Levent Gültekin: Ben mahallemi değiştirmedim, mahalleliler taşındı
Şatafatlı Mağlubiyet'in yazarı Levent Gültekin Hürriyet'e yeni kitabını anlattı. Gültekin: "Ben mahallemi değiştirmedim, mahalleliler taşındı" dedi.
Hürriyet'te yayınlanan röportajında Gültekin hem kitabı tanıttı hem de gelen bazı eleştirilere cevap verdi.
İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:
Bu kitap için masanın başına oturduğunuzda aklınızda ne vardı?
Bu ülkeye olan borcumu biraz olsun ödemek. Türkiye'yi 30 yıl emek verdiğim hareket yönetiyor. İslamcıların iktidarında insanların hayatı cehenneme döndü. O yüzden nefesim yettiğince gençlere "Biz yaptık, siz yapmayın" demek istiyorum.
Ne umuyordunuz İslamcı hareketin
içindeyken?
Ülke yönetimine biz geçince her şey güllük gülistanlık olacak
zannediyorduk. Müslümanlığımızla topluma barış ve özgürlük
getireceğimizi düşünüyorduk. Yoksul kalmayacak çünkü "Komşusu açken
tok yatan bizden değildir". Kimse ölmeyecek çünkü "Dicle kenarında
kaparsa kurt koyunu, ilahi adalet Ömer'den sorar onu". Bırakın
koyunları, Dicle kenarında çocukları feda etme noktasına geldiler!
İktidara karşılık insanlıklarından vazgeçtiler sanki. Cennete
gitmek için hırsızlık yapıyorlar, sınav sorusu çalıyorlar...
AK Parti önümüzdeki seçimi kazanır mı?
Kazansalar da yenildiler artık. O yüzden kitabın adında
'mağlubiyet' diyorum. İslamcılar ağır bir yenilgi aldı. Topluma
söyleyecek bir sözleri kalmadı. Ülke elden gidiyor, çocuklar
ölüyor, eğitim çöktü, şehir kuramıyorlar, kültür-sanat yok, bilim
yok... İktidarda olsalar ne olacak ki? Türkiye kaybederken AK Parti
kazanabilir mi? Tüm bu yaşananlara rağmen hâlâ tek başına iktidar
olabilme ihtimallerini konuşuyor olmamız da muhalefetin ayıbı.
Muhalefet lideri olsam AK Parti'nin bunca defosuna rağmen, toplumun
bana değil de AK Parti'ye oy vermesinden utanırdım. Hatta
utancımdan sokağa çıkamazdım.
Uzun yıllar medyada görev yaptınız ama hep yönetim
kısmındaydınız değil mi?
Evet. Yöneticilikten yazarlığa geçmiş olmama çok
şaşırıyorlar. Ne yapayım? Bir kamyon dolusu kitap okuyan, mesleği
yazarlık olan arkadaşlarım daha çok para için yandaş oldu. Olup
bitene ses çıkarmak da bana kaldı. Keşke kalmasaydı. Ama durum şu:
Bir ev yanıyor. Ben de diyelim ki doktorum ama ev yanıyor, ne
yapayım? Aldım elime bir kova, su taşıyorum. Mesleği itfaiyecilik
olanlar “Sen itfaiyeci değilsin ki” dediklerinde de “E, sen
itfaiyecisin ama işini yapmıyorsun” diyorum.
Tartışma programlarında en
sık gördüğümüz isimlerden birisiniz artık...
İlk
zamanlarda isteyerek gidiyordum. Son zamanlarda daha çok bu sözün
söylenmesi lazım diye gidiyorum. Çünkü konuşarak bazı şeyleri
olağan hale getiriyoruz. Mesela bir programda altı kişi oturup
çocukların ölümünü konuşuyoruz. Sanki çocukların ölümü
konuşulabilir bir şeymiş gibi...
Çok sert bir üslubunuz var.
Zaman zaman haklı hissetmenin şehvetine kapılıp yarar yerine zarar
verecek şeyler söylediğiniz, yazdığınız da oluyor
mudur?
En çok korktuğum şey bu. Ama yenemiyorum ki öfkemi... Ülke benim
arkadaşlarımın elinde cehenneme döndü, nasıl sakin olayım? Erdoğan
hepimizi kendisine benzetti. Sakin konuşarak sesimizi
duyuramıyoruz.
‘Mahalle değiştirdi’ tabirini
sevmiyorsunuz değil mi?
Ayıp bir şey çünkü. Artık
mahalle diye bir şey yok, Türkiye var. Kaldı ki ben mahalleyi terk
etmedim, mahalleliler komple taşındı. Benim yaptığım şey,
onlara “Arkadaşlar, nereye gidiyorsunuz? Bu yaptığınız ülkeyi
felakete sürüklüyor” demekten başka bir şey değil.
‘Yeni Ahmet Hakan’ diyorlar
sizin için...
Ahmet Hakan, Türkiye’nin en demokrat yazarlarından biri. Takdir
ediyorum. Fakat bu çok sığ bir benzetme. Hepimizin karakteri,
kişiliği farklı.