Genel Müdürü anlattı: 'KanalTürk'te dizi için daha zaman var'
Cosmoturk Genel Yayın Yönetmeni Cenk Babaeren Kanaltürk Genel Müdürü Murat Uzun ile konuştu.
Bazı insanlar hayatları boyunca hep güzel işlere imza atar. İş
disiplini, dürüstlüğü ve doğallığı ile kendisini baştan belli eder,
çevresine ışık saçar. Daha da önemlisi en alt basamaktan yetişip,
bir televizyon kanalının Genel Müdürlüğü görevine atanmak hiç kolay
bir iş değil… Kanaltürk Genel Müdürü Murat
Uzun… Murat Uzun ile medya,
reklamcılık ve televizyon üzerine keyifli ve tarafsız bir sohbet
gerçekleştirdim. Röportajlarım arasında ilk kez bir televizyon
kanalının Genel Müdürü olması da ayrı bir güzellik…
Böyle anlatıyor röportajını Cosmoturk Genel Yayın Yönetmeni
Cenk Babaeren. Sitesinde yayımlanan röportajda
Kanaltürk Genel Müdürü Murat Uzun, bugüne değin çalıştığı
patronlarını karşılaştırıyor, reklam pastasından söz ediyor ve
rakiplerini değerlendiriyor. İşte o röportaj:
Murat Bey biraz kendinizi tanıtır mısınız?
Sektöre medya planlama uzmanı olarak girdim. Show
Tv’de pazarlama departmanı, Cine5’te
pazarlama ve rezervasyon müdürlüğü, sonrasında ise o dönem ki Genel
Müdürümüz İrfan Şahin'in görevlendirmesiyle
tüm satış organizasyonunu
yönettim. Cine5'in Doğan grubuna
satışıyla ilgili süreçteKanal D satış ekibine
transfer oldum. Uzun
yıllar Birmaş çatısında, Kanal
D Reklam satış departmanında, çeşitli kademeler de
görev aldım. 2009 yılındaKanaltürk’e Reklam
ekibine transfer oldum. 1,5 yıl Reklam G.M.Yardımcısı, 1,5 yıl
Reklam Genel Müdürü olarak çalıştım. 2012 Aralık’tan bu
yana,Kanaltürk Genel Müdürü olarak görevimi
sürdürüyorum. Kısaca sektörün en alt kademelerinden başlayarak,
birçok farklı pozisyonlarda rol aldım.
“İNSANI TARİF ET DESELER HİÇ
DÜŞÜNMEDEN...”
Eski patronlarınıza göre kanalın sahibi nasıl bir
insan?
Daha önce birçok medya patronuyla çalıştım, hepsi bir birinden
değerli insanlardı. Hepsinin artıları kadar eksileri de olmuştur.
Sonuçta yıllarca onların ekmeklerini yedim. Aksi bir değerlendirme
hiçbir zaman yapmadım, yapmam. Şu an Yönetim Kurulu
Başkanımız Akın Bey’le
çalışıyorum. Akın Bey’le çalışmak büyük bir
zevk ve gurur… İnsan kendi patronu hakkında olumsuz şeyler tabi ki
söylemez. Şunu samimiyetle söylemeliyim ki bana insanı tarif et
deseler ben hiç düşünmeden Akın İpek’i tarif
ederim. Karakteri, vicdanı, dürüstlüğü, aile yapısına verdiği önem,
vatan sevgisi, çalışanlarına aile bireyleri kadar sevecen ve samimi
yaklaşımı... İyi ki tanımışım onu. Çok şey öğretti bize. Bana bu
görevi emanet ettiğinde tek şey söyledi. Ekran karşısında bir baba
ve annenin, çocuklarıyla beraber oturup rahatça televizyon
izleyeceği bir yayın yapalım, bütün gücümle arkandayım”
dedi… Akın Bey yayınlarımıza karışmaz,
büyüğümüz olarak fikrini, önemsediklerini paylaşır zaman zaman. Biz
de görüşlerinden ve önerilerinden faydalanırız. Bunun dışında, yıl
sonunda, bütçe döneminde çağırır ve geride bıraktığımız senenin
muhasebesini yapar, dinler bizi… : )
“EROL AKSOY KİŞİLİK OLARAK
ZOR BİR KARAKTERDİ”
Şimdiye kadar kimlerle çalıştınız, Erol Aksoy anlatıldığı kadar zor
muydu?
Show Tv’de Mehmet Emin
Karamehmet, Cine5’te Erol
Bey ve en sonKanal
D’de Aydın Bey ile
çalıştım. Erol Aksoy kendine özgü bir
medya patronuydu. Çok zeki ve vizyonu olan bir insandı. Türkiye’de
televizyon yayıncılığında önemli yapı taşlarından biridir bence.
Kendisi hakkında hep zor olduğu konuşulur. Evet kişilik olarak zor
bir karakterdi, çok hassas ve titiz bir insandı. Dolayısıyla
karşısındakinden de beklentisi çok yüksek
olurdu. Cine5’in son yıllarında çok yakın
çalıştım kendisiyle, kişisel olarak ben hiç zorluğunu görmedim. Tam
tersine kendisinden çok şey öğrendim.
“REKLAM PASTASI YÜZLERCE KANALI
BESLİYOR”
Peki ne değişti? Geçen yıllar ekonomik olarak zor yıllardı.
Kanallarda durum ne oldu?
Özel televizyonların yayına başladığı dönemde 4 - 5 televizyon
kanalı vardı. Şimdi ise en az 7-8 tanesi aynı büyüklükte yüzlerce
televizyon kanalı mevcut. Fakat bu sektörü besleyen reklam
pastasının artışı hiç bu kadar büyük oranda olmadı, olmayacak.
Ortadaki reklam hacminden, Kanal
D, Star, Atv, Show
Tv beslenirken, Fox Tv de
yarışa dahil oldu. Geçtiğimiz
sene TRT büyük
yatırımlarla, Tv8 Acun Ilıcalı ile bu
yarışa girince, reklam pastası, hepsi liderliğe oynayan bu kadar Tv
kanalını doyuramaz hale geldi. TRT’nin devlet
gücü ve imkanlarıyla, çok yüksek maliyetli projelerle rekabetin
içinde olmasının doğruluğu tartışılır ancak sektördeki rekabetin ve
dengelerin zorlandığı kesin.
KanalTürk'ün sektördeki durumu ne?
Kanaltürk kendi özel izleyici kitlesine sahip
bir kanal. Dizi ağırlıklı yayın yapan kanallara iyi bir alternatif
olmak adına Prime Time kuşağında her akşam iki yabancı film
yayınlıyoruz. Her akşam yeni baştan bir rekabete giriyoruz. Sinema
izleyicisi gezgin ve seçici bir kitle. İlgisini çeken, güzel bir
film varsa takılıp kalıyor, aksi takdirde hiç durmuyor. Hemen hemen
çalışmadığımız, filmlerini yayınlamadığımız bir dağıtımcı yok
diyebilirim. Türkiye’nin, açık ara en çok yabancı film yayınlayan
kanalıyız. Yavaş yavaş bu kulvardan çıkmak, daha az sayıda ama daha
yüksek kalitede film yayınlamak istiyoruz. Tabii ki bunun bir
zamanı var.. Gündüz magazin, sağlık ve kadın programları, hafta
sonu gezi/seyahat, yemek programlarıyla rengarenk bir prototipimiz
var. Prime Time yayınlarında çeşitliliği yakaladığımız an çok daha
geniş bir izleyici profilimiz olacak. Boks maçları ile izleyiciyi
ekrana bağlayan çok güzel bir çizgi yakaladık. Boks ve Kickboks
denildiğinde Kanaltürk akla geliyor.
Ancak bu tip hareketlerle izleyici sadakatini yakalayabiliriz diye
düşündük.
Reklam ekibinden genel müdürlüğe yükseldiniz...
Reklam ekibinin başındayken Akın
Bey ve Tekin Bey’le kanalın
yeni yüzü, yeni hedefleri ve reklam bütçelerini artırmak amaçlı
toplantılar yapıyorduk. İçinden çıkmaya çalıştığımız kısır döngüyü
tartışırken, dakikalık ölçüme girilmesinin bir fırsat olacağıyla
ilgili patronlarımı ikna ettim. İyi de yapmışım:) Ekonomi olarak
sıkıntılı dönemlerde kanalın reklam ekibinin başında olmak hiç
kolay değildi. O dönemde medya grup başkanımız
eski RTÜK başkanı Sn. Fatih
Karaca, Kanaltürk Televizyonu
ile de bizzat ilgileniyordu. Yeni bir yapılanma kararı
alınınca, Akın Bey o dönemde bana bu görevi
emanet etti.. Emanet etti diyorum, emanet olunca kendi öz
varlığımdan daha değerli benim için. Profesyonel bir ruhla
yapılacak bir iş değil bu, biraz amatörlük olmalı ruhunuzda. Aksi
takdirde mesai bitimiyle sınırlı olur hizmetiniz. Babam bana bir
dükkan alıp verse, gece yattığımda, aklım nasıl dükkanımda kalırsa,
uykularım kaçarsa, inan şu
anda Kanaltürk için, grubumuz için aynı
şeyleri hissediyorum.
“DAKİKALIK ÖLÇÜME ÖNCÜLÜK
ETTİM”
Siz başına geçtikten sonra KanalTürk'te neler değişti?
Kanalın başına geçtiğim günlerde birçok zorlukla mücadele ettim.
Reklam ekibinin başındayken 15 dakikalık dilimlerle ölçülen, kendi
müşterisini kısıtlı imkânlarla, kısıtlı verilerle tanımaya çalışan
bir kanaldık. Tam zamanlı ölçülmeyen bir kanal olmanın zorluklarını
yaşıyorduk. Ölçüme girmenin, performansımızı gelire
dönüştürebilmenin tek şartı olduğu konusunda yönetim kurulumuzu
ikna ederek kanalı dakikalık ölçüme soktum. Bizzat bu sürece
öncülük ettim ve kanalın bambaşka bir rotaya girmesini sağladık.
Görevi aldığım günden itibaren, ölçüme dahil olma, ölçümsüzlük
dönemini yönetme, Karasal Sayısal Yayın İhalesi, HD yayına geçiş
gibi önemli projelere liderlik
ettim. RTÜK ile haksız verilen cezalar
ve yayın lisansımız hakkında mücadele, bize reklam veren firmalara
yapılan siyasi baskılar gibi çok önemli dönemler geçirdim. Allah
başka kriz göstermesin ama yıllarca çalışarak göremeyeceğim,
bilemeyeceğim birçok şeyi bu dönemde öğrendim. Bu kadar olağan dışı
gündemi, bu kadar kısa bir sürede yaşayan ender Tv yöneticilerinden
biri oldum sanırım :)
Ölçüme girdiğiniz dönem ölçümler durdu...
Ölçüm kararını aldığımızda deneme ölçümlerini alıyorduk zaten.
AGB’ye tam zamanlı ölçüme dahil olacağımızı bildirdikten çok kısa
bir süre sonra, ABG’nin ölçüm faaliyetleri
durduruldu. Yeni ölçüm devreye geçinceye kadar, sektör uzun süreli
bir ölçümsüzlük dönemine girdi. Biz performansımızı gelire
dönüştürmeyi beklerken, performansımızı gösteremez hale geldik bir
anda. Kısaca zor günler geçirdik. Sonunda eski verilere göre atanan
sektör datasına kısmen dahil olduk, bu belirsiz dönemi az hasarla
atlattık.
“DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE BU
KADAR UZUN SÜRELİ DİZİLER YOK”
Peki ya diziler?
Ülkemizde dizi süreleri çok uzun ve dünya’nın hiçbir yerinde bu
kadar uzun süreli diziler yapılmıyor. Yurt dışında bu işin uzmanı
olmuş şirketler maksimum 55-60 dakikalık diziler yapıyor ve
yayınlıyor. Biz de ise nerdeyse 130-140 dakikalara varan diziler
var. Tabi bu ciddi bir maliyet ve emek demek. Çok uzun çalışma
süreleri, çok ciddi maliyetler ve tutmadığı takdirde büyük hayal
kırıklıkları… Çalışanlar açısından da, Tv kanalları açısından da
sürdürülebilir bir şey değil bu. Ne kadar sevilirse sevilsin,
rating olarak karşılığı yok ise, zarar ediyorsa bu dizi yayından
kaldırılır. Bu hem kanallar için, hem de sektör için müthiş bir
ekonomik zarar…
KanalTürk niye dizi
yapmıyor?
En önemli nedeni içinde bulunduğumuz ekonomik döngü. Reklam
pastasından aldığımız veya alabileceğimiz pay, bu tipolojide yayın
yapmaya izin vermiyor. İnşallah, her şey yoluna girer, reklam veren
de korkmadan, hak edene hak ettiği kadar reklam bütçesi ayırmaya
başlarsa, doğru uzunlukta ve doğru yoğunlukta dizi yayınlamayı
düşünebiliriz. Dizi yaptırmayı ya da tutmuş bir diziyi transfer
etmeyi, sürekli olarak değerlendiriyor, gündemimizde tutuyoruz.
Fakat hayatın gerçekleri buna müsaade etmiyor şu anda. Üç dört adet
iyi dizi transferi ile bulunduğumuz basamağı belirgin şekilde
tırmanmak çok uzak bir hedef değil. Ama şu anki yayınlarımızın
maliyeti, reklam geliri ve rekabete göre
değerlendirdiğimizde, “biraz daha zamanı
var” diye fısıldıyor içimdeki ses.
Geçen yıllarda büyük kanalların kaldırdığı diziler
seyirciye haksızlık değil miydi?
Medya ticari bir sektör. Kanallar kamuyu bilgilendirme gibi bir
zorunluluklarının yanında aynı zamanda ticari işletmeler. Kanal
yöneticileri de gün sonunda kurumlarının kar etmelerini istiyor.
Güzel bir diziyi yayına sokabilirsiniz, projeye çok inanabilirsiniz
ve maliyetine katlanabilirsiniz. Ancak gelir – gider dengesine
baktığınızda maliyetini karşılamıyorsa yayından kaldırmak
zorundasınız. Buna rağmen bir projenin yayınına devam ediyorsanız,
sizin hedefiniz kanalınızın, işletmenizin karlılığı değil demektir.
Seyirciye haksızlık olarak düşünmüyorum. Televizyonculuk en ucuz
eğlence imkanlarından biri. Ülkemizde hala büyük bir çoğunluk
zamanının büyük bir kısmını televizyon karşısında geçiriyor. Ama bu
kanalların bu dizileri ekranda tutması için bir maliyeti var. Bunu
düşünmeleri, düşünmemiz gerek.
“ACUN ILICALI HAVAYI İYİ KOKLAYAN BİR
TELEVİZYONCU”
Acun Ilıcalı'nın televizyonculuğuna bakışınız nasıl?
Acun iyi bir televizyoncu. Şimdi de medya
televizyon sahibi oldu… Farklı meziyetleri var. İzleyicinin ne
istediğini, buna nasıl cevap verileceğini iyi biliyor. Bunu yapmak
için de elinde imkanları var. Televizyon yayıncılığında para
harcamazsanız şansınız yok, harcarsanız da garantisi
yok. Acun ağırlıklı olarak hazır,
çerçevesi çizilmiş, matematiği çalışan formatları, çok ciddi
rakamlara satın alıp değerlendiriyor. Oturup kendi formatını
yazmaya, yeni fikir ortaya çıkarmaya
çalışmıyor. TV8’in büyük bir atakla ilk
sıralara kadar yükselmesi büyük başarı. Reklam veren ve medya
ajanslarından aldıkları büyük destek ile gelir gider dengesini de
kısa bir sürede oturturlar diye düşünüyorum.
“YAKINDA BOKS VE KICKBOKS
HAYRANLARINI İÇİN ÇOK ÖZEL BİR PROGRAM BAŞLAYACAK”
KanalTürk'te boks maçları yayımlanıyor! Neden boks?
Para kazanamayacağımız bir programı yayına almaktansa, doğru proje
olan, boşluğunu
gördüğümüz Boks ve Kickboks maçlarını Kanaltürk’te
yayınlamaya başladık. Yaklaşık iki senedir
her Cumartesi gecesi yayınımız var. Çok
özel bir kitlesi var. Şu an boks, kickboks denilince ilk
demeyeceğim, sadeceKanaltürk akla geliyor.
Başka bir kanalın da bu konu ile ilgili bir hamlesi oldu,
İstanbuldaki bir organizasyonu yayınladılar. Ama devamını
getiremediler. Bu işi biz iyi beceriyoruz, bu alanda en iyilerle
çalıştık, çalışıyoruz. Geçtiğimiz ay, tüm dünyada ses getiren, tüm
dünyanın günlerce konuştuğu, yüzyılın maçı,Floyd Mayweather
& Manny Pacquiao maçını yayınladık. Bu konuda emek
verdik, karşılığını da alıyoruz. Hatta önümüzdeki sezon şimdiye
kadar Türkiye’de yapılmamış çok farklı bir programa imza atmaya
hazırlanıyoruz.
KanalTürk'ün haber kanalı algısı kırıldı mı?
Kanaltürk’ü grubumuza kattıktan sonra, her yaştan
ve gruptan izleyicisi olan, genel izleyiciye yönelik yayın yapan,
gündüz evde oturan kadına, akşam tüm aileye hitap edebilen ve
ağırlıklı dizi yayınlayan kanallara alternatif olmayı hedef olarak
belirlerledi. Haber bültenleri dışında, haberi çağrıştıracak, bizi
siyasi bir taraf olarak algılatabilecek ve tartışma ortamına
çekecek hiçbir programı yayına sokmadık. Performansımızı
yükselteceğini bildiğimiz halde, canlı yayınlarımızdaki konuk
tercihlerimizde bile siyasi taraf olan bir konuk almamaya özen
gösterdik. Doğal olarak sokaktaki izlenim de, Kanaltürk’ün önceki
dönemlere göre daha merkezde, her kesimden izleyici yelpazesi olan,
genel bir eğlence kanalı olarak değişime uğradığı yönünde
oluştu.
RTÜK ile pek çok kanalın başı dertte. Sizin pozisyonunuz
ne?
RTÜK’ün biraz kafası karışık sanırım. Sektörün
birçok problemi varken, Üst Kurul’un sektöre bir çok konuda faydası
olabilecekken, daha başka işlerle uğraşıyorlar. Verdikleri haklı
hiçbir karara itirazımız yok. Fakat göz göre göre yapılan çok ağır
ihlallerde, belli kanallara ses çıkmazken, en ufak bir fırsatta
ceza makbuzunu masamızda buluyoruz.
Diğer genel müdürlerden farklı bir tarzınız var. Kendinizi nasıl
tanımlıyorsunuz?
Saygın bir grubun, saygın bir televizyonunun, buna layık olmaya
çalışan bir yöneticisiyim. Medyadaki diğer yöneticilere nazaran
benim önceliklerim biraz daha farklı. Kanalın kar etmesi ve dengeli
bir mali tablosu olması birinci hedefim. Gelir projeksiyonu
yapmadan, maliyet muhasebesini göz ardı ederek, sadece kör bir
rating savaşı içine girdiğinizde, akşam evin yolunu bulamazsınız..
Müthiş performanslı ama devamlı zarar eden bir kanal olursunuz. Bu
hiç bir ticari işletmenin kabul edemeyeceği bir durum. Masamın
üzerini görüyorsunuz. Sadece matematik var. Ekrana çıkarttığımız
hiçbir programı gerek kendi duygularım, gerekse arkadaşlarımın
duygularıyla yayına aldırmam, yayından kaldırmam. Biz de her şey
ortak akıl ve matematikle işler. Çalışma arkadaşlarım bir çok
alanda sektörün en iyileri. Şimdilik liderliğe oynayan bir kanal
değiliz ama en çok izlenen kanalların çok ötesinde, güçlü bir
kadromuz var ve bunu daha da genişletmeye çalışıyoruz. Göreve
geldiğim de ilk olarak inandığım arkadaşlarımın önünü açıp,
sorumluluk ve yetki vererek kendilerini göstermelerini sağladım.
Doğru olan da bu.