Havada kalan Semih Kaplanoğlu'nun eli değil Meltem Cumbul'un egosuydu
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmayan Meltem Cumbul'a adeta görgü kuralları dersi verdi..
Meltem Cumbul'un Adana film Festivali'nde Semih Kaplanoğlu'nun
elini sıkmaması yazarların gündemini oluşturmaya devam ediyor.
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ da Meltem Cumbul'u eleştirenler arasına
katılırken ünlü oyuncuya görgü kurallarını öğretmeyi de ihmal
etmedi.
Yüksel Aytuğ, "Savaşan iki ulusun liderleri bile bir araya
geldiklerinde birbirlerinin elini nezaketen de olsa sıkıyorlar.
Meltem Cumbul'un yaptığı 200 kişilik restoranda yemek servisi yapan
bir garsonun 'ben ona sipariş götürmem' demesine benziyor"
dedi.
İşte Yüksel Aytuğ'un 'Sunuculuk
kişiselleştirilemez' başlıklı yazısından bir bölüm:
Meltem Cumbul olayıyla ilgili söyleyeceğim tek söz budur. Malum,
Meltem Cumbul, Adana Film Festivali'nde ödül alması için sahneye
davet ettiği yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmayarak büyük
bir 'kabalık' yapmıştı.
Meltem Cumbul'un 'gerekçeli kararını'(!) dile getirdiği paylaşımını
okudum. Anladığım kadarıyla yönetmen Kaplanoğlu'nun tarzını,
tavrını, dünya görüşünü beğenmiyor ve paylaşmıyor. Hatta belki de
ona karşı 'kin' duyuyor. Bu hisleri beslediği bir insanla 'el
sıkışmayı' ise riya ve iki yüzlülük sayıyor. Yanlış... Hem de
külliyen yanlış... Tokalaşma, 'insana' özgü bir ritüeldir. Sevgiyi
olmasa da 'insana saygıyı' ifade eder. Bu yüzdendir ki;
birbirleriyle yıllarca savaşan ülkelerin devlet başkanları bile
onca düşmanlıklarına rağmen, görüşme masasına otururken
birbirlerinin elini sıkarlar.
Bir de, böylesine önemli bir organizasyonda sunuculuk görevini
üstlenen kişinin her türlü kişisel kin, öfke ve kıskançlıktan
arınmış olarak o sahneye çıkması gerekir. Çünkü sunuculuk bir
'servis' işidir. Bir garsonun, 200 kişilik bir davette 'Ben o adamı
sevmiyorum' diyerek, bir kişiye servis yapmaması mümkün mü?
Bence havada kalan, yönetmen Kaplanoğlu'nun eli değil, Cumbul'un
egosuydu.
Yüksel Aytuğ'un yazısının tamamı için tıklayın