Melih Altınok Yılmaz Özdil'i yerden yere vurdu
Yılmaz Özdil, dün çok çirkin bir yazı kaleme almış ve büyük tepki çekmişti. Sabah yazarı Melih Altınok, bu yazıyı okuyan aklı başında herkesin midesinin kalkmış olabileceğini yazdı.
Yılmaz Özdil, bidon kafa ve göbeğini kaşıyan adamdan sonra dün hakaret çıtasını yükselttiği bir yazıya daha imza attı. Çok çirkin ifadelerle Ak Parti seçmenini aşağılamaya kalkan Yılmaz Özdil'in o nefret kokan yazısına bugün Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok'tan sert eleştiri geldi.
Altınok, "Çukurun dibindeyse kuşkusuz Sözcü'nün yozdili var. İşi maskeli muhalefet yandaşlığından nefret pompacılığına taşıyan bu zat dün yine köşesinde coşmuştu. Siyasi tercihlerinden ötürü milyonlarca Türkiye Cumhuriyetivatandaşına, seçmene (affedersiniz) "göt kılları" falan diyerek midemizi bulandırıyordu. Evet, sistematik yalanla, dolanla, küfürle, tehditle, okuru, aile kavgalarında "o kadın kim" sorusuna "bu soruyu Erdoğan'a sorabiliyor musun" seviyesine getirenler... Ülkenin Cumhurbaşkanıyla röportaj yapan meslektaşlarına, hakaret etmeden soru sordukları için küfür eden yandaşlar...Sezon finali onlar için çok yakında!" ifadelerini kullandı.
ÇUKUR SEZON FİNALİ
Gazeteci olarak bir siyasi fikri, partiyi
destekleyebilirsiniz.
Milyonlarca seçmenin de sahiplendiği görüşünüzü, takiye yapmadan,
gizlemeden, örtülemeden kararlı şekilde ifade etmenizde de sorun
yoktur.
Çünkü sizi kör bir taraftara dönüştüren, "yandaş" yapan bunlardan
hiçbiri değildir.
Şirazenin kaydığı nokta, gazetecinin temel sorumluluğu olan
eleştirellik yerine muhalifliği koymasıdır.
Çünkü o andan itibaren bir militan gibi amaç aracı haklı kılar
seviyesine düşersiniz... Artık yuvarlandığınız çukurda sizin için
yalan söylemek, gerçeği eğip bükmek, iftira atmak, hakaret etmek
bir hak hatta bir görev ve zorunluluktur. Mantık falan
gözetmezsiniz, umurunuzda olan tek şey reaksiyon almaktır.
İşin acı tarafı, yıllardır, medyadaki varlıklarını, çoğunluk mutlu
olduğu için rahatsız olan "azınlığa" yandaşlık etmeye borçlu
olanların bu tarzı, ideal gazetecilik olarak kutsanıyor.
***
Hal bu olunca da, tuttuğu partiyi desteklemek için hastane
koridorlarında düzmece haber yapan değil, o yalanı ortaya çıkartan
yandaş sayılıyor...
Her seçim dönemi, milletvekili aday adaylığı için ekranı, köşesini
terk edenler, hiç olmazsa danışmanlık peşinde koşanlar, tarafsız
gazeteci pozlarında geziyor. Sağa sola meslek etiği, bağımsız
gazetecilik dersi veriyor...
Doğru bulduğu siyasi projeleri, parti kulislerinde değil
gazetecilik mecrasında argümanlarıyla açık açık destekleyense
yandaşlıkla itham ediliyor.
***
Oysa her şeyin bir frekansı, seviyesi ve ayarı var.
Örneğin dün Fatih Altaylı'nın yaptığı gibi, köşesinden ana
muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı'na "çekil" çağrısı yapmak
makul sınırlarda değerlendirilebilir.
Zira Altaylı sitemi biraz abartmış olsa da desteklediği siyasi
adayın, Muharrem İnce'nin, kazanması için "CHP yandaşı derler mi"
diye kaygılanmadan öneride bulunuyor.
"Hükümetin Gülen'in iade dosyasını inceledik, eksik yok" türünden
açıklamalarıyla partisinin adayı İnce'nin iddialarını çürüten Kemal
Bey'e "seçim süresince ortalıkta görünmemesini, ekranlara
çıkmamasını" tavsiye ediyor.
Çukurun dibindeyse kuşkusuz Sözcü'nün yozdili var. İşi maskeli
muhalefet yandaşlığından nefret pompacılığına taşıyan bu zat dün
yine köşesinde coşmuştu. Siyasi tercihlerinden ötürü milyonlarca
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına, seçmene (affedersiniz) "göt
kılları" falan diyerek midemizi bulandırıyordu.
Evet, sistematik yalanla, dolanla, küfürle, tehditle, okuru, aile
kavgalarında "o kadın kim" sorusuna "bu soruyu Erdoğan'a
sorabiliyor musun" seviyesine getirenler... Ülkenin
Cumhurbaşkanıyla röportaj yapan meslektaşlarına, hakaret etmeden
soru sordukları için küfür eden yandaşlar...
Sezon finali onlar için çok yakında!
Zira bu işin sağı solu, Ak Partilisi, CHP'lisi yok... Eminim sözünü
ettiğim yazıyı okuyan aklı başında pek çok muhalifin, CHP'li
seçmenin de midesi kalkmıştır.