Mahmut Övür
Mutlakiyet rejiminde ise Kuvvetler Ayrılığı İlkesi olmaz, olamaz...
Mahmut Övür'ü dinledim
NTV'de...
"Asıl olan seçilmişlerdir, meclistir"
dedi...
Çok değer verdiğim bir gazetecinin bu söylediklerini
işitince ürperdim...
Çünkü...
"Yasama - Yürütme - Yargı arasında asıl olan
Meclistir (Yasama Organı)" demek
Yürütme'nin diktatörlüğü
kabullenmektir...
Neden Yasama'nın değil de
Yürütme'nin?..
Çünkü...
Bizim modelimizde (Başbakanlık) Yürütme,
Yasama'da "salt çoğunluk"
demektir...
Yani...
Bizim modelimizde Yürütme, Yasama'ya
hâkim olamazsa güvenoyu alamaz.
Yani...
Övür'ün "Asıl olan Yasama /
Meclis'tir" demesi alenen mutlakiyet
rejimi talep etmektir..
Mutlakiyet rejiminde ise Kuvvetler Ayrılığı İlkesi
olmaz, olamaz...
Mutlakiyet rejimlerinde Kuvvetler Ayrılığı
İlkesi değil, "Güçte Tekel"
vardır.
Övür'ün dediği gibi olduğunda - Ki oraya
doğru koşar adım gidiyoruz- Yürütme, Yasama'daki
çoğunluk gücünü kullanarak; Başbakan'ın iktidar
partisinin genel başkanı olarak atadığı milletvekillerinin parmak
gücüyle yargıyı da emri altına sokacaktır...
Bu ise Yargı'nın ya da adalet dağıtımının
başbakan için DSİ' (Devlet Su
İşleri)den farkı olmaması demektir...
Allah aşkınıza Yargı'nın
DSİ ile aynı güçte veya güçsüzlükte olduğu bir
rejime "demokrasi" ve "Hukuk
Devleti" denilebilir mi?..
Övür'ün dediği gibi olursa;
Yasama organı oy çokluğuyla Anayasa
Mahkemesi Başkanlığına iktidar partisinin bir il başkanını,
üyeliklere de başbakanın çocuklarını, akrabalarını atarsa ne
yapacağız?..
Olur mu yani?...
"Meclis her şey" olabilir
mi?..
Mahmut Övür'ü severim...
Güvenilir bir gazetecidir...
Benim için kabul edilebilir bir gazetecilik olmadığı için
kaybetmiştir...
Not: MİT Müsteşar Eski yardımcısı
Cevat Öneş içinde bulunduğumuz sorunların Hükümeti
yargı karşısında daha da güçlendirerek çözülemeyeceğini söyledi ki
çok haklıydı...