Nedim Şener'den kritik uyarı: Anlaşma iyi ama yine de ABD'ye güvenmeyin!

ABD Başkan Yardımcısı Pence'in Türkiye'ye gelmesinin ardından terör örgütüne "bölgeyi boşaltın" denilerek Barış Pınarı Harekatı'na 120 saat ara verilmesi Nedim Şener'in de gündeminde yer aldı. Şener, yapılan anlaşmanın iyi olduğunu fakat ABD'ye yine de fazla güvenilmemesi gerektiğini belirtti.

Posta yazarı Nedim Şener, Barış Pınarı Harekatı'na 120 saat ara verilmesine ilişkin "Anlaşma iyi fakat ABD'ye yine de fazla güvenmeyin" diyerek uyarılarda bulundu.

Harekat ile beraber ABD'nin bölgedeki inisiyatifi Rusya'ya devrettiğini ileri süren Şener'e göre Türkiye'nin Rusya ile süren görüşmeleri sonuca ulaştırmak için önemli bir adım attığını belirtti.

Türkiye'nin temkinli davranması gerektiğini vurgulayan Şener, ABD'nin halen terör örgütü ile müttefik olduğunun altını çizdi.

Daha önceki tecrübelere bakıldığında Nedim Şener'in uyarısının ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor.

İşte Nedim Şener'in "ABD'ye güven olmaz" kabilindeki yazısı:

Barış Pınarı Harekatı, Amerika açısından ilk aşamada şu sonuçları doğurdu;

-Suriye ve bölge ülkelerinde gerçekleştireceği operasyonlarda “vekil” yani tetikçi olarak kullandığı terör örgütü PKK ile kurduğu ittifak yara aldı.

-Türkiye ile anlaşarak güvenli bölge kurulması anlaşması yapmak yerine, ani çekilme kararı ile Suriye’deki etki alanını kaybetti.

-Asıl önemlisi alanda inisiyatifi ezeli rakibi Rusya’ya kaptırdı.

-Amerika’nın itirazına rağmen Barış Pınarı Harekatı’na başlayan Türkiye ile ilişkisi bozuldu. Bunlar sahada yaşananlar. Barış Pınarı Harekatı’nın asıl etkisi Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmak istenen terör koridorunu kesmek ve yok edecek olmasıydı. Bu da Amerika’da yıllardır uğraşılan “Büyük İsrail Devleti” projesinin sonu anlamına geliyordu. İşte ABD kurulu düzeni, yani siyasetçiler, istihbaratçılar, askerler, iş dünyası, lobilerin ve tabi bu güçlerin etkisindeki medyanın hep bir ağızdan Türkiye’ye duyulan düşmanlığın asıl nedeni buydu. ABD kurulu düzeninin Trump’a gösterdiği tepkinin nedeni, Türkiye’yi durduracak adımları atmamış olması.

Hatta, asker çekme kararı ile önünü açmasıydı. ABD, PKK/YPG’nin arkasında köşeye sıkışan Trump bir yandan yaptırımları gündeme getirirken, diğer yandan Türkiye’nin operasyonunu frenlemek için Başkan Yardımcısı Pence ve ekibini Ankara’ya gönderdi. Suriye topraklarında etkisi zayıflayan Amerika, baştan karşı çıktığı güvenli bölge anlaşmasını Pence aracılığıyla kabul etmek zorunda kaldı. Böylece terör örgütü PKK/YPG 5 gün içinde 32 kilometre derinliğinde oluşturulacak güvenli bölge alanından çıkacak. Türkiye bu arada operasyonu durduracak. Amerika bu sırada teröristlerin elindeki ağır silahları toplayacak. Teröristlerin mevzileri kullanılmaz hale getirilecek. Türkiye, Barış Pınarı Harekatı ile dört siyasi hedef koymuştu. Birincisi, sınırda PKK/YPG terör örgütünü etkisiz kılmak, ikincisi, geri dönüşü sağlayacak güvenli bölge oluşturmak, üçüncüsü, terör koridorunu önlemek, dördüncüsü Suriye’nin toprak bütünlüğü. Güvenli bölgenin, Barış Pınarı Harekatı yapılan 120 kilometrelik alanı kapsıyor olması, terör koridorunu kesiyor. Bu önemli bir gelişme. Ama terör örgütü 120 kilometrenin doğusunda ve batısında Suriye rejiminin kontrolü altında varlığını koruyor.

Bu konu Rusya ile yapılacak görüşmelerle sonuca bağlanacak. Ayrıca bu anlaşma Suriyelilerin geri dönüşünü de kısmen sağlar ama PKK/ YPG’yi etkisiz hale getirir mi? Bence hayır. Çünkü, Pence, “Suriye’deki Kürtlerle güçlü ilişkilerimizin süreceğine inanıyorum” diyerek açık kapı bırakıyor. Unutmayalım ki Amerika, Suriye topraklarında bir terör örgütü ile işbirliği yapıyor. Dolayısıyla anlaşma şimdilik iyi ama ben yine de Amerika’ya güvenmeyin derim.