İçerde'nin Alyanak'ından bomba itiraf! Dizide herkes

Ünlü dizi ‘İçerde’de Alyanak’a hayat verenYıldıray Şahinler, sesiyle hafızalara kazınan fenomen karakteri anlattı.

Canlandırdığı ‘Alyanak’ karakteri çok sevildi, herkesin dilinde. Yıldıray Şahinler, “Alyanak aslında karakterin soyadı, lakap haline gelmesiyse heyecanlandığında ve korktuğunda kızarmasından” diye anlatıyor.

İşte Habertürk’ten Ece Saruhan’a konuşan Yıldıray Şahinler’in röportajı:

- Pazartesi akşamları tüm Türkiye ‘İçerde’. Dizi reytinglerde zirvede, sosyal medyada defalarca TT oldu. Neye bağlıyorsunuz bu başarıyı?

Senaryo çok kaliteli, senaristlerimiz çok kıvraklar, hikâye hiç tıkanmıyor. Senaristlerimizden öyle güzel paslar geliyor ki o topları taca atamaz insan. Bu yüzden bütün şutlar ‘İçerde’ bence. Senaristlerimize de işlerinde çok iyi olan yönetmenlerimize de minnettarım.

Genelde televizyonda para kazanmak için iş yaparsın ama bu kez sinema zevki alarak bir dizide oynamanın tadını çıkarıyorum. Bu, televizyonda çok nadir olur. Bir de karşında iyi oyuncular olunca tadından yenmiyor.

‘ALYANAK’TA ŞEYTAN TÜYÜ VAR’

- Alyanak da tadından yenmiyor. Ekranın en sevilen kötü adamlarından birine dönüşmüş durumda.

Bu da senaryonun kalitesiyle alakalı. Genelde seyirci ana karakterle iyi insanı özdeşleştirir ama burada öyle değil, esas oğlanlar ve kızlar da iyi insan değil.

O yüzden seyirci biraz kafa karışıklığı yaşıyor. Bu, bence iyi bir şey çünkü seyircinin kendi tarafında gördüğü ya da kendini onun tarafında gördüğü karakterleri sorgulamasına yarayabilir. Oynadığım karakteri olumlamak istemiyorum, Alyanak benim yakın olduğum ya da seveceğim bir insan değil ama şeytan tüyü var, bir anlamda kendince dürüst. Haddini bilen çakal felsefesini benimsediğini söyleyebiliyor.

- Haddini bilen çakallık yani birilerinin adamı olmak hayatın içinde de çok yaygın. Adam olmak yerine birilerinin adamı olmak tercih ediliyor.

Kendi varoluşunu gerçekleştirmek emek istiyor ve insanlar emek vermeden köşe dönmeye alıştırıldıkları bir düzende yaşıyorlar. Emek verenin değil önce patronun hakkı düşünülüyor ve insan hakları, adalet, her şey bunun üzerinden işliyor.

İnsanlar da buna uyum sağlayıp yukarıdakilere “Paşam, ağam” filan diyorlar. Bir üsttekine böyle davranıp ayakta kalabileceklerine inanıyorlar. Haddini bilen çakal felsefesi bu işte, ama uzun ömürlü bir şey değil. Tabii kıvrak çakallar hemen başka bir aslanın yanına koşabiliyor.

‘HER AN KAÇMAYA HAZIR BİR VAHŞİ HAYVAN’

- Alyanak, her seferinde yırtmanın yolunu bulan bir çakal, Haftalardır seyirci “Ölecek mi?” diye soruyor ama sapasağlam.

Şansını kendi yaratıyor. Tehlike geldiğinde orada olmuyor çünkü korkuyor. Ben çok belgesel seyrederim. Bir de doğayla uğraşan bir insanım, biliyorsun ikinci mesleğim dalış eğitmenliği. Doğada şu var: Kaç ya da saldır. Bütün vahşi hayvanlar kaçmaya ya da saldırmaya hep aynı anda hazırdır. Alyanak da her an kaçmaya hazır bir vahşi hayvan. Tehlikenin kokusunu aldığı an orada olmuyor zaten.

- Nasıl şekillendirdiniz karakteri?

Başlangıçta Alyanak daha çok bir rol oyuncusuydu, işlevini yerine getirmek üzere orada bulunan biriydi. Her role yaklaştığım gibi onun geçmişini ve yaşamını düşünmeye başladım. “Otopark işleten bir mafya üyesi ne yapar?” dedim.

En çok yapılan şey uyuşturucu satmaktır ve kendileri de kullanarak satarlar diye düşündüm. Esrar içen bir adamın sesi bozulur deyip çıktım yola. Konuşma ritmi ağır olan ama ağır abi olmayan, işler hızlandığı zaman komik duruma düşebilecek bir adam hayal ettim ve bunu okuma provasında uyguladım.

Beğenildi. Senaristlerimiz de benim karaktere getirdiğim şeyler doğrultusunda yazmaya başladılar. Alyanak’ı oynamaktan çok büyük keyif alıyorum. Seyirci de çok hoşuma giden, çok güzel bir ilgi gösteriyor.