Emin Çölaşan: FETÖ'cü olmakla yargılanacağım aklıma gelseydi...
Sözcü gazetesi, yazarı Emin Çölaşan hakkında açılan FETÖ davasına itiraz ederek; "Günün birinde FETÖ'cü olduğum iddiasıyla yargılanacağımı aklıma bile getirmezdim. " ifadesini kullandı.
Sözcü gazetesi yazarları Emin
Çölaşan, Necati Doğru’nun ve bazı yöneticilerinin de
aralarında bulunduğu 5 isme "FETÖ’ye yardım" davası açıldı. Yazar
ve çalışanların 15 yıla kadar hapisleri
isteniyor.
Gazetenin yazarı Emin
Çölaşan açılan davaya tepki gösterdi. Çölaşan, "Günün
birinde FETÖ'cü olduğum iddiasıyla yargılanacağımı aklıma
bile getirmezdim. Eğer getirseydim,
adına Fetullah denilen o sümüklü herifle birlikte ekibine
de yaklaşıp avantalarımı alır, hatta nicelerini konuk
ettikleri beleş yurtdışı gezilerinde boy gösterip yolumu bulurdum.
Kısmet değilmiş! dedi.
İŞTE EMİN ÇÖLAŞAN'IN O YAZISI
Sevgili okurlarım, Türkiye'de gazetecilik yapmak
giderek zorlaşıyor. Hele iktidardan yana bir gazeteci değilseniz
başınıza her an, her iş açılabilir.
Kim olursanız olun, bu devirde “Yandaş” olacaksınız.
Gazeteci, işadamı, bürokrat vesaire hiç fark etmez. Bütün maddi ve
manevi varlığınızla iktidara destek vereceksiniz, yalakalık
yapacaksınız, hataları, yolsuzlukları, vurgunları asla gündeme
getirmeyeceksiniz!
İşte bunları yaptığınız takdirde iktidarın nezdinde “İyi
adam”olur ve sizi bekleyecek olan nice tehlikeleri savuşturmuş
olursunuz.
***
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen ve
bizleri FETÖ'cü olmakla suçlayan iddianame elime dün
geçti.
61 sayfadan oluşan o belgeyi dikkatle okudum, Metin
Yılmaz ve Necati Doğru ile birlikte nelerle
suçlandığımı anlamaya çalıştım.
SÖZCÜ'de bir yazım çıkmış, bir de benimle yapılan bir söyleşide
kullandığım birkaç cümle var.
O sırada FETÖ takımı henüz darbe yapmaya soyunmamış
ama AKP ile kapışmış durumda.
Ancak bunların günün birinde darbe yapmaya kalkışacağını kimse
bilmiyor.
İkiz kardeşi AKP ile aralarına kara kedi girmiş…
Ve ben bunların kavgasında cemaati tutmuşum.
Hepsi bu kadar!..
Fetöcülük (!) konusunda somut bir belge var mı?
Hiçbir şey yok, olamaz da.
***
Ben Mustafa Kemal'in askeriyim. Yolum o yol, çizgim
o çizgidir…
Ve şimdi öteki arkadaşlarımla birlikte benim hakkımda
da FETÖ davası açılıyor. İnanılır gibi
değil.
FETÖ'cü olmak için elbette ki onlarla bir takım açık veya
gizli ilişkilerin olması gerek.
Toplantılarına katılacaksın, Bank Asya'da paran olacak, evlerinde
kalacaksın, onların sağladığı irili ufaklı maddi ve manevi
olanaklardan az veya çok yararlanacaksın.
Acaba hangisini yapmışız, hangi maddi ve manevi çıkarları
sağlamışız! Öyle ya, cemaatçi olmak için ya onlardan bir çıkarın
olacak, ya da kafan, onların kafa yapısına ve
düşüncelerine uygun olacak.
Valla şimdi Fetöcülükle suçlanan bizlerde bunların hiçbiri yok.
***
Şimdi “O halde hakkınızda niçin iddianame
düzenlenmiş, ağır ceza mahkemesinde niçin
yargılanacaksınız” diye sorabilirsiniz.
Bu haklı sorunuzun yanıtı gayet basit:
İktidar bizim gazete başta olmak üzere kendisinden yana olmayan
bütün medyaya seçimlerden önce yeni bir gözdağı vermek istiyor.
Burada amaç muhalefetin en büyük ve en güçlü tek gazetesi
olan SÖZCÜ'yü korkutmak, baskı altına alıp
sindirmek veyayın politikasını değiştirmeye zorlamak.
Çok yanlış bir yol izliyorlar.
***
FETÖ'cü!..
Bize bu damgayı vurmaya kalkışanlar, acaba örneğin benim o örgütle
nasıl mücadele ettiğimi hiç biliyor mu? Bunu araştırmışlar mı?
Adına Fetullah denilen adam ve onun yayın organı
olan Zaman Gazetesi beni çeşitli zamanlarda mahkemeye
verdiler.
Fetullah'ın dimdik ayakta olduğu dönemlerde amaçlarından biri, beni
de kendilerine çekip kafakola almaktı.
Bana yalakalık dolu bir mektup yazmıştı, burada
açıkladım, mahkemeye verdi!
Hakkımda çeşitli konularda açtığı bütün tazminat ve ceza davaları
reddedildi.
Zaman Gazetesi'ni burada defalarca
yazdım.
Bunların bayi satışı 18 bin dolaylarında idi. Oysa
satışlarını 800 bin gösterip devletten para
tırtıklıyorlardı.
Bu işin üzerine gidince beni yine mahkemeye verdiler. Mahkeme
kendine göre üç kişilik bir bilirkişi heyeti kurup sözü onlara
bıraktı…
Bilirkişi raporunda şöyle deniliyordu:
“Zaman Gazetesi'nin muhasebe servisinde yaptığımız
incelemede Çölaşan'ın verdiği rakamların doğru olmadığı ortaya
çıkmıştır. Davanın kabulü gerekir…”
Meğer üç bilirkişiden ikisi FETÖ'cü imiş… Ve mahkeme beni
mahkûm etti!
Karar Yargıtay'dan döndü ama bizi epeyce uğraştırdı.
***
Evet, günün birinde FETÖ'cü olduğum iddiasıyla
yargılanacağımı aklıma bile getirmezdim.
Eğer getirseydim, adına Fetullah denilen o sümüklü
herifle birlikte ekibine de yaklaşıp avantalarımı alır,
hatta nicelerini konuk ettikleri beleş yurtdışı gezilerinde boy
gösterip yolumu bulurdum!
Kısmet değilmiş!
***
Sevgili okurlarım, insanları “Sen şucusun,
bucusun” diye suçlamak çok kolay bir iştir.
İtiraz edersiniz, “Bu iddiayı kanıtla” dersiniz, bu kez
karşı taraftan ses gelir:
“Biz kanıtlamakla yükümlü değiliz. Öyle olmadığını sen
kanıtlayacaksın!”
Şimdi biz bu durumdayız.
Bunun sonu gelmez.