Korkma ey Türk milliyetçisi gazeteci...

Ey milliyetçi gazeteci arkadaşım amacım; senin gözlerinde gördüğüm “bölünme” korkusunun nasıl da boş bir korku olduğunu sana anlatmak…

Ey, kendini “Türk milliyetçisi” olarak tanımlayan Gazeteci!..

Bugün bir çift sözüm de sana…

Yazılarını okuyorum…

Ekranlarda katıldığın tartışma programlarında dinliyorum…

Geleceğimizle ilgili kuşku ve endişelerini anlatırken yüzüne ve gözlerine yerleşen korkuyu izliyorum…

Senin adına üzülüyorum…

Çünkü…

Her ne kadar ısrarla “Türk milliyetçisiyim” desen de…

Türk milliyetçiliğinin kimi ve en temel hasletlerini bilmiyorsun…

* * *

Unutma ki değerli kardeşim

Türk Milliyetçiliği sadece “Türk” demek değildir…

Tıpkı sadece “Türk ana babadan doğmuş olma” şartının da olmadığı gibi…

Türk Milliyetçiliği sadece “Türkçe” demek de değildir…

Hele…

Anadolu’da…

Veya Yakın Asya’da…

Ya da Orta Asya’da doğmuş olmak demek hiç değildir…

Peki ne midir?..

Söyleyeyim…

* * *

Türk milliyetçiliği bir karakterdir

Yani:

- Boyun eğmemektir…

- Maddi ve manevi sağlamlıktır…

- Yüksek onurdur…

- Verilen söze sadık kalmaktır…

- Sadece ve sadece kendisine ihanet edenlere karşı acımasızlıktır…

- Irkçılığın olmayışıdır…

- Ümmetçiliğin olmayışıdır…

- Çok belirgin bir askerî anlayış ve buna uygun özel niteliklerdir…

- Gözü pekliktir…

- Savaşanlar arası dayanışmadır…

- İdarecilik yeteneğidir…

- Toplumsal sınıflar arasında bir sınıftan diğerine geçmede büyük kolaylıktır…

- Bilim ve sanat koruyuculuğu sevgisidir…

- Din alanında, bitmek tükenmek bilmeyen bir meraktır...

* * *

Ve…

Bunların hepsi onda tek bir “karakter” olarak tebarüz etmiştir…

Bu karakter, Türk milliyetçiliğinin en az “Dil” ve “Irk” ve hatta onlardan da önde gelen vasfıdır…

Ve…

Bu karakter sayesindedir ki…

Askerlikte ve fetihte en güçlü olduğu halde ırkçı, ümmetçi ve sınıfçı olmamıştır…

O karakter sayesindedir ki…

Fethettiği yerlerde kendisiyle savaşanlardan ve kendi otoritesine ihanet edenlerden başka kimseyi incitmemiştir…

Bilâkis…

Onlarla sosyal, kültürel ve genetik açıdan kaynaşmıştır…

Onların dinlerine ve her türlü inançlarına saygılı davranmıştır…

Onların ibadethanelerini…

Onların kutsallarını kendisininkiler kadar korumuştur…

Ve…

Onların dileyenlerinin “Türk karakterini” benimsemelerine fırsat vermiştir…

* * *

Başka bir deyişle Türk milliyetçisi arkadaş…

Türkler gittikleri yerlere yeni çatışmalardan çok…

Zaten kabul edilmiş farklılıklar içinde…

Ortak yaşam kültürü ve karakteri götürmüşlerdir…

Ama…

Bunu asla zorla, baskılayarak yapmamışlardır…

* * *

Bu açıdan baktığında gördüğün şu:

Türklük asla homojen bir medeniyet değildir…

Türklük; farklı inançlar, kültürler ve sınıflar arası uyum ve etkileşim üzerine kurulu bir devlet modelidir…

Bu karakteri içinde barındıran herhangi Türk devletlerinin devamı da:

  • Çok renkli,

  • Çok sesli

  • Ve…

  • Çok inanışlı bir Türk Medeniyeti’nin şu veya bu şekilde devamlılığını simgeliyor olmalıdır...

* * *

Ve…

Türk Medeniyeti’ni gerçek anlamda ırklar, dinler ve hatta diller üstü bir küresel karaktere kadar yücelten de…

Onun bu, sağlam ve güvenilir karakteridir…

* * *

Ne demek mi istiyorum arkadaş?..

Söyleyeyim…

Ama incinme…

Amacım seni kırmak değil…

Türk milliyetçiliği hakkındaki kişisel duygu ve düşüncelerimi seninle paylaşmak…

Ve…

Senin gözlerinde gördüğüm “bölünme” korkusunun nasıl da boş bir korku olduğunu sana anlatmak…

* * *

İnan ki canım arkadaşım…

Bölünürüz” korkusuyla Türk milliyetçiliğini küçük düşürüyorsun…

Çünkü…

Türk milliyetçiliği…

Çünkü…

Türk devlet modeli…

Sağlam ve güvenilir küresel karakteri ile…

Gelecekte, milyarlara bölünmekle bile parçalanamayacak kadar güçlüdür…

Yakup MURAT

yakupmurat@gazeteciler.com