Mehmet Soysal kusura bakmasın bu yazıyı almak zorundayız!
Mehmet Soysal kusura bakmasın yazısını bugün olduğu gibi yayınlamak zorundayız.
Gazetelerin 12 Kasım'da aldığı kararı bugün değil,
dün değil, yıllardır uygulayan... Gazetenin haberini de yazarını da
sadece alıntılayan Gazeteciler.com 12 Kasım kararıyla birlikte daha
dikkatli bir tutum içinde.
Gazetelerin yazarlarını görmemeye karar vermiştik. Çünkü gazeteler
karşımıza yasal olarak böyle bir engelle dikildi. Biz yasalara
uyduk, uymaya da devam edeceğiz.
Ama bugün durum farklı.
O yüzden "Mehmet Soysal kusura
bakmasın" dedik, yazısını almaya karar
verdik.
Neden?
O kadar çok neden var ki,
sevgili Gazeteciler.com okurları.
Birinci neden Mehmet Soysal'ın böyle bir yazı yazmış
olması.
Niye Menhmet Soysal?
Çünkü Demirören Medya Grubu'nda İcra Kurulu
Başkanı. En yetkili ağız yani. Söyledikleri,
yazdıkları, yaptıkları, rahatlıkla haber olabilecek
kişi.
İkinci neden, Soysal'ın yazısına konu olan kişinin Hasan
Cemal olması...
Hasan Cemal doğrudan hedef alınca yazısında, gelen cevap da
özenle seçilen kelimelerle çok ağır bir yazı oldu.
Özeti şu; Bir polemik var ve o polemiğin
içerisinde herkesin görmesi gereken, herkesin duyması gereken,
herkesin okuması gereken tespitler var. Üstelik bu
tespitler medya üzerine.
İşte bu yüzden Mehmet Soysal kusura bakmasın yazısını
olduğu gibi yayınlamak zorundayız.
KARA YÜZLÜLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Arjantin,
Paraguay ile Venezuela
seyahatindeki notlarımızı birinci sayfada sizlerle dün
paylaştık...
Geleneksel medya yazılarımıza ise devam ediyoruz...
Biz medyaya dair gerçekleri yazdıkça bazı dinozorların rahatsız olacağını da biliyorduk...
Özellikle, istihbaratçı, operasyonel ve arkası da önü de karanlıkta kalan fırsatçı tiplerin daha çok rahatsız olacağını da...
***
Her ne tarafa dönerse dönsün orayı kıble ilan eden Hasan Cemal gibilerin fildişi kulelerinden şahsımızı hedef alacaklarını da...
Bazı gazeteci ve yazarlarla yollarımızı ayırmamızı kendisine dert edinmiş.
Siz yapınca değişim, yenilik sayılacak, biz yapınca kıyım!..
Büyük resimdeki detaylara kör gibi bakan Hasan Cemal’e şimdi soruyoruz...
Pensilvanya’da, Kandil Dağı’nda, Rusya’da, Almanya’da, Fransa ve İngiltere’deki kara taşların altından sizler çıktınız, biz değil...
Ve akrep ruhlu arkadaşlarınız çıktı...
Biz hiçbir yerden çıkmadık...
Bizim gibi düşünen ve yazanlar da çıkmadı...
***
Başka bir ülkenin vatandaşı değiliz...
Hiçbir ülkenin başkan yardımcısı çocuğumuzu lüks otellerde kabul edip “Babanız bir kahraman” demedi...
Bizim on parmağımızın izini alıp da bir vize verenler gazeteci dostlarınıza vatandaşlık verdi ve büyütüp besliyorlar...
Biz hiç sığınmacı ve hain olmadık.
Kim ne biliyorsa yazsın, söylesin ve belgesiyle birlikte adalete teslim etsin...
Ama sizlerin ihanetlerini belgelemek için Google’a bakmak yeterli...
Ergenekon, Balyoz operasyonlarıyla birilerini itibarsızlaştırma ve dalavere sürecine hiç katılmadık.
Aksine, asıl darbecilerin bu operasyonu gerçekleştirenler olduğunu ve bir gün darbeyi de bunların yapacağını yazdık ve söyledik...
***
Bu ülkenin hiçbir devlet adamına yalan söylemedik, operasyon çekmedik...
Bizim hayalimize gelmeyen fırıldaklıklar sizin aklınızda hesaplı kitaplı bir oyundu.
Pensilvanya’daki FETÖ’nün yanına kadar giderek resim çektiren, diz çöken ve istikbal arayan gazeteci ve yazarlardan da olmadık...
Bizim, milletin yüzüne bakamayacak hale gelecek ve utanılacak bir ihanetimiz yok...
Hayatımız boyunca, vatanımıza, milletimize, bayrağımıza sadık olduk...
Kimseye karşı işlediğimiz bir ayıbımız da yok...
Ve mesleğimize de...
***
Merhum Özal’ın yanından çıkmadığınız, uçaklardan inmediğiniz, saray gazeteciliği yaptığınız günler sizlerden miras kaldı sektöre, bizden değil...
Ve biz o günlerinizi de hiç unutmadık.
Özal ölünce yerine geçen her liderin iskelesine yanaştığınız günleri de iyi biliriz...
“Hasan Abi” denildiği zaman gazetecilik yaptığını zanneden, uçaktan atıldığında ise soluğu Kandil Dağı’ndaki terör örgütü PKK’lıların yanında alan sizlerin bize gazetecilik dersi vermeye hiç hakkı yok...
Ve gazeteci şebekelerinizle bize sansür dersi vermeye de...
Ömrü boyunca teröristlerin şehit ettiği Mehmetçik’e, polise, hâkime, savcıya, öğretmene, avukata, doktora, vatandaşa, korucuya “şehit” diyemeyen, yazamayan Hasan Cemal; farkında mısınız, siz milyonların sesini sansürlemişiniz...
HASAN CEMAL NE
DEMİŞTİ?
Hasan Cemal dünkü
yazısında Mehmet Soysal'ı hedef almış ve şunları
yazmıştı:
Yahu, siz önce gazeteciliği öğrenin.
Önce haberciliği öğrenin.
Önce gazete yapmayı öğrenin.
Sonra ahkâm kesin!
Sansürcülük gazetecilik değildir.
Rahip Brunson röportajını gazeteye koymayacaksın.
Taha Akyol'a yazı
yazdırmayacaksın.
Mehmet Yılmaz'a yazı yazdırmayacaksın.
Uğur Gürses'e yazı
yazdırmayacaksın.
Şirin Payzın'a kapıyı göstereceksin.
Yazgülü Aldoğan'ın, Nuray Mert'in köşelerini
kapatacaksın.
Murat Yetkin'le Deniz Zeyrek'e güle güle
diyeceksin.
Fikret Bila'yı, Ferhat Boratav'ı işsiz
bırakacaksın.
Süleyman Sarılar ve haber
merkezinde birlikte çalıştığı ekibi, Emin
Çapa'yı, Ebru Baki'yi, Serpil Çevikcan ve yardımcısı Tolga
Şardan'ı kapının önüne koyacaksın.
Yönettiğin grup gazeteleri, televizyonları ve internet sitelerinde
yüzlerce gazeteciyi "bizden
değildir" diye işsiz bırakacaksın.
Son olarak, Şükrü
Hanioğlu'nu pazar günü bir veda yazısı
yazmak zorunda bırakacaksın.
Türkiye dünyanın en büyük gazeteciler hapishanesine dönüşürken
Allah için hiç ses etmeyeceksin.
Bir başka deyişle:
"Aman beyefendi rahatsız
olmasın" gazeteciliğinin en rezil
örneklerini vereceksin, sonra da kalkıp medya üzerine ahkâm
kesebileceksin...
Hiç mi utanmanız sıkılmanız kalmadı?..
Sansürcülüğün dik âlâsını yapıyorsunuz.
En ufak bir eleştiriye tahammülünüz yok.
Köşeler eleştiriden temizleniyor.
Haberler eleştiriden temizleniyor.
Hem gazeteleriniz hem televizyonlarınız öyle.
Neymiş?
Aman beyefendi rahatsız olmasın!
Bu kafayla gazetecilik olur mu?