, sanatçılar ve köşe yazarları, şarkıcı İntizar ile Mustafa Ceceli'nin boşandığı eşi Sinem Gedik'in arasındaki ilişkinin velayet davasına konu edilmesi ve bunu "Yılın skandalı sonunda patladı" başlığıyla haberleştiren Hürriyet gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu'na büyük tepki gösterdi.

Sinem Gedik'in suç duyurusu üzerine savcılık tarafından "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçundan başlatılan soruşturma çerçevesinde Mustafa Ceceli ile Cengiz Semercioğlu ifade verecek.

Geçtiğimiz hafta yaşanan bu gelişmelere Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'den de sert tepki geldi. Bildirici, Semercioğlu'nun yazdıklarını savunmak yerine özür dilemesi gerektiğini belirtti.

Evet, skandal ama...

CENGİZ Semercioğlu’nun “Yılın skandalı sonunda patladı” başlıklı yazısı çok ses getirdiği gibi, çok da eleştiri aldı. Kimi magazin yazarları, sosyal medyadan takipçiler ve okurlar eleştirdi bu yazıyı.

Semercioğlu da ertesi gün “..Mustafa Ceceli’nin eski eşi Sinem Gedik ve İntizar arasındaki ilişkinin ortaya çıkması üzerine eleştiri oklarının bazıları bana da döndü” diyerek eleştirileri yanıtladı. “İki kadın arasındaki ilişkiyi skandal olarak” nitelediği eleştirisine “..bu haberde skandal olan iki kadının yakınlaşması değil, evde çocuğun olduğu iddiası. Ve Ceceli’nin çocuğunun annesinin görüntülerine dayanarak dava açması” karşılığını verdi.

Her ne kadar böyle söylese de Semercioğlu’nun “Yılın skandalı” yazısındaki ifadeleri, bu savunmasını doğrulamıyor. Zira baştan sona iki kadın arasındaki ilişkiye odaklanan yazısının daha girişinde ilişkiyi “skandal” diye tanımlıyordu:

“... son dönemin en büyük skandal iddialarından biri sonunda patladı. ‘Sonunda’ diyorum, çünkü çift boşandığından beri magazin kulislerinde Sinem Hanım’ın şarkıcı İntizar’la ilişkisi olduğu konuşulup duruyordu.”

Görüldüğü gibi, ilk cümlede “sonunda patladı” dediği skandalın ne olduğunu ikinci cümlede “Sinem Hanım’ın şarkıcı İntizar ile ilişkisi” olarak açıklıyor. Yazının sonuna doğru bu yaklaşımını destekleyen ifadeler de kullanıyor:


“...Ne zaman ki ikilinin görüntüleri video olarak gönderilmiş, o zaman duruma ikna olmuş Ceceli. Bu iddialar Mustafa Ceceli’nin dava dosyasında yer aldı. Ancak ben de gözlerimle gördüm, durum iddianın ötesinde, gerçek...”

Gördüğü ne? İki kadının yakınlaşması. “İddianın ötesinde gerçek” dediği ve “skandal” diye nitelendirdiğinin de bu ilişki olduğu anlaşılıyor.

Oysa biz gazeteciler, ünlü de olsalar insanların cinsel yönelimlerini suçlama vesilesi yapamayız. İki kadın arasındaki ilişkiyi “skandal” olarak nitelendirmek cinsiyetçi ve ayrımcı bir yaklaşım. Üstelik Semercioğlu’nun savunmaya çalışırken söylediği gibi, “olay sırasında çocuğun evde olduğu iddiası” da skandal olamaz. 7 yaşındaki çocuğun o sırada yanlarında olduğu bir iddia. Ayrıca eşcinsel çiftlerin çocuğu olamaz mı?

Aslında bu olayda büyük bir skandal olduğu doğru. Skandalın ilk aşaması, Ceceli’nin 1.5 yıl kadar önce boşandığı ve hukuken ilişkisi kalmayan eski eşinin yatak odasına gizli kamera konulması. Gizli kamera ahlaki olmadığı gibi Türk Ceza Yasası’nın “Özel hayatın gizliliğini ihlal” ile ilgili 134. Maddesine göre de suç. Umarım polis, o kameraları oraya koyanı bulup yargıya havale eder.

Skandalın ikinci aşaması da suç olan gizli kamera görüntülerinin Ceceli tarafından çocuğunun velayet davası dosyasına konulması. Ceceli, gizli kamerayı kendisinin koydurmadığını savunsa da suça ortak olmuş durumda.


Haber değeri taşıyan da işte bu skandaldı. Ama Semercioğlu, yazısında bir kadının yatak odasına gizli kamera (ya da kameralar) konulmasını, mahrem alanlarına tecavüz edilmesini skandal olarak nitelendirmediği gibi eleştirmemiş bile. Bunun yerine olaya Ceceli’nin gözüyle bakan, tek yanlı bir yazı kaleme almış. Kadın tarafına suçlamalara karşı “cevap hakkı” tanımamış.

Ne yazık ki, “Türkiye’nin bu konuyla çalkalanması” gazetecilik hatasını ortadan kaldırmıyor. Keşke yazdıklarını savunmak yerine özür dileseydi.