Murat Çelik

Vatan

Vatan gazetesi yazarı Murat Çelik, TSK'nın Dağlıca saldırısında ağır kayıp vermesine neden olan PKK'nın yeni saldırı tekniğinin detaylarını bugünkü köşesinden yazdı.

"PKK'nın 'seri' pususu" başlıklı bugünkü yazısında Murat Çelik, "Toll Sarya...Yüksekova - Dağlıca yolunda 16 askerin şehit olmasına, 6’sının da yaralanmasına yol açan ‘seri katil’in adı bu" dedi ve şunları yazdı:

"Pusu... PKK’nın geleneği.

Dağlıca saldırısı; terör örgütünün, El Yapımı Patlayıcılar (EYP) ile kurduğu pusuları ne derece acımasız, ne denli vahşi bir noktaya taşıdığının örneği olarak geçecek tarihe.

Anlatayım...

Toll Sarya...

Yüksekova - Dağlıca yolunda 16 askerin şehit olmasına, 6’sının da yaralanmasına yol açan ‘seri katil’in adı bu. Seri katil ifadesini özellikle kullanıyorum. Çünkü ortada, kurulan bir ‘seri pusu’ var.

O yol üzerinde tam 10 EYP’den oluşan bir mayın / bomba dizisi olduğu çıktı ortaya.

Pil, kablo ve telsiz düzenekli, birbirine seri bağlı tam 10 patlayıcı.

EYP’lere bağlı 10 kablonun 5’li iki set halinde gelip, tek noktaya bağlandığı bir sistem...

Bu sistemde, 2 farklı marka ve model telsizin 5 ayrı frekansını kullanabiliyor pusuyu kuran terörist.

Toll Sarya adlı sistemde; hedefin niteliğine göre, görerek, tek tek infilak ettirilebiliyor yol üzerine döşenmiş EYP’ler. Ya da, duruma göre, iki seferde 5’er 5’er.

Veya 10’u bir seferde.

Bir aydır kapalı olan Yüksekova - Dağlıca yolunun açılması gerekiyordu.

Dağlıca Taburu’nun izne gidecek ve izinden dönecek personeli vardı çünkü.

Ayrıca Tabur’a erzak ve mühimmat sevkiyatının vakti gelmişti.

Personel ve malzemenin, bir seferde, tek bir konvoyun gidip dönmesi ile taşınması planlanmıştı.

Personel, mühimmat ve erzak sevkiyatının neden helikopterler vasıtasıyla değil de karadan yapılması planlandı diye düşünebilirsiniz haklı olarak.

Konunun uzmanları bu soruya, “Personel sayısı ve taşınacak malzeme ile mühimmat miktarının yüksek olması sebebiyle” yanıtını veriyor.

Ve tabii bu boyuttaki bir havadan ikmalin yaratacağı helikopter trafiğinde maruz kalınabilecek ‘yerden ateş’ riski.

Dönelim o dakikalara...

Kapalı olan yolun yeniden açılabilmesi için öncelikle temizlenmesi ve güzergâh güvenliğinin sağlanması gerekiyordu.

Yol emniyetinin ön şartı mayın tarama işlemi; bu görevi yerine getirecek olan da METİ, yani Mayın ve El Yapımı Patlayıcıları Tespit ve İmha Timiydi.

Vadi içindeki yolda (askeri tabirle ‘mahkum’da) yaya olarak, mayın dedektörleriyle kontrol yapan ve EYP’lerden birkaçını da tespit eden METİ timi, bölgeyi gören tepelerdeki (askeri tabirle ‘hakim’deki) teröristlerin ateşine hedef oldu. Ve bir asker yaralandı.

Çatışma haberi tabura ulaştı.

Tabur Komutanı Kurmay Yarbay, METİ Timi’nin akıbeti üzerine, “Ben askerlerimi orada bırakmam” dedi ve sekiz silah arkadaşıyla birlikte, hafif zırhlı Cobra aracıyla yaklaşık bir buçuk kilometre uzaklıktaki o noktaya hareket etti.

‘Seri katil’ EYP’lerden biri de işte o Cobra’nın yanında infilak etti.

Harp Okulu’ndan 1999’da mezun olmuş bir Özel Kuvvetler mensubuydu o genç yarbay.

Akademiyi kazanmış, kurmay olmuştu.

Daha bir hafta önce, 30 Ağustos’ta takmıştı yarbay rütbesini.

Tabur komutanı olarak ilk görev yeri de Dağlıca olmuştu. Ve o genç kurmay subay dediğini yaptı.

Silah arkadaşlarını, askerlerini orada bırakmadı.

O da onlarla birlikte gitti.