Erdoğan 1 Mart'ta da haklıydı...

Erdoğan FETÖ ile mücadelede nasıl ki yalnız bırakıldıysa… 1 Mart Tezkeresinin kabulü için çabalarken de öylesine yalnız bırakılmıştı…

GAZETECİLER.COM- 

Zaman en büyük yargıçtır…
Evet…
Aynen öyle oldu…
Zaman bütün olayları ve kişileri yargıladı; hükmünü verdi…
Recep Tayyip Erdoğan haklı…
Abdullah Gül, Bülent Arınç ve deniz Baykal haksız…
Ve…
Yüzlerce gazeteci de haliyle tuttukları taraf ve gösterdikleri yol nedeniyle yanıldı…
Çok az sayıda gazeteci ise tezlerinde haklı çıktı…
Konuya geleyim…

* * *

1 Mart 2003 Tezkeresi…
O günlerde henüz milletvekili bile olmayan ancak Ak Parti Genel Başkanlığı
koltuğunda oturan Erdoğan, tezkerenin Meclis’te kabulünden yanaydı…
Neden?..
Öncelikle kendisine anlatılan alternatifler arasında en doğrusunun tezkerenin kabulü
olduğunu, yüksek sezgi yeteneğiyle kolayca anlayabiliyordu…
Tıpkı, yıllar önce Fetullah Gülen örgütünün de ülkenin başına bela olacağı
konusundaki sezgilerinde haklı çıkması gibi…

* * *

1 Mart Tezkeresinin mecliste oylanmadan önceki günleri hatırlayın lütfen…
Zaman Gazetesi başta olmak üzere Gülen örgütünün üzerlerinde etkinliği olan
medyanın tamamıyla milletvekilleri ve işadamları tezkerenin reddi için olağanüstü
çaba harcıyorlardı…
Tezkerenin reddi için en büyük çabayı gösterenlerden biri ise o günlerde Zaman’da
yazan, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün en yakın dostu Fehmi Koru idi…
Erdoğan ve kendisine inanan çok sayıda milletvekili ise tezkerenin mutlaka kabul
edilmesinden yanaydılar…
Ama…
Oylamada kabul oyları ret oylarından fazla olduğu halde 276’yı bulamadığı için
dönemin Meclis Başkanı “Tezkere kabul edilmemiştir” diye açıklama yaptı…
Ve…
Bugün ortaya çıkan gerçek şu:
Tezkerenin reddi için el ele veren dönemin Başbakanı Abdullah Gül, dönemin Meclis
Başkanı Bülent Arınç ve dönemin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal
haksız…

* * *

Şimdi de tezkerenin reddinden sonrasına bakalım…
Tezkerenin reddi sonucu ABD, Irak'ın güneyinden girmeyi tercih etti…
Bu ise çok zor bir amfibik ve hava harekâtı gerektiriyordu…
Yani…
Çok fazla asker zayiatı demekti…
Yani…
Bölgede Türkiye’den daha başka bir ortak veya müttefik bulmanın zorunlu
olduğunun göstergesiydi…
Ve…
ABD o müttefiki bulamayınca yarattı…
Talabani – Barzani ikilisinden birini Irak’a cumhurbaşkanı…
Diğerini ise Kuzey’de bir Kürt federasyonunun başkanı yaptı…
Ve…
Yıllarca Türkiye’ye kan kusturan Peşmerge de, o federasyonun resmi ordusu oldu…
Çok güçlü petrol bölgeleri Türkiye’nin değil, Barzani başkanlığındaki Kürt
yönetiminin kontrolüne geçti…
Sadece Barzani değil, Kandil de güçlenmiş oldu…
ABD, müttefiksiz kalmaktan kurtuldu…

* * *

Ne var ki…
O günlerde…
Bizim medyamız ve Gülen örgütünün kalemşorları içeride zafer çığlıkları attılar…
“Yiğit Türk meclisi” havaları bastılar…
Ve fakat…
Tezkereyi reddederek Türkiye’ye nasıl da büyük bir fırsat kaçırttıklarını
göremediler…

* * *

Bugün artık hep birlikte anladık ki…
Erdoğan FETÖ ile mücadelede nasıl ki yalnız bırakıldıysa…
1 Mart Tezkeresinin kabulü için çabalarken de öylesine yalnız bırakılmıştı…
Hâsılı…
Son günlerde de yine aynı çevre, “ABD Feto’yu koruyor” çığlıkları atarak ABD’nin
Feto’yu henüz iade etmemesinin gerekçelerinin tartışılmasına bile izin vermiyorlar…
Yakında Erdoğan hem ABD, hem AB, hem Rusya ve hem de İslâm dünyasıyla (Tabii
ki petrol zengini olanlarıyla) aynı anda ve aynı sıcaklıkta ilişki kurduğunda kimler
itiraz ederse…
Bilin ki adları ne olursa olsun asıl “çeteciler” onlardır…
Yıllarca İslâmi sermaye ile ekonomiyi ayakta tuttuğunu unutup Erdoğan’ı
“Araplardan şeriat devleti de ithal” edecek diye suçlayanlarla…
“Erdoğan küresel emperyalizme kafa tutuyor” diye her dost ülkeyle kavga
edilmesini tahrik edenler; biliniz ki aynı kaba gizlice teşaşür edenlerdir…

YAKUP MURAT