Maranki’nin açıklamalarının toplumun önemli bir
kesiminde ciddiye alındığını ve bu konudaki tartışmaların ve
endişelerin sonlanması, kafaların netleşmesi için yargının biraz
hızlı davranması gerektiğini söyleyen Zeyrek, "Yanlış
anlaşılmasın, “Maranki neden doğrudan gözaltına
alınmadı” demiyorum. Hatta, tam tersine izlenen yöntemin doğru
olduğunu düşünüyorum. (Keşke, silah ve şiddete dair bir içeriği
olmayan Twitter mesajı nedeniyle hakkında soruşturma
açılan Barış Atay da ifade için sadece davet edilseydi.
Sabah kapısına polis dayanmasa, akşama dek karakolda
tutulmasaydı.)" ifadelerini kullandı.
DENİZ ZEYREK'İN
YAZISI
AHMET Maranki’nin “Benim umudum 25 Haziran’da... Olmadı artık
Belgrad Ormanı’nda bir ağacın altında talim şeyimizi oraya gömdük.
Çıkaracağız sokağa artık” sözlerini duyduğumda herkes “Neden
savcılar işlem yapmıyor” sorusunu sormuştu zaten.
Bu tür durumlarda
soruşturmayı, “soruşturma konusu fiilin
işlendiği yer”in basın savcılıkları başlatır. Programın
yayınlandığı Akit TV’nin olduğu
bölgenin hangi savcılığın görev alanına girdiğini bilmiyordum. O
nedenle Ankara’dan öğrenmeye karar verdim. Doğrudan bu konulardaki
hassasiyetini bildiğim Hâkimler Savcılar Kurulu
Başkanvekili Mehmet Yılmaz’a
sordum. Sayın Yılmaz, bir süre
sonra Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın konuyla ilgili
yaptığı basın açıklamasını gönderdi.
Açıklamada Maranki hakkında
TCK’nın 216/1 ve 218/1 maddeleri çerçevesinde soruşturma
başlatıldığı yazıyordu. Neticede herkes hukukçu değil, ben bu
maddelerin ne anlama geldiğini bilmeyenler için yazayım.
TCK’nın 216. maddesinin ilk fıkrası şöyle diyor:
“Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi
aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle
kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya
çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.”
TCK’nın 218/1 maddesi ise söz konusu suçun basın yoluyla
işlenmesi halinde cezanın yarı oranında arttırılmasını
öngörüyor.
Küçükçekmece Başsavcılığı’nın
açıklaması, “İlgili
kişi şüpheli
sıfatıyla
ifadeye çağrılmış olup
soruşturma titizlikle
sürdürülmektedir” cümlesi ile
bitiyordu.
HSK Başkanvekili Yılmaz,
savcılığın Maranki’nin
savunmasını alıp soruşturma gerekleri neyse onu yapacağını
da sözlerine ekliyordu.
Okuduğunuz bu yazıyı dün 16.00 gibi bitirdim. Küçükçekmece
Adliyesi’ne sordum. Maranki’nin
davet edilmesinin üzerinden 19 saat geçmişti ama o henüz
gelmemişti, gelmesini de beklemiyorlardı. Gelmediği ve ifade
vermediği için de benim konuştuğum yargı mensubunun, Belgrad
Ormanları’nda gömülü şeyin ne
olduğu, Maranki’nin kimlerle
talim yaptığı konusunda bir fikri yoktu. Doğrusunu isterseniz,
başsavcılığın acelesi de, “Sözü edilen
‘şeyler’ bu süre içinde Belgrad Ormanı’ndan
alınır” gibi bir kaygısı da yok
gibiydi.
Oysa Maranki’nin o
açıklamaları toplumun önemli bir kesiminde ciddiye alınmıştı ve bu
konudaki tartışmaların ve endişelerin sonlanması, kafaların
netleşmesi için yargının biraz hızlı davranması gerekiyordu.
Yanlış anlaşılmasın, “Maranki neden
doğrudan gözaltına alınmadı” demiyorum.
Hatta, tam tersine izlenen yöntemin doğru olduğunu düşünüyorum.
(Keşke, silah ve şiddete dair bir içeriği olmayan Twitter mesajı
nedeniyle hakkında soruşturma
açılan Barış
Atay da ifade için sadece davet
edilseydi. Sabah kapısına polis dayanmasa, akşama dek karakolda
tutulmasaydı.)