Kemal Öztürk: Devrim güzel ama komünist sistemde yaşanmaz

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Küba'nın arka sokaklarında yaşanan gerçekleri kaleme aldı.

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, romantik solcuların anlattıklarının aksine Küba'nın gerçek yüzünü ortaya sermeye devam etti.

Kemal Öztürk "Siz bakmayın, ‘Guantanamera’ şarkısının cazibesine. O şarkı bittiğinde ve arka sokakta sıvasız, yıkılmaya yüz tutmuş evlerine döndüklerinde, o cıvıltı kayboluyor" dedi.

İşte Kemal Öztürk'ün yazısından bir bölüm:

Devrim iyi ama komünist sistemde yaşanmaz

Devrimci duygulara sahip herkesin elinden, Küba devriminin efsane ismi Ernesto Guevara de la Serna, yani Che’nin kitapları geçmiştir. Sierra Maestra ormanlarında Fidel Castro öndeliğinde başlayan devim hikayesi, sonunda başarıya ulaşmış, Küba “özgürleşmişti”.

Che, bu hikayenin yardımcı erkek oyuncusu olarak, Fidel yerine tüm devrimcilerin Oscar ödülünü almış, ölümsüz bir kimliğe bürünmüştü. Bizim gibi komünizme karşı olan gençler bile, onun imrendiren hayat hikayesini ve gerilla günlüklerini ezberlemiştir.

CHE’DEN GERİYE KALAN PROMOSYON

Che, Küba’da devrim tamamlandıktan sonra, Bolivya’ya gidip orada da devrim yapmak istemiş, ancak CIA’nin ispiyonuyla bir okulda kıstırılmış ve öldürülmüştü.

Devrim müzesini gezerken, Che’den geride, üzerindeki haki üniforma ve bolca fotoğraf kaldığını gördüm. Fidel’in de gözlüğü vardı. Kübalılar müzecilik konusunda benden geçer not alamadılar. Devrim müzesi olmamış. Ancak hediyelik eşya konusunda CHE ve Fidel’in etinden, sütünden iyi yararlanmışlar.

Her şeyi anladım ama yurt içinde ulaşımın bu kadar kötü olmasını, otellere internet verip, halka vermemeyi anlamadım.

Dükkanlarda bir mal bulmak zor. Bankalarda, eczanelerde, kasaplarda, marketlerde, temel gıda maddesi satan yerlerde sürekli kuyruklar var.

Evet, Amerikan ambargosu var ama tek sebebi bu değil. Diyelim ki ABD yüzünden bu zorluklar yaşanıyor. Lakin neden devlet baskısı bu kadar yoğun, şartlar bu kadar zor, onu anlamadım.

Küba’ya gelenler Capitalyum çevresinde dolaşıp, beş yıldızlı otellerde kalıp, şen şakrak kafelerde, Cohiba purosu eşliğinde salsa yapınca her şey güzel gözüküyor onlara sanırım. Bir de Rom ve Mojito etkisi olabilir.

Ancak arkada sokaklara gidildiğinde asıl Küba yaşamı orada başlar. Fakirliğin, yokluğun, mutsuzluğun, çaresizliğin izlerini sadece bu sokaklarda görürsünüz.

Siz bakmayın, ‘Guantanamera’ şarkısının cazibesine. O şarkı bittiğinde ve arka sokakta sıvasız, yıkılmaya yüz tutmuş evlerine döndüklerinde, o cıvıltı kayboluyor şarkıcıların yüzünde. O zaman devletin verdiği ucuz Rom’da teselli buluyorlar.

Türk Hava Yolları’nın başarılı yurt dışı temsilcilerinden Mefail Deribaş’a teşekkür borçluyum. Sadece THY’nin muhteşem uzun uçuş tecrübesini yeniden yaşattığı için değil tabi. Bu arada THY’yi tercih eden yolcuların çoğunun yabancı olmasından ayrıca gurur duydum.

Kemal Öztürk'ün yazısının tamamı için tıklayın