Kütahyalı'dan iktidara yakın medyaya Kürtlerle ilgili uyarı
Rasim Ozan Kütahyalı, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) yapılacak referandum öncesi hükümete yakın medyanın Kürtlerle ilgili diline dikkat çekerek "Kürt kardeşlerimize karşı faşizan bir dille yazılan kimi yazılar asla kabul edilemez" dedi.
Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, HDP Eş Genel
Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine
yönelik olarak düzenlenen saldırı sonrası tutuklanan 3 kişinin,
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) yapılacak referandumdan önce
"serbest bırakılmaması" gerektiğini belirtti.
"Eğer bu topraklarda bir 'Devlet aklı' varsa
Türkiye'nin aleyhine olacak böyle bir 'serbest
bırakma' durumu karşısında gereken önlemleri almalı" diyen
Kütahyalı, sözlerinin devamında 'hükümete yakın medya'ya
yönelik olarak birtakım uyarılarda bulundu.
"Hükümete yakın medyada Kürt kardeşlerimize karşı faşizan bir dille yazılan kimi yazılar asla kabul edilemez. Soylu ile bu konuyu da konuştuk" ifadesini kullanan Kütahyalı, "Bu konuda hükümete yakın bilinen medyanın tüm organları ve yazarları hassas olmak zorundadır. Aksi halde gereken cerrahi müdahale yapılır" diye yazdı.
İŞTE RASİM OZAN KÜTAHYALI'NIN O YAZISI
Aysel Tuğluk'un merhum annesinin cenazesine yapılan saldırı
hiçbir şekilde "3-5 kendini bilmezin işi" değildir. Bu olay
Barzani referandumu öncesi yapılmış Türkiye'ye zarar
verme amacında bir organizasyondur. Güvenlik ve yargı bürokrasisi
içinden bu olayı küçümseyerek bu dosyanın üstünü kapamak
isteyenlere aman dikkat...
***
Pazar günü yaptığımız uzun konuşma öncesinde Süleyman Soylu
şehit Adnan Menderes'in mezarından dönüyordu. Menderes'i 56
sene önce kendisinin büyük ihmalleri neticesinde öldürebildiklerini
asla unutmayalım. Darbeci çeteleri bitirme fırsatı defalarca
Menderes'in eline geçmesine rağmen hep önemsemeyen ve geçiştirici
davranarak sonunu hazırladı. Samet Kuşçu olayının hatta 21 Mayıs
1960 Harbiye yürüyüşü rezaletinin bile üstüne gidilse bu alçak
darbe başarılı olamazdı...
***
O yüzden hiçbir kritik meselenin ve dosyanın üstü "devlet
menfaatleri" gereği kapatılmamalıdır. Aynı şekilde Rahmetli Özal
1988'deki suikast dosyasının üstünü kendi kapadı ve nasıl öldüğü
hâlâ meçhul durumda. Recep Tayyip Erdoğan, Menderes ve Özal'ın
bu yanlışlarını yapmadığı ve büyük cesaret sahibi olduğu için tüm
taarruzları püskürtebilmiştir...
***
Süleyman Soylu da hem Menderes hem Özal deneyimini çok iyi
etüt etmiş müteyakkız ve zeki bir İçişleri Bakanı olduğu için
gönlüm rahat ama bürokrasinin ve yargının bir kısmı konusunda
şüphelerim ve tereddütlerim var. Barzani referandumu öncesi böyle
bir provokasyon asla normal değil. Hele bu faşistlerin tam da
25 Eylül öncesi serbest bırakılması gibi bir ikinci
provokasyon asla yaşanmamalıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı
Yüksel Kocaman'ın bu konuda hassas olacağına eminim. Eğer bu
topraklarda bir "Devlet aklı" varsa Türkiye'nin aleyhine olacak
böyle bir "serbest bırakma" durumu karşısında gereken önlemleri
almalıdır...
***
Türkiye'nin 12 Eylül ve 16 Nisan referandumu gibi tüm kritik
süreçlerinde her zaman değişimden yana olmuş Kürt yurttaşlarımız
hakkında da Süleyman Soylu ile ayrıntılı konuştuk. PKK terörü ile
mücadele sürecinde Kürt yurttaşlarımızın hakları ve özgürlükleri
noktasında sonuna kadar özen gösterildiğini, Kürtlerin bu ülkenin
Türklerle eşit yurttaşı olduğunun altını çizdi. Kürtçe tabelaları
indirmeye kalktı diye Soylu'nun bir kaymakama nasıl fırça çekip
"Kürtçe bizim dilimizdir" diye attığı tweet
hafızalarda. Yüksekova'da polis panzerinin yaptığı bir kaza
üzerine hemen Yüksekova'ya giden, sorumluları yargıya teslim eden
ve mağdur Kürt yurttaşlarımıza sahip çıkan yine Soylu'ydu. Hatta o
vatandaşlardan biri Pervin Buldan'ın bir akrabasıydı. Tuğluk'un
cenazesine saldırı olayından sonra da Soylu'yu ilk arayan Pervin
Hanım'dı. Soylu olay yerine anında intikal edince de Aysel Tuğluk
ile baş başa 45 dakika konuştu...
***
25 Eylül Barzani referandumu konusunda Türkiye'nin tavrı
nettir ve bu tavır sonuna kadar doğrudur. Bu konuda haklı
uyarılarımızı Barzani yönetimine ısrarla yapıyoruz. Öte
yandan bu olay vesilesiyle hem muhalif medyada hem de maalesef
hükümete yakın medyada Kürt kardeşlerimize karşı faşizan bir dille
yazılan kimi yazılar asla kabul edilemez. Soylu ile bu konuyu da
konuştuk. Hadi AK Parti karşıtı medyanın çoğunluğu faşist ve Kürt
düşmanı. Onlardan bu tavır beklenir de bizim tarafta
birilerinin içine Veli Küçük-Kemal Kerinçsiz mi kaçtı? Hayırdır
birileri Ertürk Yöndem olmaya mı özeniyor? Bu saçmalıklar Kürt
yurttaşlarımızı incitmektedir. Bu konuda hükümete yakın bilinen
medyanın tüm organları ve yazarları hassas olmak zorundadır. Aksi
halde gereken cerrahi müdahale yapılır...