Fuat Uğur yazdı: "Alçak oğlu alçak, ahmak oğlu ahmak..."
Türkiye yazarı Fuat Uğur, Uğur Dündar'ın avukatı Vural Ergül'ün kendisine küfürler yağdırdığını, Ergül'ü savcılığa şikayet ettiğini ve savcının takipsizlik kararı verdiğini söyledi.
"Şimdi affınıza sığınarak aşağıda paylaştığım hakaret ve küfür dolu sözlerle gözlerinizi kirleteceğim" sözleri ile bugünkü yazısına başlayan Türkiye yazarı Fuat Uğur, kendisine hakaretler yağdırdığını iddia ettiği Vural Ergül hakkında takipsizlik kararı verilmesini eleştirdi.
Sözcü’nün sahibi Burak
Akbay’a da şaşıdığını söyleyen Uğur, "Gittiği yerden bana dava
açabildiğine göre hiç çekinmeden Türkiye’ye gelebilir
aslında.Ciddiyim, neden korkuyor anlamış
değilim. İşte sesleniyorum buradan ona:
“Burakcığım, Türkiye’ye gel! Hakikaten korkacak bir şey
yok." ifadelerini kullandı.
"Alçak oğlu alçak, ahmak oğlu ahmak..."
Şimdi affınıza sığınarak aşağıda paylaştığım hakaret ve küfür dolu sözlerle gözlerinizi kirleteceğim. Çünkü bir sebebi var.
Cemaati yalayarak ağzını pisletiyordun…
Sen açık saçık FETÖ'cüsün…
Be ahmAK, be alçAK
AlçAK oğlu alçAK
Yukarıdaki küfürleri eden Uğur Dündar’ın avukatı Vural Ergül.
“Azlettim” dediği ama noter onaylı azil belgesini hâlâ
gösteremediği kişi.
Bana ediyor bu küfürleri.
15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişimi gecesinde darbeyi destekleyen
Tweetler atan, bu Tweetlerde meydanlara ve köprülere çıkan halka
hakaretler yağdırarak “G... fırçaları, g... kılları” diyen,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın face time’dan halkı meydanlara
çıkmaya çağırdığı konuşmasının görüntülerini yayınlayarak “Sen bu
işin sonunu hiç düşünmedin mi Recep, makarna dağıt belki gelirler”
diye “zevk”in dibini bulan, “Eyy Yurtta Sulh Konseyi nerede kaldın,
niye geç kaldın”, “TSK ülke yönetimine el koymuştur. Teşekkürler,
hayırlı uğurlu olsun”, “Bin yaşa Yurtta Sulh Konseyi” benzeri
onlarca paylaşımla ağzından köpükler saçarak darbecileri övgü
yağmuruna tutan adamdan söz ediyorum:
Vural Ergül…
Nasıl olduysa şimdi cezaevinde değil bu darbe destekçisi.
Yukarıdaki hakaretleri bana “Uğur Dündar’ın karanlık avukatı”
başlıklı yazımın(*) hemen arkasından telaşla attığı 40 küsur Tweet
ile yöneltti. Öylesine telaşa kapılmış ki, kendisine FETÖ’cü
dediğimi iddia edecek kadar zihin bulanıklığı içinde (Nasıl bir
yarası varsa gocunacak), travmatik hezeyanlarla “Senin FETÖ’cü
olduğundan eminim” diyecek kadar kendinden geçmiş. FETÖ’cü
olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.
Bunu ŞİKÂYET ETTİM savcılığa. Hakaretlerle dolu Tweetlerini de
ekleyerek tabii.
Savcı takipsizlik kararı verdi. Hem de avukatımın dediğine göre bu
ağzı bozuk herifin savunmasını bile almadan.
Kafadan vermiş takipsizlik kararını yani.
Savcı bu küfürbazın bana ana avrat dümdüz gitmesini bekliyor
olmalıydı. Ama şimdi ondan bile emin değilim.
Bu arada yukarıda sıraladığım hakaretlerde dikkatinizi çekmiştir;
AK’ların hepsi büyük harflerle. Aklı sıra benim AK Partili olduğuma
atıfta bulunuyor acınası IQ’suyla.
Evet, merak ediyorum gerçekten nasıl oluyor da oluyor?
Darbe gecesinde attığı bu Tweetleriyle hem FETÖ’cü darbecilere
destek veren, hem de halkı en çirkin kelimelerle, hakaretlerle
aşağılayan bu adama Adalet Bakanlığı, HSK ve yargı tarafından bir
de ödül verilmesi düşünülebilir mi?
Öyle ya şehitlerimizi, gazilerimizi, meydanlarda ve köprülerde
canını ortaya koyarak çıplak elleriyle tanklara, mermilere karşı
direnen halkımızı “G... kılları” ya da “makarna verin gelirler”,
“g... fırçaları” şeklindeki sözlerle “onore” eden ama buna rağmen
son derece fütursuzca “hareket kabiliyeti” olan birini
onurlandırmak bakanlığın, yargının ve HSK’nın görevleri arasında
olmalı.
Demiştim, bu adam azledilip azledilmediğini bilmediğimiz için
gözümüzde hâlâ Uğur Dündar’ın avukatı. Uğur Dündar kerameti
kendinden menkul “Güvenilir kişi” olduğuna göre avukatı da “Çok
güvenilir” olmalı öyle değil mi? Bu avukatın MİT Tırları
operasyonunu yürüten hain FETÖ’cü Hamza Celepoğlu’nun da
avukatlığını aynı zamanda yürütmesinin bir önemi olmasa gerek.
Bence Adalet Bakanlığı şöyle bir kararname çıkarsın:
Muhalefetten iktidarı ve Cumhurbaşkanını destekleyen gazetecilere,
yazarlara, AK Parti’ye oy veren seçmenlere hakaret etmenin cezası
olmasın. Serbest bırakılsın.
Ama diğer taraf eleştirilmesin bile. Misal Uğur Dündar ve Sözcü
yazarları eleştirilerimize karşı onlarca dava açtıklarına göre
onların bu girişimi de facto sayılsın.
Metin Akpınarlar, Müjdat Gezenler, Deniz Çakırlar, Berna Laçinler,
Vural Ergüller, Uğur Dündarlar, Aytunç Kıraylar, Rahmi Turanlar,
Sözcü, Soner Yalçın, Oda tv, CHP’nin PKK yanlısı milletvekilleri,
hatta FETÖ’cülere (Siz artırabilirsiniz); hepsine hakaret
serbestisi getirilsin. Ne derlerse desinler sözleri ifade özgürlüğü
kapsamında sayılsın.
Sahiden söylüyorum. Hiç olmazsa durumu biliriz ve ona göre hareket
ederiz.
Ben bir de Sözcü’nün FETÖ soruşturmasından firari olan sahibi Burak
Akbay’a şaşıyorum. Gittiği yerden bana dava açabildiğine göre hiç
çekinmeden Türkiye’ye gelebilir aslında.
Ciddiyim, neden korkuyor anlamış değilim. İşte sesleniyorum buradan
ona:
“Burakcığım, Türkiye’ye gel! Hakikaten korkacak bir şey yok.”
Daha ne diyeyim:
Başka sözüm yok Hâkim Bey.
.....