Engin Ardıç kendini böyle savundu: Şerefsiz, ciğersiz, benim arkama saklanan psikopat!..
Engin Ardıç'ın, 'Gülmek yasaktı' başlığı ile kaleme aldığı yazı büyük yankı uyandırmıştı. Eleştirilere köşesinden cevap veren Ardıç, yazmadığı şeylerin yazılmış ve söylemediği şeylerin söylenmiş gibi gösterildiğini ve kendisine çamur atıldığını belirtti.
Amacın kendisinin ayağını kaydırmak olduğunu
iddia eden Sabah yazarı, "Ben Atatürk'e hakaret edecek bir sapık
değilim. Aklımı peynir ekmekle yemedim.
Atatürk'le bir sorunum, bir alıp veremediğim yoktur."
ifadelerini kullandı.
Herhangi bir sosyal medya adresi olmadığına vurgu
yapan Ardıç, kendisi adına açılmış bir sahte hesap olduğunu söyledi
ve sanal ortamda kendi adına yazılan hiçbir şeyin dikkate
alınmaması uyarısında bulundu. Ardıç, "Internet'te benim adımı ve
hatta resmimi bile kullanan bir manyak var. Şerefsiz ve
ciğersiz: Yazdığının altına imzasını atamayan, benim arkama
saklanan bir psikopat.
Polise bir yalvarmadığımız kaldı "yakalayın bu kişiyi"
diye, hiçbir sonuç alamadık.
Gene benim adımla açıklamalarda bulunmuş..."
dedi.
DÜŞMANLARIM KUDURDU
Taktik bellidir: Orasından burasından çekiştire çekiştire,
yazmadığım şeyleri yazmış, söylemediğim şeyleri söylemiş gibi
gösterip birilerini aleyhimde gaza getirmek, özellikle adliyeyi...
Nasıl olsa herkes her gün her gazeteyi ve her yazarı okumuyor ya,
çarpıt çarpıtabildiğin kadar. Çamuru at, hiç olmazsa izi kalır.
Ve de hep aynı kalemden çıkmış görünen, sahte imzalı ve sahte
adresli birtakım "tüvitler" atarak sosyal medya adı verilen ortamı
bulandırmak.
Buna balıklama atlayacak üç-beş Babıali alçağı da kimi
kıskançlıktan, kimi düşmanlıktan, kimi ahmaklıktan hazır bekliyor
zaten...
Hadi bir "linç kampanyası"... Terör estirmece...
Bunu hep yapıyorlar. Şarkıcılara, oyunculara, futbolculara
yaparlardı, bize de yapıyorlar.
Amaç bellidir: Başımı derde sokmak, mümkünse ayağımı kaydırmak.
Yöntem de bellidir: Beni heykellere saldıran birtakım manyaklarla,
kafasında fesle dolaşan birtakım egzantriklerle aynı kefeye
sokmak.
***
Kaç kere söyledik ama bir kere daha söyleyelim:
Ben Atatürk'e hakaret edecek bir sapık değilim. Aklımı peynir
ekmekle yemedim.
Atatürk'le bir sorunum, bir alıp veremediğim yoktur.
Ara sıra eleştirdiğim, cumhuriyetin ilk dönemlerinin birtakım
yanlış uygulamaları ve daha sonraları da Atatürkçülük adına yapılan
birtakım saçmalıklardır.
Azıcık kafası çalışan, okuduğunu anlama yeteneği olan herkes bunu
bilir.
Bunlardan yola çıkıp bana "Atatürk düşmanı" diyen ya ahmak ya
alçaktır.
Birtakım faşo bozuntuları, lafa anamı ve ölmüş babamı bile
karıştıracak kadar ileri gittiler. Bazı basın çakalları da fırsat
bu fırsattır deyip "imalı dokundurmalarda" bulundular.
***
Dedim de... Internet'te benim adımı ve hatta resmimi bile kullanan
bir manyak var.
Şerefsiz ve ciğersiz: Yazdığının altına imzasını atamayan, benim
arkama saklanan bir psikopat.
Polise bir yalvarmadığımız kaldı "yakalayın bu kişiyi" diye, hiçbir
sonuç alamadık.
Gene benim adımla açıklamalarda bulunmuş...
Tekrar ve tekrar söylüyorum: Internet'te Facebook, Twitter,
Instagram, Whatsapp, şu bu, aklınıza ne gelirse, hiçbir hesabım
yoktur. Oralara tek kelime yazmış göndermiş değilim. (Gazetenin
benim adıma açtığı ve yazılarımı "zikreden" bir sayfa var, ona da
bakmamaya çalışıyorum sinirim bozulmasın diye, çünkü yazılarımı
kötü aktarıyor, dengesini bozuyor, katlediyorlar.)
Bu gibi sanal ortamlarda benim adımla okuduğunuz hiçbir şeyi
dikkate ve ciddiye almayın, sahtedir.
Bunu da, bu gibi durumlardan ekmek çıkarmaya çalışan bazı "siteci
gayretkeşlerin" bilgilerine sunarım. Öğrenmeye niyetleri varsa
tabii.