Güzel bir hayal be...
Kimilerinizin Ertuğrul Özkök’e çok kızdığınızı biliyorum… Ama unutmayın… Türkiye’nin yönetilmesi en zor gazetesini 20 yıl yönetmesi çok önemli bir başarıdır…
Kimilerinizin Ertuğrul
Özkök’e çok kızdığınızı
biliyorum…
Ama unutmayın…
Türkiye’nin yönetilmesi en zor
gazetesini 20 yıl yönetmesi çok
önemli bir başarıdır…
Ve…
Çok değerli bir iş ahlâkı olduğunu
gösterir…
*
Özkök tarafından
atılmış manşetleri sevmeyenlerin aksine ben onun en çok sevdiğim
manşetlerini tutarım aklımda…
Meselâ onlardan biri şöyle
idi:
“Köşeler babanızın malı
değildir.”.
EY GÜZEL İNSANLAR!..
Bu yazının
amacı Özkök övgüsü
değil…
Bu yazının amacı Kemal
Öztürk’ün dünkü Yeni
Şafak’ta “Çakıl taşı
ahlâkı” başlığı altında yayımlanan yazısında
anlattı öyküdekilerin ahlakını bütün köşe yazarlarımıza
hatırlatmak…
*
Ey güzel
meslektaşlarım…
Ertuğrul o
yazıyı 17 yıl kadar önce
yazmıştı yanılmıyorsam…
Daha o günlerde biliyor ve hatta emindim
ki…
Hedefi, kaprislerinden ve üslûbundan bıktığı
ama “okur kaybetme” korkusuyla
bir türlü kovamadığı Emin
Çölaşan’dı…
*
Özkök, Çölaşan’ın iktidar ya da
muhalif bütün gazetecilere “kötü
örnek” olduğunun
farkındaydı…
Üslûbu ve tetikçi
tarzıyla gazetecilik mesleğinin itibarını yok
edeceği korkusu ve endişesi içini
kemiriyordu.
HAKLI ÇIKTI
ÖZKÖK…
Çünkü okur da
giderek irtifa kaybetti…
Okur artık fikir yazısı ve bilgi
değil; “kavga, küfür,
hakaret” okumak istiyordu
köşelerde…
Çünkü toplum giderek
ayrışıyor, Çölaşan üslûbu prim
yapıyordu…
Kendilerine tahsis dilen köşelerin patrona ait
olduğunu unutan yazarlar artık iyice gemi azıya almış, kendilerine
tahsis edilen o köşelerin babalarından miras kaldığını düşünmeye
başlamıştı.
*
O nedenledir ki yaklaşık son 25 yıldır
medyamızda en çok okunan
yazarların hepsi
birer “Çölaşan prototipi” olan
yazarlardır…
Hiçbir fikir
üretmiyorlar…
Tek
yaptıkları, yanında durdukları
siyasi figürlerin düşmanı olarak belledikleri diğer meslektaşlarına
ve (Ne yazık ki bazen en masum olanlarına) klavyelerinden kurşun
sıkmak…
*
Öztürk’ün anlattığı öykü
bana Özkök’ün “köşeler
babanızın malı değil” uyarısını
hatırlattı…
GÜZEL BİR HAYAL
BE…
Keşke mesleğimiz
de Öztürk’ün anlattığı öyküdeki
o yüksek ahlâklı insanlar gibi
gazeteci/yazar yetiştirebilse…
Keşke okurlar, köşelerin babalarının malı
olmadığını anlayabilen köşe yazarlarını tercih edip, tetikçileri
okumaktan vazgeçseler…
*
Biliyorum bu ham bir
hayal…
Ama…
Güzel bir hayal be…
Hem de çok güzel…
Kemal Öztürk’ün yazısını okumak için lütfen tıklayın.