Fatih Selek yazdı: Bu çürümüşlük medyayı bitirir
Türkiye yazarı Fatih Selek, geleneksel medyayı çürüten unsurların yanı sıra medyada ortaya çıkan hastalıklar olduğunu belirtti. Bunları köşesinde sıralayan yazar "Gazeteleri ne kurtarır?" sorusunun cevabını da verdi.
Basılı gazetelerin son yıllarda erozyona uğradığını söyleyen Fatih Selek, elindeki telefonla internete bağlanan her kişinin gazetecilik mesleğinin temeli olan haberi duyurma görevini yaptığını, sosyal medyanın bir haber kaynağı olduğunu belirtti. Medyanın bünyesinde ortaya çıkan hastalıklar olduğunu iddia eden Selek, gazeteleri kuratacak bir yolun olduğunu bunun da özel haber ve dosyalardan, analizden, herkesin konuşup kimsenin fark etmediği konulara farklı bakış açısı sunmaktan, çarpıcı röportajlardan ve kaliteli içerik üretmekten geçtiğini ifade etti.
Bu çürümüşlük medyayı bitirir
Demirören Medya CEO'su Mehmet Soysal iki haftadır geleneksel
medyanın dijitale karşı kan kaybettiğini ve kötü gidişatın
durdurulması gerektiğini yazıyor. Önemli anekdotlar paylaşıyor.
Mesela "Günde 15 lira verip sigara alan, 5 liraya bir bardak çay
içen okuyucu, 1 lira verip gazete okumuyorsa ortada büyük bir sorun
var demektir" şeklindeki tespiti çok tartışıldı.
Basılı gazeteler son yıllarda reklam, tiraj ve muhteva zenginliği
açısından erozyona uğradı.
Bugün eline cep telefonunu alıp internete bağlanan her kişi,
gazetecilik mesleğinin temeli olan 'haberi duyurma ve yayma'
görevini yapıyor.
Sosyal medya ilk zamanlar biz haberciler için ihbar anlamında
önemli bir mecraydı. Şimdi tek başına haber kaynağı...
WhatsApp dediğiniz şey, dünyanın en büyük haber ajansı gibi
çalışıyor.
Dolayısıyla bu anafordan geleneksel medyanın olumsuz etkilenmemesi
mümkün değil.
Dijitalleşme, gazetelerin eskisi gibi ilgi görmemesinin en önemli
sebebi görülebilir. Ama, tek sebep değil.
Geleneksel medyayı çürüten; dijitaldeki gelişmeler, reklam baskısı
ve artan kâğıt maliyetlerinin yanında, medyanın bünyesinde zuhur
eden hastalıklar.
Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- HOLİGANLIK: Gazeteler, televizyonlar birer propaganda aygıtına
dönüştü. Bazı yayın yönetmenleri, köşe yazarları holigan gibi.
Partililerden daha partici gazeteciler var yahu! Bir kesim
hükûmetin eksiğini görmemek için iyimserlik sınırını zorlayarak
pembe dünyalar oluşturmaya çalışıyor. İdeolojik saplantılarına esir
olan diğer kesim ise sürekli eksik bulmak ve kara tablolar çizmek
için uğraşıyor.
2- GÜVEN KAYBI: Herkes kendi kompartımanında kendi dünya görüşünün
doğruluğunu savunmaya kalkıyor. Herkes birbirine bağırdığı için
kimse kimseyi dinlemiyor. Hâliyle bu ortamda söylenene de kimse
itibar etmiyor.
3- ALGI DEĞİŞİKLİĞİ: Medyadan beklentiler değişti. Geçenlerde
önemli bir probleme temas eden habere imza attık. İlgili kurumdan
basın danışmanı aradı, "Odatv, Sözcü yazsa anlarız. Biz sizden bunu
beklemiyorduk" dedi. Eleştirmek, bir meseleye dikkat çekmek
muhaliflikle eş değer tutuluyor. Karşı mahalle bizden beter...
Hükûmetin icraatını birazcık övenlerin nasıl linç edildiğini,
onlara hayat hakkı tanınmadığını söylememe gerek yok.
4- ÇIKARCILIK: Kamu yararı, halkın menfaati dediğimiz şey unutuldu.
Parayı verenin düdüğü çalınıyor. Gazeteci, olanı değil, inandırmak
istediğini yazıyor.
5- KONTROLSÜZLÜK: Kanarya sevenlerin bile derneği politika
geliştiriyor ama başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere medya
STK'larının esamesi okunmuyor. Basın etiği ve ahlakı konusunda ayar
verecek otorite kurum kalmadı.
6- YATIRIM EKSİKLİĞİ: Geleneksel medyaya yatırım yapılmıyor. Herkes
ajans haberleriyle günü kurtarıyor. Gazetelerin özü muhabir ama
kimse muhabir istihdam etmiyor.
7- DÖNÜŞEMEYEN DÖNÜŞÜM: AK Parti'yle birlikte medya inanılmaz
dönüşüm geçirdi. Köşebaşlarını tutan arkaik yapı tasfiye edildi.
Eski Türkiye düzeninin demokrat görünümlü faşistleri yerle yeksan
oldu. Fakat gidenlerin yerine, ideal olan konamadı. Model medya
sistemi oluşturulamadı. Gelenler, yıllar yılı şikâyet ettiklerini
bu sefer kendileri yaptı.
Kleptoman habercilik
Turkuvaz Medya ve Demirören grubu gazetelerinin kapak sayfaları
ortak kararla dijital platformlardan kaldırıldı.
Hürriyet, Milliyet ve Sabah'ın manşetlerini görmek isteyenler,
kurumsal adreslerine girmek zorunda.
Söz konusu yayın organlarının yöneticileri, okuru kendi internet
sitelerine çekme konusunda ne derece başarılı olacaklar
göreceğiz.
Mehmet Soysal "Geleneksel medya pahalı içerikleri üretiyor, bedava
veremez" diyor ve dijital mecraların haber aparmalarını "kleptoman
habercilik" olarak nitelendiriyor.
Oysa kleptomanlıkta başı yıllar yılı Milliyet'in internet sitesi
çekti. Bu yüzden tıklanmada hep ilk sırada yer aldı. Ne zaman ki bu
alışkanlığı bıraktı, gerilemeye başladı. Şimdilerde 14. sırada.
Dijital medya organları, kendi muhabirini istihdam etmeden ve kendi
içeriğini oluşturmadan bu düzen devam eder. Ortak bir tavır almadan
karşı çıkan ise kaybeder.
Gazeteleri ne kurtarır?
Bence gazeteler 'haber verme' görevini çoktan yitirdi. Çünkü
dünyada müthiş bir enformasyon akışı var. Herkes her şeyden
haberdar.
Çoğu zaman ajans haberlerini bir gün sonra takla attırarak
okurlarına ulaştıran gazeteler, yeni bir yol bulmak zorunda.
Bu yol, özel haber ve dosyalardan, analizden, herkesin konuşup
kimsenin fark etmediği konulara farklı bakış açısı sunmaktan,
çarpıcı röportajlardan ve kaliteli içerik üretmekten geçiyor.
Bir model var mı derseniz, var. Gazetelerin ilaveleri tamamen özgün
muhteva ile hazırlanıyor. İlave tarzının, gazetelere hâkim
olacağını tahmin etmek zor değil.