Damat kayınpederle; Kaynana gelinle kavgalı...

Umarım ve dilerim ki siyasi farklılıklar dostluklara, arkadaşlıklara, birlikte eğlenmelere, birlikte sohbet etmelere engel olmaz…

Kimileri “bizim çocukluğumuzda” diye başlayan cümlelere çok kızıyor…
Oysa ben öyle başlayan cümleleri (Bazen) çok seviyorum.
*
Genç ve hatta orta kuşak hatırlamaz…
Çünkü…
Genç kuşak, siyasette farklılığın “Düşmanlık” için yeterli olduğu bir ortamda yetişti…
*
Çünkü…
Genç kuşağın babası, kendisinden başka bir siyasi partiye oy veren öz ağabeyi ile bile (Neredeyse.) kanlı bıçaklı…
Damatlar kayınpederle; kaynanalar gelinle kavgalı…

İkisi de CHP'li idi…

Oysa…
Benim kuşağımın çocukluğu ve hatta ilk gençliğinde siyasi görüş ayrılıkları, farklı partilere oy veriyor olmak; dostluğa, arkadaşlığa, birlikte eğlenmeye, birlikte sohbet etmeye engel değildi.
*
Oysa…
Benim kuşağımın çocukluğu ve hatta ilk gençliğinde herkes kimin kime oy verdiğini bilir ama kimse kimseye “yuh olsun” demezdi…

*
Benim babamın en sevdiği kişilerden biri bacanağı diğer ise kız kardeşinin kocası idi meselâ…
Ve ikisi de CHP’li idi…

*
Onlar için de babam dünyalar iyisi bir dost, bir arkadaş bir hısım (Hukuki akrabalık.) idi…
Hasımlık ise akıllarının köşesinden bile geçmezdi…

Siyasi parti amigoluğu…

Ya bugün…
Bugünlerin o günlere benzer yanı var mı?..
Tabii ki ve ne yazık ki yok…
*
Olabilir mi?..
Son günler olabileceğini gösterdi…
Yargılamadaki haksızlıklara…
Bilhassa, HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk’un vefat eden annesinin cenazesine karşı yapılan saygısızlıklara (Birkaç canavar hariç.) hepimiz karşı çıktık, barbarları kınadık…
*
Umarım ve dilerim ki siyasi farklılıklar düşmanlık için gerekçe (Sebep.) olmaktan çıkarılır…
Siyasi parti tercihi siyasi parti amigoluğuna dönüşmüştü…
Umarım ve dilerim ki o demokrasi dışı tavırlar biter…
Umarım ve dilerim ki siyasi farklılıklar dostluklara, arkadaşlıklara, birlikte eğlenmelere, birlikte sohbet etmelere engel olmaz…

ÇARPITMA HOCA...

Yeni Şafak yazarlarından Faruk Beşer dünkü yazısında soruyor:
“Erkeğin ailenin reisi olması, kadının erkeğe itaati meselesi midir?”
*
Hoca’ya göre “itaat” meselesi değilmiş…
Hatta…
Seküler (Hocaya göre “Laikçi”.) kadınlar, kocalarına itaat etmek zorunda olmaktan da şikâyetçi değilmiş…
Ama…
*
Bazıları (Hoca’ya göre yine “Laikçiler”.) “kadın kesiminin duyguları üzerinden İslam karşıtlığı yapıyor” imiş…
*
Hoca alenen çarpıtıyor yani…
Çünkü…
Sekülerlerin (Kadın erkek fark etmiyor.) itirazları “itaat” etmeye…
Kadın ya da erkek; bir diğerine itaat etmek zorunda olmamalı…
Hele kadının itaati artık çok gerilerde kalmış olmalı Hoca…
Abartma…
Çarpıtma…