Kim bu medyamızın hanutçuları yahu?..
Sizlerin markalardan gelecek hediyelere ihtiyacınız olmadığını… Tamah da etmeyeceğinizi en yakından bilenlerden biriyim… Durmak yok… Marka tanıtımına devam…
- Bir gazeteci bir
markanın davetine katılmalı m?..
- Köşesinde, o markanın tanıtımını yapmalı
mı?..
*
Cevap veriyorum:
- Katılmalı…
- Yapmalı…
*
Hatta…
“Avanta aldı, hanutçu”
diye iftiraya uğrama pahasına katılmalı…
Ve…
Davetine katıldığı marka hakkında “olumlu” şeyler yazmalı…
*
Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden
biri:
Küresel çapta
markaya
sahip olamayışıdır…
Köşe yazarlarımız keşke bütün dünyayı etkileyebilseler de…
Bizim de küresel ölçekte markalarımız
olsa…
*
Ey, “Hanutçu” olmakla suçlanan arkadaş…
Sakın yılma…
Sakın pes etme…
*
Unutma ki…
Dünyayı değiştirenler; pes
etmeyenlerdir…
Ülkeleri geliştirenler, yılmadan yoluna devam
edenlerdir…
Ülkeleri dünyada
“Güçlü” gösterenler, sahip
oldukları güçlü
markalardır…
*
Sizlerin markalardan gelecek hediyelere ihtiyacınız olmadığını…
Tamah da etmeyeceğinizi en yakından bilenlerden
biriyim…
Durmak yok…
Marka tanıtımına devam…
GÖZLERİNİ TAM DA GÖBEĞE
DİKMELİYDİN…
Sevgili Fatih
Portakal…
Bazen yorum yapmak tabii ki hakkın…
Ancak…
Yorum yaparken özgüven eksikliği
yaşıyorsun…
*
Meselâ dün ana haber…
“Batılılar uzaya giderken biz neyi
tartışıyoruz” konusundaki yorumun doğru ve haklıydı…
Ama…
Gözlerini vizörden kaçırman yanlıştı…
*
Tıpkı…
Söylediklerinden emin olmayan birinin gözlerini muhatabının
gözlerinden kaçırması gibiydi…
*
Oysa…
O anda gözlerini tamda vizörün göbeğine
dikmeliydin…
BU GÂVURLAR
BÖYLEDİRLER…
Sevgili İrem (Derici)…
Lizbon'da, sokak şarkıcılarıyla birlikte kaldırıma
oturup şarkı söylemişsin…
Ama…
Hiç kimse seni
tanımamış...
*
Takma kafana İrem…
Ben de Roma’da, sokak arasında kurulu bir sahneye zorla
fırlamış…
Orkestrayla My Way ve Delilah’ı söylemiştim…
Ama…
Kimse oralı bile
olmamıştı…
*
Bu gâvurlar böyledirler…
Tanırlar ama…
Tanımaza yatarlar…
DUA ETSİNLER Kİ ADAM
İSTANBUL’DA…
Adam karısından şüpheleniyor…
Bir oyun oynayarak test etmek istiyor
şüphesini…
“Ben İstanbul’a
gidiyorum” diyor... “Bir ay
gelmeyeceğim”…
Ve gidiyor…
Ama…
Karısı odun kırarken gizlice gelip tavan arasına saklanıyor…
Aynı günün gecesi…
Karısı şüphelenmekte haklı olduğunu kanıtlıyor adamın…
Aşığıyla tam aganigi saganigi
vaziyetteyken…
Tavan arasındaki delikten olan biteni izleyen adam içinden
söyleniyor:
“Ulan dua edin ki
İstanbul’dayım…”…
*
Nereden hatırladım bu fıkrayı
acaba?..
Hollanda ve Almanya’ya celallenip
de…
ABD ve İngiltere’ye sessiz kalınca mı aklıma geldi
yoksa?..
ZAVALLI
İNGİLİZLER…
Ey münafık
medya!..
Bizim siyasetçilerimizin
“süper” olduğunu kabul edin artık…
*
Buyurun işte, gördünüz…
İngilizler, “Londra Teröristi”nin hangi örgütün üyesi olduğunu halen
açıklayamadı…
*
Oysa…
Bizde terör gerçekleştikten en geç bir saat sonra…
Teröristin “PKK’lı” olduğu açıklanıyor…
1 YANLIŞ 1
DOĞRU…
Yanlış:
Hollanda'nın “14 Mart’ta yapılacak seçimlerimizden sonra
gelin” ricasına rağmen zorla
Hollanda’ya girmek ve propaganda yapmak
istemek…
*
Doğru: ABD ve İngiltere’nin THY uçaklarına karşı uyguladığı anlamsız ve kırıcı
yasağı, olgunluk ve tatlı dil
diplomasisiyle çözmeye
çalışmak…
ÖFKE GELİR, AKIL
GİDER…
Akıllı devlet insanı için yiğitlik:
Azgın bir file karşı durmak, onunla
cebelleşmek değildir…
*
Akıllı bir devlet insanı için yiğitlik:
Azgın bir fil karşısında sakin olup, filin öfkesinin geçmesini beklemektir…
SIRA KENDİNE
GELMİŞ…
Nur Yerlitaş hastanelik olmuş…
Geçmiş olsun…
*
O kadar çok insanı “hasta” ettikten
sonra…
Sıra kendine gelmiş
demek ki…