Fehmi Koru: Bir ‘profesyonel okur’ olarak karşınızdayım; işte ilk raporum
Fehmi Koru, bugünkü yazısını yazmasının amacının Yeni Şafak'ta okuduğu ‘‘AK Parti’nin eğri kılıçları kimlerdir?’’ başlıklı yazı olduğunu söyledi.
Herkesin her gün her gazeteyi ve yazarı okumadığını bu sebeple medya dünyasında neler olup bittiğini profesyonel okurlar kadar bilemediğini söyleyen Fehmi Koru, bugünkü yazısını yazmasının amacının Yeni Şafak'ta okuduğu ‘‘AK Parti’nin eğri kılıçları kimlerdir?’’ başlıklı yazı olduğunu söyledi. Koru, "Bir ‘profesyonel okur’ olarak karşınızdayım; işte ilk raporum" başlıklı yazısında bakın hangi örnekleri sıraladı...
FEHMİ KORU'NUN YAZISI
Herkes her gün her gazeteyi ve her yazarı okumuyor, bu sebeple medya dünyasında neler olup bittiğini profesyonel okurlar kadar bilemeyebiliyor.
‘Profesyonel okur’ dediğim, olan bitenleri, yazılan ve söylenenleri, ‘kim, nerede, ne yazıyor?’ sorularına cevap verebilecek yakınlıkta takip eden benim gibiler.
Dün, burada, bir Hürriyet yazarından yaptığım alıntı pek çoklarınızı şaşırttı; oysa şaşırtmamalıydı. Hakkı fazlasıyla teslim eden dünün sıkı muhalifleri hiç de az değil bugün.
Fatih Çekirge onlardan yalnızca biri.
Şunları yazdı:
‘‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir’e gelişi müthiş
bir ilgi yarattı.
Milletin merakı…
Kim ne derse desin…
Lider olma ve karizma her zaman etki yaratıyor.
Erdoğan’ın karizması İzmir’e yine böyle yansıdı..
Ve İzmir’de verdiği mesajlar.
Ardından Ticaret Odası’na yaptığı ziyaret ve mesajlar..
Bütün bunlara bir de yıllardır İzmir’e hizmet eden gönül veren
Başbakan Binali Yıldırım eklenince.’’
Eklenince, İzmir Ak Parti tarafından fethedilmiş oluyor…
Kılıcın eğrisi de keser
Şimdi yapacağım bir-iki alıntı da sizleri bir başka yönden
şaşırtabilir.
Görüşlerine dikkat çekeceğim yazarlar, bu defa AK Parti’ye uzak olmayan, AK Parti çevresinin itibar ettiği gazetelerde köşeleri bulunan, kendileri de muteber sayılan yazarlar.
Bu yazıyı bana yazdıran bugün Yeni Şafak’ta okuduğum ‘‘AK Parti’nin eğri kılıçları kimlerdir?’’ başlıklı yazı oldu.
Yazarımızın ‘eğri kılıç’ sözcüğü ile yaptığı, Hz. Ömer’le ilgili çok bilinen bir olaydan kaynaklanan metafor.
Hani, halife olduktan sonra ilk kez hutbe için çıktığı mimberde ‘‘Hata edersem ne yaparsınız?’’ sorusunu yönelttiği cemaatten, ‘‘Seni eğri kılıçlarımızla düzeltiriz’’ cevabını almıştı ya İkinci Halife Hz. Ömer, işte kasıt orada geçen ‘eğri kılıç’...
Şu satırları birlikte okuyalım:
‘‘Eleştiri yapmakla ihanet etmek karıştırılıyor.
Sadakatle, yalakalık ayırt edilemiyor artık.
AK Parti’nin hiç yanlış yapmadığını, Erdoğan’ın hatasız kul
olduğunu iddia eden yok sanırım. Nitekim Erdoğan kendisinin ve
partisinin hatalarını, yanlışlarını, kusurlarını kamuoyu önünde
sıralayacak kadar da cesur davranıyor.
Bu listedeki maddeleri bir başkası sıraladığında, ‘hain, Erdoğan
karşıtı’ ilan edilmesi, büyük bir çelişkidir. Ancak bu şekilde
hareket edenlerin, koltuğunu, elde ettiği rantı kaybetmemek için
herkese çamur atan kifayetsiz muhteris tipler olduğu da biliniyor.
Tartışmaya değmez.’’
‘‘Tartışmaya değmez’’ diyor yazarımız Kemal Öztürk, ama işte bu
önemli konuyu tartışma gündemine sokmuş da oluyor.
Bu da Star gazetesinden
Bunu ilk yapan da o değil.
Ondan bir gün önce, bu defa Star gazetesinde, yazısına ‘‘Bizleri zorlu bir genel seçim bekliyor’’ tespitiyle başlayan bir yazı okudum.
Yazı Sibel Eraslan imzalı.
Şu satırlar ‘‘Ak Parti’nin atlamaması gereken parantezlerde neler var’’ başlıklı o yazıdan:
‘‘Ne yazık ki ‘sınıf atlama telaşı’ veya güçlü devlet karşısında
insanımızı çaresizlik hissine sevk eden ‘bürokratik kibir’ gibi
sınavlardan iyi geçemedik. Bireye kendini değerli ve onurlu
hissettirecek kamu iletişim dili kurulabilmelidir. Gerçek kişilerle
devletin arasındaki mesafeyi eleştirerek geldiğimiz halde, hasırlar
üzerinde hak ve hürriyetler için direniş yaptığımız günleri çok
çabuk unuttuk. Biz halk olduğumuz günleri çarçabuk geride
bırakarak, adeta devlet kesildik. Sesleri duymaz olduk… Oysa ‘Kerim
Devlet’ idealinde sesleri işitmek vardır… Devlet, sesleri adalet
aracılığıyla işitir. Adaletin tecelli etmesi de mülkün yani
devletin temelidir.
(..) Hukuk ve Adalet mefkuremizi, çevrili olduğumuz olağanüstü
koşullar ve maruz kaldığımız hıyanet planlarına karşı
söndürmemeliyiz, sindirmemeliyiz, ikincilleştirmemeliyiz… Biz
hareketimizi hukuka olan inancımızla var ettik, devamında da hukuka
olan inancımızdır bizi ayakta tutacak olan…
(..) Toplumsal ayrışmayı değil, toplumsal barışı ve bütünleşmeyi
hedef alan politik dil çok önemlidir. MHP ile ittifaktan sonra
sertleşen milliyetçi vurgu, Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da geçmişte
yaşanmış gönül kırıklıklarına da kav çakarak endişeye, çekinceye
sevk etmektedir… Gönüller sevgiyle, dostlukla, kardeşlik,
yoldaşlıkla onarılmalıdır… Toplumsal barış, Demokratik çoğulculuk
ve daha fazla katılım ilkelerimize hayat kazandırmalıyız…’’
Nasıl buldunuz bu satırları?
Bana Kemal Öztürk’ün ‘eğri kılıç’ diye adlandırdığı türden iyi niyetli bir yaklaşım örneği gibi geldi bu yazı.
Seçime bir kör dövüşü havasında gidilmiyor, gördüğünüz gibi…
‘Profesyonel okurunuz’ olarak -tabii eğer bulabilirsem- başka aktarmalarıma da hazırlıklı olun.