Fatih Altaylı çok bilmiş okuruna ayar verdi!

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, köşesinin altında yorum yaparak kendisini eleştiren bir okuruna bakın nasıl yanıt verdi!

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, kendisini eleştiren bir okuruna çarpıcı bir yanıt verdi..

Fatih Altaylı “Bir gazetecinin iyi bir gazeteci olup olmadığına kim karar verir? Sen her konuda ahkâm keserken ben de sana bu soruyu soruyorum.” şeklinde yorum yapan okuruna "Eğer beni okuyorsan ben iyi bir gazeteciyim" diye yanıt yazdı.

İşte Fatih Altaylı'nın kaleminden okuru ile arasında geçen polemik:

BAŞARI 

YAZILARIMIN, Youtube kanalımın, Habertürk’te yayınlanan videolarımın altındaki yorumları ve okurların, izleyicilerimin mail’lerini mutlaka okurum.

Doğru düzgün bir fikir içerenleri ciddiye alır, bazılarını yanıtlar, küfür, hakaret ve saçmalıklarla dolu olanlara ise güler geçerim.

Bunları da buraya pek taşımam.

Ancak dün gördüğüm bir “sözde yorumu” buradan yanıtlamak istiyorum.

Bir okur mealen şöyle yazıyor:

“Bir gazetecinin iyi bir gazeteci olup olmadığına kim karar verir? Sen her konuda ahkâm keserken ben de sana bu soruyu soruyorum.”

Doğru bir soru.

Yanıtı ise yorumu yazanda gizli.

“Beni sürekli okuyup bana yorum yazma ihtiyacı hissettiğine göre ben iyi gazeteciyim.”

Aslında yanıt daha da basit.

Okunan, yazdığı sorunlarla ilgili sonuç alabilen, haber veren, öngörülerinin önemli bir bölümü doğru çıkan gazeteci, iyi gazeteci sınıfına girebilir.

Hele hele dijital çağda kimin ne kadar okunup ne kadar izlendiği çok rahatça ölçülebilirken bu soru anlamsız hale geliyor.

Bu okur bana bu eleştiriyi yaparken Özbek’i korumak istiyorsa o da ölçülebilir bir durum.

Başkanlığı döneminde kulübe sportif bir başarı yaşatamadıysan...

Kulübün borçlarını kendinden önceki dönemlerin tümüne eşit miktarda artırdıysan...

Kulübe ait şirketin zararlarını 10’a katladıysan... Sürekli yalan söylüyorsan...

Bir canlı yayında söylediklerini bir başka canlı yayında inkâr ediyorsan...

Ve seçilmek için yaptığın baskın seçimde bile seçilmiyorsan...

Başarısızsındır!

Fatih Altaylı'nın yazısının tamamı için tıklayın