Emin Çölaşan'dan Nazlı Ilıcak'ın mektubuna cevap
Emin Çölaşan “Nazlı Ilıcak’ın mektubundan yola çıkarak” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kendisine cezaevinden mektup yazan Nazlı Ilıcak'la ilgili Emin Çölaşan bakın neler yazdı?
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan “Nazlı Ilıcak’ın
mektubundan yola çıkarak” başlıklı bir yazı kaleme
aldı.
Çölaşan, FETÖ’den tutuklu bulunan Nazlı Ilıcak’ın kendisine
mektup gönderdiğini belirttiği yazısında “Biz gazeteciler de
insanız. Birbirimizle çeşitli boyutta ilişkilerimiz vardır.
Bazılarını severiz, dostumuzdur… Bazılarından ise hiç hoşlanmayız.
Onlarla yıldızımız bir türlü barışmamıştır. Olumsuz duyguların çoğu
siyasal görüşlerimizin farklı olmasından kaynaklanır. Birbirimizle
sosyal ilişkimiz hemen hiç yoktur. Bir yerde karşılaştığımız
takdirde el sıkışır ve soğuk bir selamla yetiniriz, genelde hepsi o
kadardır. Bazen de yazılarımızda birbirimize gireriz, hakaretler
ederiz, hatta mahkemelik oluruz” dedi.
“ILICAK MEKTUBUNA ‘SEVGİLİ
EMİN ÇÖLAŞAN’ DİYE BAŞLIYOR”
Yazısında “Önceki gün elime Nazlı Ilıcak'ın bana hitaben
yazdığı bir mektup ulaştı. Yukarıda anlattığım gibi, 8 Ocak günü
APS ile postaya verilmiş ve İstanbul'a gönderildiği için Ankara'da
elime geçmesi yine geç kalmış” diyen Çölaşan “Nazlı hanımın
FETÖ'den tutuklu olduğunu ve uzun süredir Bakırköy kadın cezaevinde
yattığını biliyorsunuz. Mektubuna ‘Sevgili Emin Çölaşan’ diye
başlıyor ve ilk cümlesi şöyle: ‘Her gün SÖZCÜ alıyor ve bütün
yazılarınızı dikkatle okuyorum…’ Son cümleleri ise aynen şöyle:
‘Sevgili Çölaşan mektubumu ister yayınlayın, ister yayınlamayın.
Ama benim ricam, eğer yayınlarsanız benim hakkımda kırıcı sözler
sarf etmeyin. Fikir ayrılıklarını tahliye sonrasına bırakalım.
Sevgilerimle.’”
“DÜŞENE
VURULMAZ”
Nazlı Ilıcak ve Emin Çölaşan’ın geçmişte birbirlerine çok
ağır ifadelerle yüklendikleri biliniyor. Çölaşan köşesinde
Ilıcak’ın mektubuna dair yazısını şöyle sürdürdü:
“Kesin bir anlayışım vardır:
Düşene vurulmaz.
Normal zamanlarda ben Nazlı Ilıcak'la nice kalem kavgalarına
girişmiş bir gazeteciyim.
O da bana yazardı.
Mahkemelik olmadık…
Ama bu kalem kavgaları sürecinde birbirimizi hiç
sevmedik.
Daha açık söylemek gerekirse birbirimizden nefret
ederdik.
Gün geldi, Nazlı hanım FETÖ'den tutuklandı ve cezaevine
girdi.
Düşene vurulmaz ilkem uyarınca hakkında bir tek satır bile
yazmadım.
Oysa tam zamanı idi!..
Cezaevine girmiş… Ne yazarsanız yazın, isterseniz en ağır
hakaretleri edin, size yanıt veremez, açıklama yapamaz, kendini
savunamaz.
Eli kolu bağlı, özgürlükten yoksun birilerine bunu yapmak
ahlâksızlıktır, namertliktir.
Sadece o değil, geçmişte büyük kavgalar ettiğimiz ve halen
cezaevinde yatmaktan olan hiç kimse hakkında kötü bir tek söz bile
yazmadım.”
“AKLIMA
GETİREMEZDİM”
Çölaşan “Yıllar ve koşullar insanların bazı duygu ve
düşüncelerini törpülüyor” dediği yazısını şöyle
noktaladı:
“Geçmişte o kadar kapıştığım Nazlı Ilıcak'ın günün birinde
bana ‘Sevgili Emin Çölaşan’ diye başlayan, cezaevindeki durumunu
anlatan, içini döken ve yine ‘Sevgili Emin Çölaşan’ diye biten bir
mektup yazacağını, doğrususunu isterseniz aklıma getiremezdim.
Geçmişte yaşadıklarımızı ve kavgalarımızı düşündüm, kendi kendime
‘Hey gidi günler’ dedim.”