Nedim Şener'den Emrah Serbes tepkisi!
İki kişinin ölümüne neden olan Behzat Ç.'nin yazarı Emrah Serbes'in günler sonra polise teslim olması tartışma yarattı. Bu tartışmada Emrah Serbes'i savunanların sayısının çokluğu Nedim Şener konuyu köşesine taşıdı.
Nedim Şener, Posta gazetesindeki köşesinde isim vermeden Birgün gazetesi muhabiri Erk Acarer'in Emrah Serbes tweetini örnek gösterdiği köşesinde "Tek meziyeti sadece bir ideolojik kimliğe tutunmaya çalışmak olan birisi, “Emrah olması gerekeni yapmış. Uzun süredir tersi şeylerle karşılaştık. O yüzden şaşırdık. Keşke kimse ölmeseymiş. Trajik bir kaza.”diye yazdı." dedi.
Nedim Şener, Emrah Serbes'in şov yaptığını ifade ederek, savcılık konunun üstüne gitmeden önce neden Emrah Serbes'in teslim olmadığına dikkat çekti. Şener, Serbes'in ifadesindeki yalanları da gözler önüne serdi.
İŞTE NEDİM ŞENER'İN O YAZISI
Emrah Serbes, 22 Eylül 2017 günü Bodrum’a giderken İzmir
Torbalı mevkiinde önünde seyreden otomobile arkadan öyle bir hızla
çarptı ki, yalnız çarptığı araçtaki iki kişiyi öldürüp bir kişi
yaralamakla kalmadı, çevresindeki çürümeyi de ortalığa
saçtı.
28 Eylül 2017 günü tutuklandığında kameralara, “Adım Emrah
Serbes, sonunda t yok.” diyerek yaptığı şov kısmını geçiyorum
“Keşke ben ölseydim” diyordu.
O bunu derken, sosyal medyada, gazete köşelerinde Emrah
Serbes’i, Emrah Serbes’ten çok savunanların tavrı utanç
vericiydi.
Tek meziyeti sadece bir ideolojik kimliğe tutunmaya çalışmak
olan birisi, “Emrah olması gerekeni yapmış. Uzun süredir tersi
şeylerle karşılaştık. O yüzden şaşırdık. Keşke kimse ölmeseymiş.
Trajik bir kaza.”diye yazdı.
Adına gerek yok, bu belli bir kesimin tavrı.
Bu twiti örnek almamın nedeni yazanın bir gazeteci olması. Ne
ölen baba ne kızı umurunda, ne de ağır yaralı anne. “Keşke kimse
ölmeseymiş” deyip geçiverdi. “Trajik bir kaza” imiş.
“Yapılması gerekenin” ise zamanında sorumluluğu üstlenmek ve
yalnızca gerçeği söylemek olduğu aklına bile gelmiyor.
“Trajik olan” ise Emrah Serbes’in hali kadar onu arkadaşlık,
taraftarlık ya da ideolojik nedenlerle savunmaya çalışanların
geldiği müptezel hal. Ne Emrah Serbes ne de onu böyle müptezelce
destekleyenler yalnız değil, çok büyük bir grup. Ne insanlık kalmış
ne gazetecilik.
Oysa 22 Eylül günü kazayı yapan Emrah Serbes’in 28 Eylül’e
kadar bu gerçeği saklaması sorgulaması gerekmez miydi?
Senaryo değil yalan
Alkol kullandığını çok iyi bildikleri arkadaşının o gün de
içkili araç kullanıp kullanmadığı sorgulanamaz mıydı? Emrah
Serbes’in kanındaki alkolün etkisi kaybolsun diye zaman kazanmak
için işlediği suçu arkadaşının üzerine almış olabileceği akıllarına
gelmedi mi? Yok gelmez, “Benim katilim iyidir” mantığı. Oysa gerçek
ortaya çıkıyor işte.
Savcılık aracı kullananın Kenan Doğru değil Emrah Serbes
olduğunu öğrenmişti. Savcı gerçeğin peşine düşmeseydi bu itirafı
yapacak mıydı?
Sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten, hem 22 Eylül günü saat
07.50’de Jandarma’da verdiği ifadede, hem de 28 Eylül günü el
yazısıyla yazdığı itiraf mektubunda ‘Ambulansa biz haber verdik”
derken tutuklandığı mahkemede “Yoldan geçenlere 112’yi arayın diye
bağırdım” dedi.
“Alkol, uyuşturucu almadım” dedi, araçtan boş içki şişeleri
çıktı. “Hızımı düşürdüm” dedi, çarpmadan 200 metre sonra araç
durdu.
“Öndeki aracın arka lambaları silikti” dedi, oysa
görüntülerde lambaların net olarak yandığı görülüyor.
Senaryoya yandaşları inansın, gerçek yolunda ileriyor ama
giden canlar geri gelmiyor işte.