Hıncal Uluç haber kanallarını yerden yere vurdu: Hepinize birden yazıklar olsun
Sabah yazarı Hıncal Uluç, televizyon gazeteciliğinin ölümünü ilan ederken birbirinden sert ifadeler kullandı.
Sabah yazarı Hıncal Uluç, haber kanallarını tam anlamıyla topa
tuttu.
Kendisinin 78 yaşında olmasına rağmen hala içinde gazetecilik
ateşini barındırdığını belirten Hıncal Uluç "Televizyon
gazeteciliğinin cenaze namazına buyrun" dedi.
Hıncal Uluç'u bu kadar sinirlendiren olay ise Tüpraş yangını.. Usta
gazeteci "Tüpraş'ta patlama olmuş ama habere giden yok. habere
bağlanan yok, bir alt yazı ile geçiştirme var" diyerek öfkesini
dile getirdi.
İşte Hıncal Uluç'un yazısından bir bölüm:
Televizyon haberciliğinin
cenaze törenine buyrun!.
Elimde kumanda, durmadan zaplıyorum..
Her zapladıkça da öfkeden çıldırıyor, kahroluyorum.. Üstelik bunun
böyle olduğunu bile bile kahroluyorum..
Çünkü 78 yaşıma rağmen içimdeki gazetecilik ateşi kaynıyor..
1957'de nerdeyse sıfır imkânla (Menderes hem tek telefonumuzu, hem
de tek haber kaynağımız Anadolu Ajansı'nı kestirmişti.) geçin
eksiksiz gazeteyi, öbür gazeteleri atlatacak haberle çıkmak için
çırpınırdık.
Genel Yayın Müdürümüz, nurlar içinde yatsın "Bu meslekte özür
yoktur. Bu meslek, eksiksiz gazete çıkarma azim ve heyecanında
olanların işidir. Bu heyecanınız yoksa, yol yakınken kendinize
başka iş bulun" diyen, her sabah gazeteyi satır satır okuyup, eksik
ve hatalar için acımasız fırçalar
atan Cihat Baban'dı.
Bir haber bizde olmasın, kıyamet kopardı o sabah.. Biz bir
haber atlattığımız zaman dabayram havası yaşanırdı.
Yıl 1957.. Ayda 40 lira, yani 4 dolar maaşla çalıştığım Yeni Gün
gazetesinden söz ediyorum. Müessese Müdürünün tek işi vardı. Ertesi
gün basılacak gazetenin kâğıdını satın alacak parayı bulmak, benim
aylık 40 lirayı değil.. Öyle masraftı, servisti, hikâye.. İş sabaha
karşı biterdi.. Basılan gazeteyi cebimize koyar, Ulus'tan,
Yenişehir'deki evlerimize kadar Ankara'nın 20 santim karı,
sıfıraltı 10 derece soğuğunda yürür, sabah gene de erken kalkıp,
okula, Mekteb-i Mülkiye'ye giderdik..
Bunların hepsini nasıl yapardık, hem de hiç şikâyet etmeden.. Hem
de nasıl coşkuyla..
Çünkü içimizde "Heyecan" vardı.
Gazetecilik, heyecan demektir dostlar..
Yoksa o heyecan, bu meslek yapılmaz..
Bunları niye anlatıyorum..
Her sabahki gibi, kalkınca kumandaya dokundum.
Kutu, yatmadan evvel baktığım son kanala bağlı zaten.
Dokununca NTV çıkıyor..
Gece yatmadan önce son defa "Ne var, ne yok" diye bir haber
kanalına bakarım.. Sabah kalkınca da gene ayni merak.. "Ne var, ne
yok, ülkemde, dünyada.." NTV, alışkanlık olmuş artık, bu ülkenin en
eski haber kanalı. Onu geçen "Beni seyret" diyen de olmamış,
yıllardır.. Yok aslında birbirlerinden farkları ya.. NTV Osmanlı
Bankası..
Bir iki haber olmayan haberi, sosyal medyadan apartılmış
görüntüleri, bir gün evvelden derlenmiş özetleri anlatıyorlar gene,
günün ilk (!), haberleri (!) diye.. Sabah kim erken kalkacak, kim
yeni haberleri tarayacak, kim ekrana güncel haber getirecek ki?.
Soran mı var ki?. Hesap soran, azarlayan, ceza veren mi var ki?. En
acemi, en ucuz muhabir kimse, sabahlar ona emanettir.
O da günlük gazeteleri alır eline, onlardan seçtiği haberleri, alt
yazı diye yerleştirir. Çünkü bu ülkede Haber Televizyonculuğunun en
önemli unsurunun o alt yazılar olduğunun bilincine sahip ne bir
patron, ne bir Ceo, ne bir Genel Yayın Müdürü vardır, ne de bir
haber müdürü.. O alt yazılar orda, laf olsun diye
döner dururlar.. Kırmızı yazı yoksa geçin. Bakmaya
değmez. Çünkü zaten bildiğinizi yazar, hepsi..
Kırmızı yok. Bir spiker bayat haberleri, arşiv görüntüleri
eşliğinde okuyor.. Bininci kez ayni görüntüler bunlar.. Derken bir
kırmızı yazı düştü. İrkildim.
"İzmir Tüpraş'ta patlama.. Yaralılar var.." Bu ne demektir
bilir misiniz, "Heyecan"ın "H" sinesahip bir haber televizyoncusu
için..
Yayını orda kesip, bu habere bağlanmak..
Günümüzde dünyanın en kolay işi.. Bir cep telefonu yeter..
NTV'de hiçbir şey yok.. Tık.. CNN.. Hiçbir şey yok.. Tık..
Habertürk.. Hiçbir şey yok.. ahaber..
Ötekiler.. Hepsinde alt yazı.. "Tüpraş'ta patlama.." Ama
habere giden yok. Habere bağlanan yok..
Ee.. Bir petrol rafinerisinde patlama gündelik olay ülkemizde..
Patlar da patlar.. Kırmızı yazı ile yazar, geçer gidersin..
Yahu yuh!.. Alayınıza, tümünüze yuh.. Yahu onca kurumda, habercilik
heyecanını yaşayan tek kişi yok mu?.
Onca milyarlık kurumun İzmir'de hadi temsilciliği geçin,
bir tane bile muhabiri yok mu?. Omuhabirin cebinde bir telefon
yok mu?.
Alt yazı geçiyor.. Her geçtikçe ölü sayısı artıyor ama, patlama ve
büyüklüğü hakkında tek bilgi yok..
Allah bu DHA ve İHA'yı kahretsin.. Niye görüntülerle haber yapıp
servis etmiyorlar, bu sırt üstü yatıp, ajanslarla haber
televizyonculuğu yapmaya alışmış tembellere?.
Alt yazı geçiyor..
Hıncal Uluç'un yazısının tamamı için tıklayın