Kazım Güleçyüz kime "doğuştan gazeteci" dedi?..

Yeni Asya Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, "bylock"tan tututklanan muhabiri Nur Ener'e böyle sahip çıktı...

Yeni Asya gazetesi muhabiri Nur Ener, FETÖ soruşturması kapsamında "bylock kullanıcısı" olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı...

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleç, bugün köşesini Nur Ener'in gazeteciliğine ayırdı...

İşte Kazım Güleçyüz'ün o yazısı:

DOĞUŞTAN GAZETECİ

Eşimin “Doğuştan gazeteci yaratılmış” dediği Nur Ener gerçekten bu mesleği çok severek ve şevkle yapan, sürekli yeni yeni projeler geliştiren ve ses getirecek çalışmalara imza atmanın peşinde koşan genç bir yetenek.

Bunun örneklerinden biri, çoktandır düşündüğümüz, ama değişik sebeplerle bir türlü hayata geçiremediğimiz periscope yayınlarına onun teklifi ve önayak olması ile ilk adımı atmamız oldu. Haftanın dört günü sabahları 10’a 10 kala yaptığımız 10-15 dakikalık programlara onunla başladık. Bir süre amatörce gitti ve zaman içinde gelişerek Yasin Aydın’la sürüyor.

Yine Nur’un bu yayınları çeşitlendirip geliştirme ve daha kapsamlı hale getirme noktasında proje ve teklifleri oldu. Şartlar elverdikçe bunlar da olacak inşaallah.

Nur kısa aralıklarla ses getiren başka başarılı gazetecilik örneklerine de imza attı. 

Bunun yakın zamandaki örneklerinden biri, “Kürt sorununun çözümünde Said Nursî’nin katkısı”nı sorduğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’dan aldığı ve 17.10.16 tarihli gazetemize “Said Nursî uyarmıştı” başlığıyla manşet olan cevabın, ciddî bir gündem oluşturmasıydı.

Bir başkası, AKP kurucularından olduğu halde aydınların barış bildirisine imza attığı için üniversiteden ihraç edilen Fatma Bostan Ünsal’la yaptığı mülakatın da 20 Şubat’ta “OHAL hoyratlığı 28 Şubat’ı geçti” manşetiyle yayınlanmasından sonra yine gündeme damga vurması oldu.

Ardından bir gece yarısı baskınıyla gözaltına alınıp tutuklanması, bu manşetle verilen mesajı bizzat kendi üzerinden son derece çarpıcı bir şekilde perçinledi.

Nur, Ünsal’dan sonra, Kültür eski Bakanı Ertuğrul Günay’la görüştü ve onunla yaptığı mülâkatı yayına hazırladı. Ama neşredildiğini göremeden derdest edildi. Konulduğu cezaevinde kimseyle görüştürülmeden üç gün tecrit hücresinde bekletildikten sonra nakledildiği koğuşuna gazete girişi yasak olduğu için, yine göremedi.

Gözaltı öncesinde, eski yazarımız Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’den de mülâkat randevusu almıştı. Ancak gidemedi ve mülâkatı onun yerine Ülker Yılmaz Caba yaptı. 

Bu ayıplar ne zaman bitecek?