Kadri Gürsel'den Hürriyet'e teşekkür
Demirören Grubu’nun Doğan Medya Grubu’nu satın almasıyla ilgili bu satın almanın arkasında iktidarın olduğunu savunan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Kadri Gürsel, bugünkü yazısında Hürriyet Gazetesi’ne teşekkür ve veda etti.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Kadri Gürsel,
Doğan Medya Grubu’nun satılmasının ardından bugün Hüriyet’e veda ve
teşekkür etti.
Kadri Gürsel "Demirören’le Doğan
arasındaki metazori “pazarlık” sürerken, iktidar medyası “28
Şubat’ın sivil ayağının cezalandırılacağı” tehditleriyle satışı
kolaylaştırma görevini üstleniyor, Aydın Doğan’ın üzerinde
“Demokles’in kılıcı” gibi sallandırılan ceza davaları da benzer bir
fonksiyonu yerine getiriyordu. " ifadesini
kullandı.
İŞTE KADRİ GÜRSEL'İN O
YAZISI
Piyasa dinamiklerinin, Doğan Medya Grubu’nu
satın alma yoluyla iktidar medyasına dahil edilmesi gibi tarihsel
önemi büyük, dramatik bir gelişmede etkili olduğunu ileri sürmek
mümkün değil.
Doğan Grubu’nu alarak medyada çok büyümenin de
Demirören ailesine ait hakiki bir arzu ve vizyon olduğundan
bahsedilemez. Bu yönde herhangi bir emare yoktur.
Diğer taraftan, satın alma hususunda iktidar
kaynaklı güçlü bir tesirin son zamanlarda rol oynadığını gösteren
emareler var. Doğan Medya Grubu’nu ele geçirerek Milliyet’in
bugünkü haline benzetmek, bir hedef olarak Demirörenlere empoze
edildi, bunun için kendilerine tüm kolaylıklar sağlandı ve her şey
bir anda olup bitti.
Demirören’le Doğan arasındaki
metazori “pazarlık” sürerken, iktidar
medyası “28 Şubat’ın sivil ayağının
cezalandırılacağı” tehditleriyle satışı kolaylaştırma
görevini üstleniyor, Aydın Doğan’ın üzerinde “Demokles’in
kılıcı” gibi sallandırılan ceza davaları da benzer bir
fonksiyonu yerine getiriyordu.
Doğan Medya Grubu’nun iktidarın temsilcisi bir
sermaye grubu tarafından bu şartlarda ele geçirilmesiyle birlikte,
zamanımızın “Kırmızı Başlıklı Kız” masalındaki
kurt yalanlarının sonuncusu da çöktü.
2010’dan önce “jüristokrasi”den
yakınıyorlardı, sonunda yargının tamamını ham yapıp
yuttular.
YÖK’ten şikâyetçilerdi, YÖK’ü ele geçirince
akademik özgürlüğün kırıntısını bırakmadılar.
Yıllar önce “merkez medya”dan
dert yanarken çoksesliliği savunuyormuş gibi yapıyorlardı, gelinen
noktada acı gerçek ortada: Gazetesi, televizyon kanalı, dağıtım ağı
ve matbaalarıyla birlikte bütün medya endüstrisine el koymuş
vaziyetteler. Ana akım medya bitirildi.
Ne diyelim, Türkiye’ye geçmiş
olsun.
Bu arada Demirörenlere de geçmiş
olsun.
Doğan Grubu gibi devasa boyutlardaki bir
operasyonu yürütmeye yeter çap ve kapasitenin kendilerinde hiçbir
bakımdan bulunmadığının farkında değillerse daha büyük geçmiş
olsun.
Önlerine, atılacak ve alınacak isimlerle,
atanacak yöneticileri ve onların yapacağı işleri içeren bir aksiyon
planı konulacaktır muhtemelen. Hürriyet başta olmak üzere eski
Doğan Grubu’nun gazetelerini Milliyet’in bugünkü haline benzer
kimliksiz, anlamsız ve etkisiz mecralara çevirme işine vakit
geçirmeden koyulacaklardır. Malum önümüzde seçimler var. İktidarın
bağımsız ve özgür medyadan kaynaklanabilecek enformasyon riskine
tahammülü ne kadar azsa, bunun Türkiye’ye maliyeti o nispette
büyüyecek.
Gerçek bir gazete olarak Milliyet’in imhası
2012’den 2015’in sonbaharına kadar yaklaşık üç buçuk yıl sürmüştü.
Eski Doğan Grubu’nun yok edilmesi çok daha sancılı, hızlı ve trajik
bir süreç olacak. Hem grup çok büyük, hem de zaman çok az. Giden
gidecek, kalanlar da kendilerini uyumlu olmaya mahkûm edecek. Bu
dramatik dönüşümü bir süre ibretle izleyeceğiz, sonra da izlemeyi
bırakacağız. Milliyet bahsinde olduğu gibi.
Eski Doğan Grubu ve özellikle de Hürriyet, bu
ülkede medyanın modern dünyaya açılan penceresiydi ve bu işleviyle
seküler toplumun nefes borusuydu.
Bu pencere şimdi zorla kapatılıyor, nefes
borusu kesiliyor.
Hürriyet’i iktidar ve muhalefetiyle siyaset
haberi ve yorumunun parantezine hapsetmek doğru olmaz. Bu
gazetenin, ekleriyle birlikte Türkiye’de çok önemli bir işlevi
vardı. Doğal ve tarihi çevrenin korunması, hukukun üstünlüğü, basın
özgürlüğü, insan hakları, kadın hakları, kadının toplumsal ve
ekonomik yaşama katılımı, cinsiyet eşitliği, iş güvenliği, hayvan
hakları gibi medeni dünyanın bir parçası olmamızı sağlayan
duyarlılıklarımızın gelişmesinde Hürriyet’in payı çok
büyüktür.
Kültür, bilim, güzel sanatlar, müzik, moda,
mimari, yaşam zevki ve estetiği, gastronomi alanlarında da değer
yargılarımızın gelişmesinde Hürriyet öncü rolü oynamış bir
gazeteydi.
Hürriyet’in yeni patronu iktidardır ve bu
iktidarın yukarıda saydığım alanlarda herhangi bir değer ortaya
koyup bunu Hürriyet aracılığıyla yayması mümkün
değildir.
Dolayısıyla Hürriyet bu güzel özelliklerinin
hepsini büyük bir hızla yitirecektir. Barınmayı başaran
çalışanlarının gazetecilik genetiğinde ne yazarsa yazsın, bunlar
Hürriyet’te yazılamayacaktır.
Hürriyet’ten mahrum bırakılan kesimlere yönelik
alternatif mecralar tabii ki ortaya çıkacaktır. Başta internet
medyası ve bütün karanlık dönemlerde olduğu gibi dergicilik her
bakımdan önem kazanacak.
Kendi adıma Hürriyet’e bir teşekkür borçluyum.
Bizler Silivri’de mahpusken çiğnenen hak ve hukukumuza,
yayımladıkları haberler ve yazdıkları yorumlarla sahip çıktılar.
Hürriyet’in yazıişleri mensupları ve köşe yazarlarına bu çok
değerli destek ve dayanışmaları için teşekkür ediyorum. Daima
hatırlayacağım. Yolunuz açık olsun.
Biz her şeye rağmen geleceğe
bakıyoruz.