Medya patronlarını ayıplayacak mısın?

Sayın Cumhurbaşkanı bugün bir gazete patronuna telefon açıp “Falanca yazarları istemiyorum" dese ve patron o yazarları kovsa, medya patronlarını ayıplar mısın?

Ey gazeteci/yazar dostum!..
Sayın Cumhurbaşkanı bugün bir gazete patronuna telefon açsa…
Ve dese ki:
“Falanca yazar/lar/ı istemiyorum”…

*

Sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir şey yapmaz ama…
De ki yaptı…
Ve…
Patronlar istenmeyen yazarları kovdu…

*

Ne olacak?..
Yazarları kovan patronları ayıplayacak mısın?..
Sayın cumhurbaşkanımıza “yanlış yaptınız” diyebilecek misin?..

*

Peki…
Yarın bir gün ABD Başkanı Trumph çıktı ve:
“Erdoğan’ın yönettiği bir ülkeyle müttefik olmak istemiyoruz…
Türkiye NATO’dan çıkarılsın…
NATO üyesi ülkeler Türkiye ile her türlü siyasi ve ticari ilişkilerini kessin” dedi…

*

Ve…
NATO üyesi ülkeler bu davete icap etti…
Ne yaparsın?..

*

Yine susar mısın?..
Yoksa…
Trump’ı ve ona uyacak NATO ülkelerini çıktıkları yere kadar kovalar mısın?..
Lütfen cevabını verirken çok samimi ol…

*

Son söz:
İlkeleri ve kuralları güçlüler koyar…

GÜZELLEMELERİ İTİBARSIZLAŞTIRIYORSUN

Ataol Behramoğlu Meral Akşener için demiş ki:
"Sahnede pırıl pırıl, apaydınlık bir kadın konuşuyor... Samimi, bilgili, açık sözlü, zarif. Slogandan uzak, cesur, esprili..."

*

Salih Tuna diyor ki:
“Adı ‘yandaşa’ çıkan hiçbir yazar Erdoğan'a bu denli ‘güzelleme’ yapamadı.”.

*

Haksızlık ediyorsun Salih…
Sayın Cumhurbaşkanımıza yazılan güzellemeleri itibarsızlaştırıyorsun…
Kimi Ak Parti milletvekili ve köşe yazarına hakaret ediyorsun…
Onların olağanüstü şiirsel güzellemelerini değersizleştiriyorsun…

*

Ataol Behramoğlu kim ki onların yanında?..
Pöh…

ŞEN ŞAKRAK YOLUMUZA DEVAM EDERİZ…

Takmayın kafanızı…
Yakında Trump Sayın Cumhurbaşkanımızı ABD’ye davet eder…
Sayın Cumhurbaşkanımızı kapıda karşılar…
Oturduğu yerden uzanıp Sayın Cumhurbaşkanımızın sırtını sıvazlar…

*

Biz de burada, Sayın Erdoğan’ın gördüğü saygı ve ilgiyi överiz…
Görüşmenin planlanandan ne kadar fazla sürdüğünü birbirimize hatırlatıp şen şakrak yolumuza devam ederiz…


STALİN’İN HİTLER’DEN NE FARKI VARDI?..

Rasim (Ozan Kütahyalı) diyor ki:
“Hem Che Guevara hem de Abdullah Çatlı insan öldürmekten özel bir haz duyan ve infaz yapmaya tutku derecesinde bağlı iki adamdır.”.

*

Demek ki neymiş…
Milliyetçiler en çok komünistlerle benzeşirlermiş…

*

Sahi…
Komünist Stalin’in Milliyetçi Hitler’den ne farkı vardı?..

EŞEĞİ DÖVSENİZE YAHU…

“Atasözü” mü, “Halk deyişi” mi ne derseniz deyin ama çok güzel bir sözdür…
“Eşeğini dövemeyen semerini döver”…

*

Vize verme işlemini ABD askıya aldı…
Ama…
Bizimkiler nedense ABD Büyükelçisini dövüyor…

*

Eşeği dövsenize yahu…
Adam “Elçi”…
Hani “Elçiye cevaz olmaz”dı?..


BÖYLE ŞEYLERE ALIŞIK DEĞİL

Demokratik hukuk devletlerinde delilden şüpheliye gidilir.
Türkiye’de ise önce “şüpheli” bulunuyor…
Sonra hakkında “delil” toplanıyor…

*

Ya kardeşim…
Amerikalılar ve Avrupalılar böyle şeylere alışık değil ki…

HALKLAR SADECE ÖLDÜ…

Tarih boyunca bütün savaşları politikacılar çıkardı (Krallar, padişahlar, şahlar da politikacıdır.)…
Halklar sadece öldü…

*

Eğer halka tercihleri sorulsaydı…
Yüzde doksan dokuzu düşmanla anlaşmak ve daha uzun süre yaşamak isterdi…


GÜZELDİ BE…

Dün gece HaberTürk TV’de “Reklamlar” isimli program arasında zaman zaman TEKETEK yayınlandı…
Güzeldi be…