"Faruk Bildirici aslanlar gibi meslek etiği savaşı veriyor..."

Hınca Uluç, Hürriyet gazetesi Ombudsmanı Faruk Bildirici'ye destek verip Bildirici ile polemiğe giren Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a fena gönderme yaptı...

Hürriyet gazetesi yazarı Faruk Bildirici sosyal medya hesaplarını reklam alanına çeviren Hürriyet yazarları Ayşe Arman ve Sibel Arna'yı isim isim ifşa etmiş ve Doğan Yayın İlkeleri'nin sosyal medya ve reklam maddelerini hatırlatmıştı..

Ayşe Arman da "Ürün yerleştirme bana uymaz" başlığı altında Bildirici'ye cevap verip "Ben kimseye Instagram'ımla ilgili hesap vermek zorunda hissetmiyorum kendimi" demişti...

Bu restleşmenin külleri sönmek üzereydiki ki Sabah yazarı Hıncal Uluç bugün konuyu bir kez daha gündeme getirdi ve sönmeye yüz tutan külleri tekrar alevlendirdi...

Faruk Bildirici'yi "Hürriyet Okur Temsilcisi ve Akil Adamı olarak, ne zamandır aslanlar gibi bir meslek etiği savaşı veriyor" diyen Hıncal Uluç, hem yazısına koyduğu başlık hem de verdiği örnekle isim vermeden Ayşe Arman'a fna gönderme yaptı...

İşte Hıncal Uluç'un o yazısı:

MESLEK ETİĞİ VE REKLAMCILIK

Faruk Bildirici, Hürriyet Okur Temsilcisi ve Akil Adamı olarak, ne zamandır aslanlar gibi bir meslek etiği savaşı veriyor..

Önce birbiri ardına "Davetli" olarak dünyanın dört bir yanına gitmenin ve davetli olduğunu açıklamadan yazılar yazmanın hem meslek ahlakına, hem de Doğan Yayın Gurubu ilkelerine aykırı olduğunu yazdı.

Destekledim.

Çünkü en akıl almaz, bu ülke okuru için ilginçliği nerdeyse sıfır olaylar başta yığınla davet yapılıyor, nedense o konu ile doğrudan ilgili muhabirler değil, ille de köşe yazarları götürülüyorlardı.

Hürriyet'in spor servisinde tonla adam varken, bir futbol maçına çağrılan köşe yazarı oluyordu mesela.

Bildirici, son olarak sosyal medyayı kullanarak gittikleri, gördükleri, kaldıkları yerleri takipçilerine ballandıra ballandıra anlatan Hürriyet mensuplarını isim vererek uyardı. "Hürriyet Yazarı sıfatı ile bunları yapmanız, reklama girer" dedi.

Bir tartışma başladı. Başlatan da Hürriyet'in kendi yazarları oldu.

Hala sürdürüyorlar.

İddiaları..

"Bir kişi, meslek dışı hobisini istediği gibi kullanır. Sosyal medya hesapları da onundur. Hürriyeti ilgilendirmez.." Aralarındaki tartışmaya girmeye pek niyetim yok.

Yalnız geçen hafta okuduğum bir haberi nakledeceğim..

Günaydın'da Mert Vidinli yazdı.

"Geçtiğimiz günlerde ünlü bir model/ sunucu arkadaşımla oturmuş laflıyoruz, birbirimize tatil programlarımızı anlatıyoruz.

Temmuz ayında, sezonu Mikonos'la açacağını söylüyor.

Adadaki ünlü bir beach club, İstanbul'daki bir halkla ilişkiler şirketi üzerinden kendisiyle irtibata geçmiş. Güzel modeli, açılış haftası boyunca misafir etmek istiyorlarmış.

Kendisini açılış partisinin özel konuğu olarak davet etmişler ve sosyal medyadan paylaşım yapmasını talep ediyorlarmış. Vallahi çok akıllıca... Bizim Bodrum/Çeşme mekancılarından daha hızlı bir manevrayla bu işe girişmiş Mikonoslular. Yerli ünlüler, yaz boyu bu tarz teklifler alacak ve Komşu'dan para kazanacaklar.
Bakalım başka kimler Yunan topraklarının yolunu tutacak..."

Şimdi bir sorum var..

Siz böyle bir tatil yöresinin patronu olsanız, gazeteye verdiğiniz iki resim, iki satır yazıyla mı daha etkilersiniz insanları, yoksa Soysal Medyadaki hem de canlı, sesli, hareketli videolarla "Yaşanmışlık" görüntülerini mi tercih edersiniz?.

O hesabın sahibi ünlü biriyse, binlerce takipçisi varsa ve de onu davet etmek, bir gazeteye santim sütun hesabı milyon liraya ilan vermekten çok ucuza geliyorsa, hele!.