Nagehan Alçı'dan Ahmet Hakan'a kredi cevabı
Ahmet Hakan "Bank Asya'dan 3.7 milyon lira aldın mı almadın mı?" diye sormuştu. Yanıt Nagehan Alçı'dan geldi.
Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın
Doğan Grubu ve Hürriyet odaklı "cemaate savaşa siz de
katılın" çağrısına Hürriyet gazetesi yazarı
Ahmet Hakan'dan hayli sert bir yanıt gelmişti. Hakan, Rasim Ozan
için yine "şebelek" ifadesini kullandığı yazısında
"Bank Asya'dan 3.7 milyon lira aldın mı almadın
mı?" diye sormuştu.
Kütahyalı ise, Sabah gazetesindeki köşesinde
Hürriyet ve Doğan Grubu'nu hedef
aldığı yazısına düştüğü bir not ile Ahmet Hakan'ı Ahmet
Kekeç'e havale ederek yanıt vermeyi tercih etmişti.
Hakan'ı Ahmet Kekeç'in 8 Ocak'ta Star gazetesinde yayınlanan
yazısındaki sorulara yanıt vermeye davet eden Rasim Ozan
"söz veriyorum önümüzdeki 23 Nisan'da 24 saatliğine onu
muhatap alacağım." yazmıştı.
Ahmet Hakan'ın kredi sorusuna yanıt
ise Milliyet yazarı Nagehan Alçı'dan geldi. Alçı, köşesinde
Cemaat bankasından kredi almak başlığı ile Ahmet
Hakan'ın sorularına ismini anmadan açıklayıcı bir dizi yanıt
verdi.
İşte Nagehan Alçı'nın o yazısından çarpıcı bölümler:
Sevgili okurlar, sizler bunları biliyorsunuz ama belli ki
şu Türk basınında birilerinin ekonomi 101 dersine ihtiyacı var.
Yani temel ekonomi bilgisine...
1) Kredi almak ayıp değildir, suç hiç değildir. Aksine! Çalışarak
para kazanan insanlar bir şeylere sahip olmak için kredi alır.
2) Kredi hibe değildir. Bankalar koşulları iyi olup kredi almak
isteyenlere ‘gel gel’ yaparlar, zira kendileri bu işten para
kazanır.
3) Kredi alırken bankanın şartlarına bakılır, sahibine değil. Zira
kredi müşterisini tek ilgilendiren ödeme şartlarıdır. Kredi almak
sevabıyla günahıyla bankayı almak demek değildir. Mesela zamanında
Pamukbank’tan kredi alsam Karamehmet’in bütün günahlarını satın
almış mı olacaktım? Ya da bu gün Yapı
Kredi’den borç alanlar Koç
Holding’in avukatı moluyorlar? Belli ki bazıları hiç ekonomi
bilmedikleri gibi, kişilikleri de satın alınmaya çok müsait. Mesela
cemaatin bankasından kredi alınca cemaatin otomatik olarak uşağı
olmak gerektiğini düşünüyorlar. Artık kendileri nerede hangi
angajmanlara girdilerse...
Bu lise seviyesinde bilinmesi gereken ama belli ki bilinmeyen
bilgilerden sonra gelelim somuta:
1) Gerçi normalde kimseyi ilgilendirmez ama madem merak eden çok,
anlatayım: Ben ve eşim Rasim Ozan geçen sene Bank
Asya’dan ortak bir konut kredisi
aldık. Birçok bankayla görüştük, hepsi de kredi vermek için sıraya
girdi ama en cazip olanını tercih ettik. Her ay belli bir miktar
ödüyoruz. Dünyanın en şeffaf işini yapıyoruz. Ya ekran önündeyiz,
ya gazete sayfalarında. Kötü kazanmıyoruz
çok şükür.
2) TCK’ya göre bizimle ilgili yazılanlar özel hayatın gizliliğini
ihlal ve kişisel verileri izinsiz yayma suçuna giriyor. Dahası
içerikte iftira niteliğinde dezenformasyonlar var. Fakat sanırım
birilerine paralel savcılar ve hâkimler garanti vermiş.
3) Bize tasma mantığı işlemez. Yeri geldiğinde o banka kimin, bu
gazete kimin diye bakmaz yanlışın üzerine gitmeyi biliriz.
4) Tamamen şeffaf bir şekilde aldığımız ve kızlarımızın büyümesini
izlerken ödediğimiz konut kredisiyle ilgili verilecek bir hesap
varsa bundan ibarettir.
5) Hesap demişken... Bizim düzenli bir şekilde ödediğimiz krediyi
komik bir biçimde konu yapan, önce Deniz
Feneri Savcısı Nadi Türkaslan’a verdiği ifadede
söyledikleriyle, köşesinde yazdıkları arasındaki uçurumun hesabını
versin. Bir de kendi gazetesi Deniz Feneri’nin üzerine giderken
niye bu üç savcıyı bel altı yazılarla linç etmiş onu anlatsın.
Acaba soruşturmanın kendine de uzanmasından korkmuş olabilir
mi?
6) Ben hükümet ve cemaat HSYK’sı ortaklığıyla Deniz Feneri
savcıları enterne edilirken haksızlığa uğramış bu üç insanın
yanında durdum. Hem hükümete hem cemaate davanın üstünü
kapattıkları için meydan okudum. Bize tamamen şeffaf kazancımızla
ödediğimiz kredinin hesabını sormaya kalkan ise bu akçeli mevzuda
hükümet ve cemaate biat edip savcılık ifadesinde hırsızlıkla
suçladığı kişileri yazılarında can siperane savundu. Neden
acaba?
Ve son olarak:
1) Maalesef bu ülkede böyle kişisel şeyler bir köşe yazısını işgal
edebiliyor. Dahası koskoca bir gazetenin kapağına bile
taşınabiliyor. Ne de olsa insanların mahremlerine kolayca
girilebilen, uyduruk kasetlerle karakter suikastları yapılabilen
bir ülke burası. O kasetleri yapanların yanında saf tutanların bize
kara çalmaya çalışmaları çok normal. Ancak bu kez ortada iftira
bile yok, olan sadece cehalet. Ama belli ki o kasetleri yapanlar
ile bizim krediyi diline dolayanların dirsek teması var. Neyse
zaten yakında bütün bunların detaylarını kamuoyu olarak
öğreneceğiz.
2) Bir de: Ben de madde madde yazdım. Ne yapayım, birileri ancak
böyle anlayabiliyor Türkçeyi...
NAGEHAN ALÇI'NIN TÜM YAZILARI