Ertuğrul Özkök'ten Emin Çölaşan'a bomba "penis yazarı" yanıtı

"Yazdığı cinsellik, penis-vajina yazıları nedeniyle karısından, kızından, torunundan bile utanmayan bir zavallıdır " diyen Emin Çölaşan'a Ertuğrul Özkökten yanıt geldi.

Ertuğrul Özkök "Emin”i okumaya ihtiyaç duymuyorum. Ne yazacağını biliyorum, liboş, dönek yalak, RTE. Artık 70 yaşına geldim. Bu benim tercih seçme zamanım. 35 yıldır bildiğim aynı hakareti satmaya çalışan bezirganlara dükkanım kapalı. ” ifadelerini kullandı.

Gazeteci-yazar Ertuğrul Özkök, Radyo Viva'da, Adem Metan'ın sorularını yanıtladı. Kendisine yöneltilen sorulara açık yüreklilikle cevap veren Özkök, bir tek Emin Çölaşan'ı okumadığını, Melih Gökçek'in zıpırlık yaptığını ve Recep Tayyip Erdoğan'ın da Türk sporuna büyük hizmetlerde bulunduğunu söyledi. Program sırasında Ahmet Kaya'nın ‘Kum Gibi' şarkısı çalınınca Özkök duygulandı.

"AK PARTİ DÜŞMANI DEĞİLİM"

Bir soru üzerine de kendisinde öfke kalmadığını ve kimseye düşman olmadığını kaydeden Özkök, kendisinin AK Parti düşmanı olmadığını söyledi. Özkök, 2002'de AKP Genel Merkezi binasını öven yazı kaleme aldığını hatırlattı. Özkök, "Türkiye için umut verici olduğunu yazdım. Biz Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ile de kavgamız vardı. Ancak, hakaretten kaybettiğim dava yok. Konuşmalarımda da Erdoğan'ın, 2002'den bu yana yaptıklarını hayranlıkla dile getirdim" diye konuştu.

"AK PARTİLİ KADINLAR BENİ İYİ KARŞILIYOR"

Ziyaret ettiği vakit ülkenin her yerinde kendisini iyi hissettiğini de anlatan Özkök, kendisine AKP'nin trollerinin düşman olduğunu söyledi. AK Partili kadınların kendisini iyi karşıladığını da anlatan Özkök, ancak erkeklerin tavır aldığını söyledi. Özkök, "Hepimiz sadece duymak istediğimizi duyuyoruz. 7 yıldır Hürriyet'in duvarlarının dışına çıktığım için duymak istemediklerimi duyuyorum. Beni yaralamıyor. İzah etmeye çalışıyorum. Benim de geri adım attığım yerler var. Ancak bir çok şey değişti. Artık kutuplaşmadan çıkmalıyız. Başörtüsü artık sorun değil. Meğer ne kadar saçma çatışma meselesiymiş. Türk Hava Yolları'na gidiyorum. İftihar ediyorum. Tüm dünyada THY ile ilgili güzel şeyler işitiyorum. Müşterisiyim. İyi servis alıyorum. Osmangazi Köprüsü'nden geçmem, onların yaptığı camiye gitmem, böyle bir şey olabilir mi?"

CÜBBELİ AHMET'E GÜLÜYORUM

Cübbeli Ahmet ile ilgili yazısı hatırlatılan Özkök, onun konuşmalarını dini değil, bir komedi programı gibi izlediğini kaydetti. İnanç ile ilgili alay konusu diye düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Özkök, "Onu dinleyenlere saygım var. Ama ben gülüyorum. Komik geliyor. Kumpas sonucu hapse girdi. Aziz Yıldırım'dan hikayesini dinledim. İyi bir hapishane arkadaşıymış" diye konuştu. Cübbeli Hoca'nın bir Hocasının rüyasına girdiğini ve cennete gireceğinin söylendiğini hatırlatan Özkök, "Bize öğretilen Müslümanlıkta cennet kolay değil" dedi.

"CAN DÜNDAR'I ALKIŞLAMADIM"

AK Parti'nin seçimle işbaşına gelmiş ülkenin meşru bir partisi olduğunu da vurgulayan Özkök, kendisinin bu partiye oy verme hakkının elinden alındığını belirtti. Bazı yanlışlar yapıldığını savunan Özkök, şöyle onuştu:

"Rahatlıkla tercihlerim arasında bu seçimde oy verebileceğim noktada olmasını isterim. Eleştirilerim var. Yalnız değilim. Yargı sistemi kötü. FETÖ mücadelesinde yanlışlar var. Gazetecilerin içeriye atılmasının Türkiye'nin zararına olduğunu düşünüyorum. Dünya Yayıncılar Birliği'nin Editörlük Formu Yönetim Kurulu Üyesiyim. Cape Town'da Can Dündar'a Yılın Gazetecisi Ödülü verildi. 850 kişi onu ayakta alkışladı. Bir tek ben alkışlamadım. Nasıl değerlendirilir? Neticesini yapamadım. Benin yıllardır arkadaşım. Ama alkışlamadım. Kurumsal niteliğim var. Korktum da. Oradaki durumu gördüm. Benim için üzüntü kaynağıydı. Can'ı yargılıyoruz ama Türkiye sınırlarından çıktığınızda onu kahraman gibi görüyorlar. Bu gerçeği Türkiye'den yıkamayız. Dışarıdaki Can, Türkiye için içeride serbestçe gezen Can'dan çok daha tehlikeli ve kötüdür. Türkiye'de düşünce suçu ve gazetecilikten kimsenin içerde olmasını istemem. Mümtazer Türköne'nin benimle ilgili en ağır yazıları yazdı. Ama onun içeride olması Türkiye'nin zararınadır"

"ERDOĞAN, TÜRK SPORUNA BÜYÜK KATKIDA BULUNDU"

Turgut Özal ile Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni statlar inşa ettiklerini ve son yıllarda spor altyapısına büyük hizmetler verildiğini de anlatan Özkök, Aziz Yıldırım'ın da yeni bir stat inşa ettiğini hatırlattı. Özkök, bir soru üzerine de Ali Koç'un Fenerbahçe'ye başkan olabileceğini kaydetti. Aziz Yıldırım'ın eleştirildiğini de belirten Özkök, ancak özellikle FETÖ örgütünün 3 Temmuz kumpasına karşı büyük mücadele verdiğini hatırlattı. Yıldırım'ın, ‘davanın sonunu bekliyorum' sözünü de hatırlatan Özkök, buna taraftarın olumlu cevap vereceğine inandığını ifade etti.
Özkök, "Yıldırım'ın davası var. Kendisi için girmedi. FB camiası için girdi. Camia demokrasi sınavı verdi. Türk siyasi tarihi yazıldığında mutlaka parantez açılacaktır. Fenerbahçe tek vücut oldu. Oysa o dönem Yeni Şafak gazetesi Aziz Yıldırım'ı sildi. Manşetler attığını hatırlıyorum. İlk defa bu Fenerbahçe'nin bu kongrede oy kullanacağım. Aziz Yıldırım da kendisinden sonraki ismin Ali Koç olduğunu söylemişti. Devir teslim şeklinde olmasını tercih ederim. Keşke, Aziz Bey bir dönem daha gitse, o da bir dönem sonra gelse. Veya Aziz Yıldırım kongreyi kendisi çağırıp devir teslim yapsa. Bu seçimde bir çatışmayı görmek istemem"

"GÖKÇEK ZIPIRLIK YAPTI"

Melih Gökçek'in görevden alınmasıyla ilgili düşüncesini de paylaşan Özkök, kendisiyle muhabbeti olmadığını kaydetti. Seçimle gelenin seçimle gitmesi gerektiğini belirten Özkök sözlerini şöyle tamamladı: "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna'nın iyi bir tercih olduğunu düşünüyorum. Sakin duruyor. Karakteri bana iyi geliyor" dedi.

Gökçek'i twitter'ın mahvettiğini savunan Özkök, bu yüzden kendisinin de kullanmadığını belirtti.

Kadir Topbaş'tan şikayetçi olmadığını da kaydeden Özkök, ancak Gökçek'in, sinir bozucu ve zıpırlık yaptığını sözlerine ekledi.

"GENEL YAYIN YÖNETMENLİĞİNDEN GEÇ AYRILDIM"

Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmenliğinden ayrılmasının gecikmiş bir karar olduğunu da belirten Özkök, Aydın Doğan ile 60 yaşına kadar bu görevi yapmak istediğini kaydetti. Yerine Sedat Ergin'in geleceğini ancak onun Milliyet'e gitmek durumunda kaldığını anlattı. Görevi sırasında telefonlarını bile asistanlarının çevirdiğini kaydeden Özkök, görevden ayrıldıktan sonra telefonlarının yüzde 75'inin o gün kesildiğini söyledi. Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık size ihtiyaç yok. Kendinize ait olduğunu sandığınız şeyin başkasına ait olduğunu anlıyorsunuz. Bir gün İkitelli'den geliyorum. Baktım çevremde acayip binalar oluşmuş. Bu binaların farkında değildim. Dünyadan ne olup bittiğinin farkında olmuyorsunuz"

Manş tünelinden ucuz biletle geçmek istediğini görevlinin 60 yaşındasınız yüzde 50 indirimli seyahat edebilirsiniz, uyarısıyla karşılaştığını da anlatan Özkök, bu duruma bozulduğunu belirtti. Hürriyet'in güçlü bir lojistik idari yapısı olduğunu kaydeden Özkök, "İnsanın hayatını kolaylaştırır. Hürriyet'ten ayrılan insanın cenazesine bile tören yapılır. Rahmetli Çetin Emeç'in mezarında anma töreni yapacaktık. Kadrolu imamın işine son vermişler. Sabah gittik. Fatiha okunacak hoca yok. Cep telefonumu çıkardım. Buldum açtım. Hürriyet'in sürekli cenazelerinde dini günlerinde bu işi yapacak bir imamı vardır"

"OY VERDİĞİM HER PARTİ KAYBETTİ"

Rıza Zarrab'ın rüşvetçi birisi olduğunu da belirten Özkök, cezasını Türkiye'nin vermesi gerektiğini kaydetti. Özkök, gazeteci Nazlı Ilıcak yerine Zarab'ın cezaevinde olması gerektiğini söyledi. Söyleşi sırasında Osmangazi Köprüsü'nden sıkça geçtiğini de kaydeden Özkök, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dua ettiğini söyledi. Ancak, kendisini eleştirdiğini de hatırlatan Özkök, geçmişte de Özalcı olmasına rağmen onu eleştirdiğini söyledi. Özkök, Özal'ın, Atatürk gibi büyük reformlar yaptığını ifade etti. Gençliğinin Demirel ile mücadeleyle geçtiğini de anlatan Özkök, gençliğinde AP genel merkezini taşlayanlar arasındaki gençler arasında yer aldığını söyledi. Özal, Ecevit ve Demirel döneminde gazetecilerin ve aydınların cezaevine konulmadığını da savunan Özkök, yargıya müdahale edilmediğini söyledi.
Özkök, "Bunlar toplumun en hassa şeyleri. Anlaşırsak ülke yönetimiyle ilgili küçük şeyler geriye kalır. Bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti kazanamadı. Beni eleştiriyorlar, ne olacak oy verdiğim parti kaybetti. Erdoğan'ın da 2002'ye kadar oy verdiğim partiler oy kaybetti" şeklinde konuştu.

"AHMET KAYA'YI BEN ÖLDÜRMEDİM"

Kendisini eleştiren TV programlarına katıldığı da hatırlatılan Özkök, Beyaz TV'de Osman Gökçek'in programına ve Darbeler Komisyonu'nda gittiğini hatırlattı. Genel Yayın Yönetmenliği ile ilgili her şeyi cevapladığını anlatan Özkök, "Manevi sorumluluğu yüklendim. Benimle ilgili helalleşmek için her şeyi yaptım. Yine, Beyaz TV'de de Osman Gökçek'e, bazı gazete mandeşleri bıraktım. Ergenekon dönemlerinin sonuydu. Yarbay Ali Tatar, Kuddusi Okkır, Oda TV, İlhan Selçuk manşetlerini koydum. ‘Beni çağırdın. Erdal Şafak'ı da çağırıp bu manşetleri gösterirsen medyaya yardımın olur' dedim. AKİT TV de çağrılsam gider konuşurum. Ahmet Kaya'yı ben öldürmedim. Yurt dışındaydı. Bugün olsa o manşeti atmaz, ‘Olmadı İki Gözüm' derdim"

"RASİM BENİ İÇERİ ATTIRMAK İSTEDİ"

Rasim Ozan Kütahyalı'nın geçmişte kendisi hakkında çok hakaret edici yazılar kaleme aldığını da belirten Özkök, ancak acımasız davranılmaması gerektiğini belirtti. Özkök, Oktay Ekşi'nin de Türk basının yetiştirdiği 1 numara isim olduğunu ancak bir lafı yüzünden acımasızca gittiğini söyledi. Özkök, "Bunu hak etmedi. Acımasız davranılmamalı. Rasim geçmişte, 28 Şubattan bu yana beni içeri attırmak için bile yazılar yazdı" dedi. Ahmet Kaya manşeti ile ilgili üzüntüsünü yineleyen Özkök, çok sevdiği bir sanatçı olduğunu "Kum "Gibi" şarkısının Türk müziğinde en çok sevdiği şarkı olduğunu belirtti. Özkök, kendisini savunamayan insanlara kötülük yapıldığını da hatırlatarak, bir hatırasını paylaştı. Özkök, Ankara Temsilcisiyken, geçmişte Kıbrıs'a üniversite okumak için giden 3 İranlı çocuğun suikastçi oldukları yönünde yaptıkları habere çok üzüldüğünü anlattı. Özkök, çocukların bu yüzden 3,5 ay hapis yattığını ve Turgut Özal'a söylediğini aktardı. Özkök, "Ahmet Kay adına hesap soruyorlar. Birileri de Ali Tatar Yarbay'ın hesabını sorsun. Ben sorumluluklarından kaçan insan değilim" dedi.
Fetullah Gülen'e yağ çekenler şimdi Bülent Arınç'ı taşlıyorlar. Herkes kendi vicdanının sorumluluğunu öğrenmeli. Herkes bagajı benim sırtımda taşımamı istiyor. Genel Yayın Yönetmenliğinde ayrıldıktan sonra katıldığım söyleşilerde protesto edildim ancak program sonu alkışlandım.

"YALNIZCA ÇÖLAŞAN'I OKUMUYORUM"

Köşe yazarlarıyla ilgili de ilginç sözler paylaşan Özkök, Emin Çölaşan hariç hepsini okuduğunu belirtti. Onun 5 kelimeyle 35 yıl gazetecilik yaptığını da kaydeden Özkök'ün dudaklarından şu ilginç sözler düştü:

"Liboş, yalaka. Turgut Özal'a T.Ö, Melih Gökçek'e İ.Melih, Erdoğan'a RTE diyerek 35 yıl hakaret köşeleri sundu. Okur yarattılar. Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Uğur Dündar'ı okuyorum. Emin"i okumaya ihtiyaç duymuyorum. Ne yazacağını biliyorum, liboş, dönek yalak, RTE. Artık 70 yaşına geldim. Bu benim tercih seçme zamanım. 35 yıldır bildiğim aynı hakareti satmaya çalışan bezirganlara dükkanım kayalı. "
Doğu Perinçek'in, Erdoğan düşmanlığına dikkat çektiğini de hatırlatan Özkök, kutuplaşmış toplumlarda bunun normal olduğunu söyledi. Bugünkü kutuplaşmanın Cumhurbaşkanı'nın üslubundan kaynaklandığını da savunan Özkök, Roosevelt dizisini izlediğini belirtti. Özkök, dizide liderliğin öneminin çok güzel anlatıldığını da belirterek, Erdoğan'ın da liderlik vasfının inkar edilemeyeceğini kaydetti. Özkök, "Yeminli düşmanları da inkar edemiyor. Bu vasfını birleştirici tarzda kullanmalı. İsterse yapar. Zarrab olayı var. Dünyada taraftarımız az. Mısır'da haksızlık yapılıyor" diye konuştu.
Özkök, AB ile Müzakerelerin başlaması kararı sonrası iyi bir CHP'li olan kayınvalidesinin kendisini aradığını ve ağlayarak Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'a teşekkür ettiğini iletmesini söylediğini ifade etti. Özkök, bunu Gül ve Erdoğan'a anlattığını da anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu noktaya gelmek zor değil. Sayın Cumhurbaşkanı hala kendisine ait oy potansiyelini kutuplaştırarak konuşuyor. Yüzde 50+1 konuşuluyor. Niçin yüzde 70 konuşulmuyor. Atatürk'e niçin hakaret ediliyor. Onun bu ülkeye ne zararı oldu. Buna kızıyorum. Atatürk'e küfrederek AKP ve cumhurbaşkanına bağlılığı ifade etme duygusu nasıl bir duygu. Bu tarafta Erdoğan'a küfür ediliyor. İkisi de yanlış. Özal'ın ekonomik reformları, Demirel'in barajları, Ecevit'in çalışma yaşamına getirdiği toplu sözleşme haklarını nasıl unuturuz?"

"SOLCULUĞUN BİR RAJONU DA KARŞI ÇIKMAKTIR"
Kendisinin sol düşünceden geldiğini de hatırlatan Özkök, bunun rajonlarından birisinin karşı çıkmak olduğunu söyledi. Özkök, Erdoğan'ın Filistin raconuyla kendisinin de solculuk raconuyla yetiştiğini söyledi. Özkök, ancak Özal'ın kendisine yapıcılığın nimetlerini öğrettiğini söyledi. Yapılan hizmetlere karşı çıkmadığını da hatırlatan Özkök, Çanakkale Köprüsü'nü desteklediğini anlattı. Özkök, adının Troya Köprüsü olması gerektiğini de ifade etti. Özkök, bu kelimenin Yunanlılara ait olmadığını belirterek, "Çanakkale adıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı bile yok. Tarihi adı değil. Telaffuzu da kötü. Çanakkale'nin adını Troya yapıp İstanbul'la trenle bağlanmalı. Oraya köprü yapılması önemli ve gerekli bir karar" şekilde konuştu.

"ARABA KULLANMAYI BİLMİYORUM"
Öğretim üyeliği ve Genel Yayın Yönetmenliği boyunca araba kullanmadığını da kaydeden Özkök, araba kullanmayı bilmediğini itiraf etti. Gitar koleksiyonu olduğunu belirten Özkök, ancak bir türlü çalamadığını söyledi.