Hıncal Uluç isyan etti; Sabah'ın önünde bekleyin beni dövün!
Sabah yazarı Hıncal Uluç, şarkıcı Banu Parlak'ın eşini dövenlerden adliyeye bile çıkmadan serbest kalmalarına ateş püskürdü.
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, kendi gazetesinde gördüğü bir
haber nedeniyle adeta öfke krizi geçirdi.
Şarkıcı Banu Parlak'ın eşi Okan Öztürk'ün iki şehir magandası
tarafından dövülmesi ve bu kişilerin karakoldan serbest kalmasına
kızan Hıncal Uluç "Yarın bir haberime kızarsanız Sabah'ın önüne
gelin ve beni dövün, nasılsa bir cezası yok" dedi..
İşte Hıncal Uluç'un yazısından bir bölüm:
Bu ülke sokaklarında adam dövmek serbesttir!..
Yani, açıklıyorum.. Bir yazıma kızdıysanız, beni Sabah gazetesinin
önünde birkaç kişi bir olup bekleyin. Çıkınca, ağzımı burnumu
kırıncaya dek dövün. Sonra elinizi kolunuzu sallayarak çekip
gidersiniz.
Ben hastaneye başvurup rapor alsam, o raporla şikâyetçi olsam,
mahkemeye bile sevk edilmeden, yargıç önüne çıkmadan savcılık emri
ile serbest kalırsınız..
Uydurmuyorum..
Dün sabah gazetemin birinci sayfasındaki haber aynen buydu.
Sanatçı Banu Parlak ve eşi Okan Öztürk, Ümraniye'de arabalarıyla
gidiyorlarmış.
Modifiye edilmiş arabalarıyla hava atan iki magandadan selektör
yapıp yol istemek gafletinde bulunmuşlar.. Sen misin bunu yapan?.
İki maganda, bizim çifti o modifiye arabaları ile sıkıştırıp, polis
gibi yolunu kesmiş ve durdurmuşlar. Sanatçının eşini, arabadan
alıp, eşek sudan gelinceye kadar dövmüşler.. Döverken de ana avrat
sövmüşler. Sonra çekip gitmişler. Genç adam önce hastaneye gidip
parçalanan yüzüne dört dikiş attırmış. Sonra elindeki raporla,
polise başvurmuş. Polis iki saldırganı bulmuş. İfadelerini almış ve
savcılığa sevk etmiş. Savcının kararı..
"Serbest bırakın!."
Mahkemeye sevk bile yok.. Çünkü başta dedim ya..
Yol kesip arabadan adam almak ve dövmek serbest bu ülkede..
O iki maganda (Delikanlı demiyorum. İki kişi bir olup, bir adamı
eşinin önünde dövmek delikanlılığa sığmaz çünkü..) ellerini
kollarını sallayarak çıkarken "Biz bu mahallenin çocuklarıyız. Ne
polis, ne savcı bize bir şey yapmaz" diye meydan okumuşlar bir
de..
Ben de adlarına bakıp onları "Cumhuriyet" savcısı sanıyordum.
Meğer Ümraniye Mahallesi Savcısı imişler..
Hıncal Uluç'un yazısının tamamı için tıklayın