Fuat Uğur: Ne tonton abimizdin sen Aydın Engin
Türkiye yazarı Fuat Uğur, Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'i 'Taş kalpli kominist bir militan' ilan etti..
Türkiye yazarı Fuat Uğur, Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'i yerden
yere vurdu..
Fuat Uğur, Aydın Engin'in PKK’nın hem bölge, hem de Türkiye
için bir tehlike olmadığını ispat etmeye çalıştığını iddia
etti.
İşte Fuat Uğur'un bugünkü yazısından bir bölüm:
Ne tonton abimizdin sen Aydın Engin
Dün bir anısını anlatmış Aydın Abi (Engin) Cumhuriyet’teki
köşesinde. Kıbrıs’a “Barış Harekâtı” sırasında yönettiği gazetede
“Silahla barış götürmek” diye bir başlık atınca patron tarafından
kovulmuş. O kovuluşunu “Savaş koşullarında Türkiye tek yürek
olmalıymış, medya da buna hizmet etmeliymiş” diye anlatıyor
alayla.
Sonra bugüne dönüyor ve “Yine bir savaş ortamındayız, doğru
habercilik yapmak, ancak yapayım derken gazeteyi akbabaların
didiklemesine fırsat bırakmamak gerek” diyor ama bir yandan da
PKK’nın hem bölge, hem de Türkiye için bir tehlike olmadığını ispat
etmeye çalışıyor.
Tuhaflıklar burada bitmiyor.
Ve Suriye’nin kuzeyinde, Afrin’de yaşayanları terör ve baskıyla
yurtlarından ederek, ABD desteğiyle o bölgede konuşlanan PKK-YPG
ortaklığını sanki ilk kez işitiyormuşçasına soruyor:
“Böyle bir gelişme Türkiye için neden tehlike?”
Anlayamadığı ve karşı çıktığı, Türkiye’nin Afrin’e müdahalesi.
Esasında mesele anlamak ya da anlamamak değil. Mesele ideolojik
bakış ve alınan pozisyonla ilgili.
Şu kovulma hikâyesinin doğrusunu yazalım önce:
Aydın Abi yönettiği gazetede Kıbrıs Barış Harekâtıyla ilgili
“Silahla barış götürmek” manşetini, mensubu olduğu Türkiye Komünist
Partisi, Yunanistan Komünist Partisi (YKP) ve Kıbrıs Komünist
Partisi AKEL ile dayanışma içinde olduğu için atmıştı. Barış
yanlısı bir gazeteci olduğu için değil. Komünistler için vatan,
millet, ülke çıkarlarından önce Komintern’in çıkarları önde
geliyordu ve tüm komünist partileri yöneten Sovyet Komünist Partisi
ne diyorsa o oluyordu.
HANİ KIZILORDU AFGANİSTAN’A HUZUR GETİRMİŞTİ?
Şimdi dili varsa “Afrin operasyonu bir işgal girişimidir” diyecek
olan Aydın Abi, Kızılordu birlikleri tanklarıyla ve uçaklarıyla
Afganistan’ı işgal ettiğinde bayram etmişti. Yıl 1979’du ve
kendisi, benim de öğrencilik yıllarımda Başbakanlık ve
Cumhurbaşkanlığı muhabiri olarak görev yaptığım Türkiye Komünist
Partisi’nin yayın organı Politika gazetesinin Genel Yayın
Yönetmeni’ydi.
1973 yılında Afganistan hanedanından Davut Han aristokrasiyi
lağvedip Halk ve Perçem (Bayrak) adlı iki sol partinin desteğini
alarak demokratik bir cumhuriyet kurmuş, kendisi de Cumhurbaşkanı
olmuştu. Ancak rahat durmayan iki sol parti Muhammed Teraki
başkanlığında Davut Han’ı bir darbeyle devirip bir sosyalist
hükûmet kurunca aşiretler ayaklanmış ve bir mücahid ordusu
doğmuştu. Silahlı direniş şiddetini artırınca da Sovyetler Birliği
Kızılordu’su “Afganistan hükûmetinden davet aldık” diyerek ülkeyi
işgal etmişti.
Sonrasını biliyorsunuz.
TAŞ KALPLİ KOMÜNİST BİR MİLİTAN
İşte tam bu işgal sırasında bizim Aydın Abi SSCB Komünist
Partisi’nin davetiyle Afganistan’a gitti ve dönüşünde politika
gazetesinde Rusların nasıl huzuru, refahı sağladığını, Afganların
mutluluktan uçtuğunu ballandıra ballandıra anlattı o utanç verici
yazı dizisinde. Baskıcı faşist Sovyet yönetimi Aydın Abi'nin
gözünde dünyanın en özgürlükçü sistemini bahşediyordu halklara.
Belki de hep öyleydi ama ideolojik konumlanışı gazetecilik ahlâkını
unutturmuş, taş kalpli bir komünist militana dönüştürmüştü onu. O
tonton yanaklı Aydın Abimiz, körleşmiş ve nasır tutmuş vicdanıyla
insanlığı üç otuza satıvermişti.
MAOCU GAZETECİ DE MÜCAHİDLER SAFINDAN
AFGANİSTAN’DA
Ama ilginç olan şu ki o sırada Afganistan’da bir başka gazeteci
daha vardı ve o da Çin yanlısı Maocu sosyalist Ragıp Duran’dan
başkası değildi. Ragıp Duran ise Mücahidler tarafından Afganistan’a
sokulmuş ve Aydınlık’taki yazı dizisinde Rusların halka
zulmettiğini, Mücahidlerin de bir özgürlük savaşçısı olduğunu
anlatmıştı.
Şimdi hem Ragıp Duran’a, hem de Aydın Engin’e sorsanız Afrin
harekâtı “işgal operasyonu”dur.
Neden? Çünkü onlar PKK’yı kutsuyor ve emperyalizmin güdümündeki
terörü görmezden geliyorlar. PKK terörünün yetim bıraktığı bebeler,
katledilen insanlar, canlı bombalarla karartılan hayatlar,
Güneydoğu’da cehenneme çevrilen insan hayatları zerre kadar onları
ilgilendirmiyor. Kırk yıllık Kâni, olmuyor Yani...
Fuat Uğur'un yazısının tamamı için tıklayın