Günün köşe yazarı Kemal Öztürk
Kemal Öztürk bugünkü Yeni Şafak’ta “Savaş kabinesiyle yüzleşmek” başlığı altında yayımlanan yazısıyla nefis bir “haber analiz” yapıyor…
“Haber analiz” Batı gazeteciliğinin olmazsa olmazı…
Yani…
Bizim medyamızda uzun yıllardır “unutulmuş” bir tarz…
Olanların da sayısı bir elin parmaklarının sayısını geçmez.
*
Kemal Öztürk bugünkü Yeni Şafak’ta “Savaş kabinesiyle yüzleşmek” başlığı altında yayımlanan yazısıyla nefis bir “haber analiz” yapıyor…
Hatta…
Bir bakıma açık rapor…
Hem hükümete…
Hem parlamentoya…
Hem de kamuoyuna…
*
Bugün pek çok meslektaşımıza göre “tarihi” bir gün…
O nedenle Öztürk’ün haber analizi daha da değerli…
*
Ben de haber analizi değerli bulduğum için Kemal Öztürk’ü “Günün Yazarı” seçtim…
SAVAŞ KABİNESİYLE YÜZLEŞMEK
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yılların en önemli görüşmesini yapmak için ABD'de. Sadece biz değil, Amerikan basını da bu görüşmeye oldukça önem atfediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “ABD ziyareti virgül değil, nokta mesabesinde” demesi, sanırım ziyarete olan dikkati iki katına çıkardı. Noktadan sonra nasıl bir cümle kuracak ben asıl onu merak ediyorum.
İlişkileri noktalayacak sorun, YPG'ye verilecek silahlar meselesi ve onlara kurulacak "butik devlet" konusu. 50 yıllık müttefiklik ve stratejik ortaklık, gelip PKK'dan bozma, toplama, kiralık asker grubuna takılıp kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, görüşmelerde karşılaşacağı isimlere ve özelliklerine bakarsanız, aslında bir savaş kabinesiyle masaya oturacağını anlarsınız.
Bu nedenle de mesele o kadar da kolay çözülecek bir mesele değil. Tanıtayım kabinenin bir kısmını.
SAVUNMA BAKANI: TAM BİR "SAVAŞ TANRISI"
ABD'de siyaseti domine eden güç Pentagon son yıllarda. Dışişleri Bakanlığı, uzun süreden beri devre dışı kalmış durumda. Zaten ben dahil, birçok gazeteci bile yeni dışişleri bakanının adını bilmiyor.
Pentagon, yani Savunma Bakanlığı'nın başına sertliği, İslam karşıtlığı ve agresifliği dillere desten, emekli Orgeneral James Mattis oturdu. Trump'ın asker kökenli kabinesinde en dikkat çekici isim. 65 yıl aradan sonra sivilleri ekarte edip savunma bakanı olan ilk kişi.
Ortadoğu, Asya, Uzak Doğu bölgelerinde sıcak çatışmaların içinde pişmiş, hayata silahın namlusundan bakan biri. 2005 yılında askerlerine, “bazı insanları öldürmek zevklidir, sizi desteklerim” demiş, kıyamet kopmuştu. Ancak ordu içinde yükselişini kimse engelleyemedi.
Başbakan Binali Yıldırım Londra'da görüştüğünde Mettis, “YPG ile sadece Rakka için anlaştık, sonra işimiz bitecek” demişti. Ancak "30 binden fazla silahlı adam sonra ne olacak?" sorusuna cevap veremedi.
Mattis, şu anda sadece ordunun değil, ABD dış politikasının en etkin ismi. Masada başköşede oturacak.
CIA BAŞKANI: ESİR KAMPINI
SAVUNAN ADAM
Mike Pompeo, Trump'ın
tercihlerinde önemli kriter olan, İslam karşıtlığı, yabancı
düşmanlığı, sertlik yanlısı gibi kriterlere tam uyuyor.
Guatanomo'nun kapatılmasına karşı çıkıp, ABD istihbaratının yasa
dışı yollardan bilgi toplamasını savunuyor. Bu konuyu ilk duyuran
eski CIA ajansı Snowden'ın de idam edilmesinden yana.
Pompeo'nun 15 Temmuz gecesi,
Türkiye'deki darbeye destek verip, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'İslamcı
totaliter bir diktatör' olmakla suçlayan tiviti büyük yankı
uyandırmıştı. Ama CIA Başkanı olmasına engel olmadı.
Sertlik ve savaş hevesi konusunda
Savunma Bakanı Mettis ile yarışacak en önemli aktör. Erdoğan ile
oturulacak masada, Mettis'in iki koltuk sağında olacak
muhtemelen.
ADALET BAKANI: GÖÇMEN KARŞITLIĞININ SÖZCÜSÜ
Trump, başından beri ABD'de yaşayan
göçmenlere karşı aşırı sert tutumunun bir yansıması olarak, Jeff
Session'u Adalet Bakanı olarak atadı. Kendileri, Ku Klux Klan gibi
şiddet yanlısı ırkçı örgütlere sempatisini saklayamayacak kadar,
'dürüst'. Siyahi vatandaşları aşağılamak için kullanılan “negro”
kelimesini sarf ettiği için de epey gürültü koparmıştı
senatörken.
Ülkedeki göçmenlerin korkulu rüyası.
Bir ara, göçmen bürosunu şehirlerde göçmen avına çıkartacak kadar
da agresif. FETÖ Lideri'nin iadesinde, kırk dereden kutsal şarap
getirilmesini isteyecek kadar da işi yokuşa sürüyor.
Sanırım masada oturacak bakan
görünümlü şahinlerden biri de o olacak.
İSRAİL YANLISI 'DAMAT DANIŞMAN'
Trump, kızı Ivanka'nın kocası Jared
Kushner'i üst düzey danışman olarak Beyaz Saray'a atadı. Musevi
kökenli olan Kushner, koyudan da öte, safkan İsrail yanlısı
politikaları savunuyor. Ortadoğu ve İsrail söz konusu olduğunda,
ondan öteye geçmek mümkün değil. O da Ortadoğu'ya ve Müslümanlara 6
kollu şamdanın perspektifinden, yani İsrail'in çıkarları açısından
bakmayı tercih ediyor.
Masa olacak mı bilmiyorum ama ruhunun
masada olacağı kesin.
BENNON: TRUMP'IN BEYNİNİN YARISINDAN FAZLASI
Bennon, bence en renkli ve en ilgi
çekici figür olarak Trump'ın ekibine girdi. Üstün zekası,
yetenekleri, onu aşırı sağcı, hatta ırkçı olmaktan kurtaramadı.
Beyaz Saray'a taşınmadan önce, yönettiği gazetede, Trump'un
zaferini Hitler selamıyla kutlama fotoğrafları yayınlandı da
tepkileri takmadı bile.
İslam ülkelerine vize yasağı,
göçmenlere zulüm ne arasanız Bennon'un başının altından çıktı.
Neyse ki, güç savaşlarında biri ayağının altına sabun koydu da,
güvenlik kabinesinden çıkartıldı. Lakin hala Trump'ın beynin
yarısından fazlasının Bennon olduğuna herkes emin. O da toplantı
esnasında oralarda olacak.
Dua edelim, tüm ABD'nin en kritik
makamı olan Güvenlik Danışmanı Flynn istifa etmek zorunda kaldı da
masada olmayacak. Yoksa o da İslam ve göçmen karşıtlığı ile
meşhurdu. Bir de 'radikal İslamcılarla' dünya savaşında olduklarını
söyleyecek kadar da komplo teorilerine düşkündü.
Tüm bunların başına oturan isim de
Trump, iyi mi?
Şimdi siz düşünün bakalım
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi ne kadar zor. Çok umutlu olmamak
lazım. Bir savaş kabinesiyle karşı karşıyayız
zira.