Kazım Öz: 'Film boyunca vicdanım sızladı!'

Bir Varmış Bir Yokmuş bağlamında yönetmenle sinemayı, festivalleri, Türkiye'nin görünmeyen dramını Sayım Çınar konuştu.

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR 

Kazım Öz mevsimlik işçilerin hayatını anlattığı, bir marulun sofraya gelişinin ardındaki dramı gözler önüne serdiği Bir Varmış Bir Yokmuş adlı filmiyle festivallerde büyük ilgi çekti.Bir Varmış Bir Yokmuş bağlamında yönetmenle sinemayı, festivalleri, Türkiye'nin görünmeyen dramını Sayım Çınar konuştu.

Bir Varmış Bir Yokmuş önemli, enteresan bir film. Batman'dan Çankırı yoluna bir yolculuk. Filminizi anlatır mısınız?

Filmin çıkışı yediğimiz sebzenin meyvenin arka planını görmekti aslında. Bir masaya bir marul nasıl geliyor. Tüm o süreçlerde yaşananlar, mevsimlik işçiler... Biliyorsunuz yaklaşık 2 milyonluk mevsimlik işçi nüfusu var. Koşullarına da tanık olmuştum, trenlerde, çadırlarda karşılaşmıştım bu filmden önce. Birkaç yıldır aklımdaydı bu iş. Zengin bir semtte yaşadıklarım gördüğüm çelişkiler tetikledi.

"GÖRDÜĞÜNÜZ DİL, ÜSLUP ARADIĞIM BİR TARZDI"

İki market sahnesi, giriş ve sonuç niteliğinde. Hem belgesel hem de kurgusal. Bu derin yolculuğa çıkmak sarsıcı mıydı?

Kesinlikle. Gördüğünüz dil, üslup aradığım bir tarzdı. Yaratıcı, drama belgesel türüne daha yaklaştım bu filmle. Şavaklar ve Uzak adında iki işim vardı bundan önce. Yöntem olarak bir şeye ulaştığımı düşünüyorum. Katıldığı festivallerde bu tartışmaları açtı, bu da önemsediğim bir durum.

Oyunculara geçelim. Küçük çocuklar, aile, keklikler... Hakiki duygularla örülü her şey.

Bu tür filmlerde doğanın tanrısal bir dramaturjisi var. Siz bulmuyorsunuz o sizi buluyor. Analitik bir hikaye peşindeydim, renk verecek bir aşk da eklendi.

"BİR KURŞUN YİYEBİLİRDİM BEN DE FİLMİN SONUNDA"

Kamera yokmuş gibi çoğu sahnede. Şaşırtıcı bir durum. Kendiliğinden oluşuyor gibi görünüyor sahneler. Herkes çok doğal. Nasıl bir ilişki kurdunuz?

İnsanlarla iletişim ilişki kurarken samimi bir ilişki kuruyorum. Yoldaşı arkadaşı oluyorum. Hikayenin bir parçası oluyorum. Hikayenin karakterlerinden biri de benim. Bir kameranın devrilişiyle bitebilirdi film, baba beni de sorumlu tuttu olan bitenden, bir kurşun yiyebilirdim ben de filmin sonunda.

Para aldı mı oyuncular?

Büyük bir bütçeyle çekmedim ama aileye de ödeme yaptım.

Ne hissettiler? İzleyebildiler mi filmi?

Vizyona girmedi, özel gösterimler yapıldı. İstanbul ve Ankara gösterimlerine gelemediler patronlarından izin alamadıkları için. Bu da ayrı bir trajedi. Diyarbakır ve Batman'da gösterim olmadığı için izleyemediler.

Türkçe ve Kürtçe var filmde. İki dili de yaşadınız. Sahiciliği de buradan geliyor belki.

Doğru. Filmin sonunda duygusal olarak iyi hissediyorum. Her iki kesimde de çok iyi diyalog kurabiliyorum. Patron Türktü. Çalışmayanları azarlıyordu. Ödemelerin gerilimini yaşıyordu. Sömürü zinciri bir yönüyle. Tarladaki fiyatıyla sofraya gelen fiyat arasında olan biten inanılmaz. Bu yönüyle bir sistem sorgulaması filmimiz.

Çocuk işçiler var, çalışmaktan yorulmadıklarını söylüyorlar. Türkiye gerçeği her anında yüzümüze çarpıyor.

En çok şaşırtan bu aşk hikayesi oldu beni. Filmi kendi denetimi içine aldı. Yarısından sonra aşk filmi ele geçiriyor. Ana temasından vazgeçmedim.

"GEZİCİ FİLM FESTİVALİ'NİN TEMASI GÜVENCESİZ ÇALIŞANLAR AMA..."

Film başka festivallerde de yarıştı. Nelerle karşılaştınız?

En güzel tepkiler yurtdışında oldu. 30 uluslararası festivalde yarıştı, 10 ülkeden ödül aldı. Fransa'da, Rusya'dan ödül aldı. Birçok festivale de katılamadık yeni filme girdiğim için. Yazanlar, ulaşanlar oldu, bu çok önemli. Türkiye'de IKSV Fibresci en iyi film ödülünü aldı. Adana ve Antalya bu filmi kabul etmedi. Adana son anda çıkardı listesinden. Gezici Film Festivali'nin teması güvencesiz çalışanlar ve bu filmi almadılar listeye. Açılış filmi yapılabilecekken almadılar. Ambargo olarak görüyorum bunu. Son yaptığım üç film de yoktu orada. Bazı kesimler tarafından görülmek istemiyorum belki de. Avrupa'dan gelen tepkilerde Amerika'daki Meksikalılara benziyor dediler, Çin'deki işçilere benziyor dediler. Etnik bir grup üzerinden bakmıyorum, sistem meselesi bu. İşçi olmayan işçiler bunlar, hakları yok. Çalışıyorlar ama işçi değiller.

Sırada neler var?

Yeni film Beyaz Çınar Dersimli sanatçı ve zanaatçı bir ailenin hikayesi. IKSV'de açılışı olacak. Kuşaktan kuşağa geçen sanat ve zanaat. Öykü drama yine. Bir de kurmaca film üzerinde çalışıyorum, bir şarkıyı arayan bir karakterin hikayesi. New York'tan buraya uzanan bir öykü.

Küçük çocukların durumunu nasıl değerlendirdiniz?

Zaman zaman yediğim şeylerden, koşullardan utandım. Yemek yerken bile rahatsız oluyorsunuz. Ben kimim, neden bu çelişkiler var... Filmi çektiğim için iyi hissediyorum ama gördüklerimden dolayı vicdanım sızlıyor. Çünkü değişmiyor düzen. Mevsimlik işçiler konusunda mecliste bir tartışma açılmasını isterdim.