Milat yazarı: Abdullah Gül beni arattı ve....

Milat gazetesi yazarı Serdar Arseven geçen sene müze açılışı için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendisini arattığını ve başından geçen olayı köşesine taşıdı.

Milat yazarı Serdar Arseven, 28 Kasım 2016'da  “Yabancı Kulislerde Abdullah Gül Sesleri” başlığıyla yayımlanan yazısı sonrası 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendisini arattığını iddia etti.

Arseven, “Dosttan gelen' iki eleştiriye ve iki ‘muhtemel’ soruya bile tahammül edemedi Sayın Gül. 'Reis’in yalnız bırakılmaması gerektiğini'  söylememize bile tahammül edemedi" ifadesini kullandı.

İŞTE ARSEVEN'İN O YAZISI

Milat’ta yazmaya başladığımız günlerde Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül hakkında büyük ses getiren bir yazı kaleme almıştık.

İnternetteki arama motoruna giren “Yabancı Kulislerde Abdullah Gül Sesleri” başlıklı o yazımızın ne kadar geniş yankı uyandırdığını görebilir.

Yankının bu kadar büyük olmasına şaşırmıştım o günlerde…

Zira, yazımın mahiyeti “bilenenlerin” altını kalın hatlarla çizmekten ibaretti.

O yazının Sayın Gül’de “şiddetli baş ağrısı”na yol açması da şaşırtmıştı beni…

O kadar rahatsız olmuştu ki Sayın Gül..

O, fevkalade “anlayışlı”“hoşgörülü”“yumuşak huylu”“fikir ve ifade hürriyetinden yana” eski Cumhurbaşkanımızın yaptığını anlatayım da görün:

Efendim;

15 Temmuz darbe girişiminden haftalar önce…

Sayın Gül’ün makamından aradılar…

Kendilerinin Kayseri’de Abdullah Gül Müzesi’ni açacağını ve benim de “Beyefendi’nin davet ettiği yazarlar arasında olduğumu” ifade ettiler…

Biz de programımızda bir değişiklik olmadığı takdirde bu nazik davete icabet edeceğimizi söyledik.

Sonra…

O rezil darbe girişimi meydana geldi.

Sayın Gül’ün “açılış”ı ertelendi.

Hayli vakit geçtikten sonra…

Sayın Gül’ün makamından yine arandık.

Dediler ki,

“Beyefendi’nin açılış programı darbe girişimden dolayı ertelenmişti malûmunuz. (Şu gün) açılış gerçekleşecek. Beyefendi sizi, açılışa davet ederler. Sınırlı sayıdaki siz davetli yazarlarımızla  sohbet programı da olacak.”

Teşekkür ettik ve bir mâni çıkmazsa nazik davete icabet edeceğimizi söyledik.

O günlerde, Sayın Gül’ün hazırlıklarına ilişkin “sağlam” bilgiler ulaşıyordu.

 “Yabancı Kulisleri” de yokladık.

Sayın Gül’ün, “risk alma kapasitesini” zorlayan işlere girişmeye karar verme aşamasında olduğunu gördük…

Birileri “gaz” veriyordu, bunu anladık…

Ve o yazıyı kaleme aldık:

“Yabancı Kulislerde Abdullah Gül Sesleri!”

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı “devirmeye” yönelik operasyonların hız kazanmasına paralel olarak Sayın Gül’ün öne çıkartılacağının anlatıldığı bir yazıydı o.

Hakaret, asla ve kat’a yoktu.

İstihza, asla ve kat’a.

Son derece “sevecen” bir üslupla kaleme alınmıştı.

O temiz yazının son bölümünde, şunları söylemiştim naçizane:

“Sayın Gül, 3 Aralık'ta bendenizin de aralarında bulunduğu birkaç yazar ile Kayseri'de bir araya gelecek.

Umarım, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'ye kurulan tezgâhlara dikkat çekmekte “hasis” davranmaz.

Her tarafa çekilebilecek (MUĞLAK!) mesajlar vermez!

Batı'nın gözüne girmek için sergilediği bütün tavırların ‘hepimize’ zarar verdiğini gözden uzak tutmaz!

Ve bu milletin ‘Reis’i asla yalnız bırakmayacağını!..”

Evet, aynen böyle bitirmiştim.

Bunlar “dost uyarıları” değil mi?

Öyle de…

Sayın Gül, kıymetli dostum, kardeşim Abdullah Gül, bu kadarına bile tahammül edemedi!..

“Gayet yumuşak”“gayet tahammüllü”, efendime söyleyeyim; “düşünce ve fikir hürriyetinden yana” olduğu öne sürülen  Sayın Abdullah Gül’ün makamından aradılar…

Ve…

Şunları söylediler:

“Müze programı için değil de, soru sormak için gelecekmişsiniz!.. Öyle yazmışsınız!.. Bundan dolayı Beyefendi davetlerini geri çektiler!”

Hoppalaaaa!..

Israrla davet ediyorlar ve bunları yazdık diye davetlerini geri çekiyorlar.

Dedim ki, “Elçi” Efendi’ye;

“Sayın Gül’e saygı ve selâmlarımı iletiniz lütfen!..

Gezi olayları sırasında kışkırtıcı paylaşımların yapıldığı Twitter’ın birkaç saatliğine erişime kapatılmasını bile ‘demokrasi sorunu’ olarak gören Sayın Gül’ün, Serdar Arseven kardeşinin muhtemel sorularına bile tahammülsüzlük göstermesini yadırgadığımı da lütfen kendilerine iletiniz!.. ”

İlettiler mi bilmem!..

Evet efendim;

“Dosttan gelen” iki eleştiriye ve iki ‘muhtemel’ soruya bile tahammül edemedi Sayın Gül!..

“Reis’in yalnız bırakılmaması gerektiğini”  söylememize bile tahammül edemedi!..

Ki…

Zât-ı âlileri,  “Hoşgörü Âbidesi” bir Devlet Adamı!..

Öyle diyorlar yâni!..