Cüneyt Ülsever, Derya Sazak'ı bombaladı, Yurt'tan ayrıldı

Cüneyt Ülsever "Yurt Gazetesi’nden neden ayrıldım" başlığı ile gazeteyi ve yönetimini bombardımana tuttu ve bakın artık nerede yazacak...

29 Ocak 2012 tarihinde yayımlanmaya başladığı günden beri Yurt gazetesinde yazan Cüneyt Ülsever, Merdan Yanardağ döneminde 78.000 tiraja ulaşan Yurt gazetesinin, Temmuz 2014’de göreve getirilen Derya Sazak döneminde 9.000 civarında bir tiraja düşmesi ardından, kullanıldığını hissettiğini, “6 ay çalıştır 1 ay maaş öde!” prensibi geliştirildiğini, gazetenin editör, muhabir kadrosunda çalışanların maaş almadıklarını, bu yüzden sendika aracılığı ile tepki gösterince kovulduklarını, bunların artık katlanılamaz olduğunu ve gazeteden istifa ettiğini açıkladı.

Ülsever Oda TV'de yayımlanan yazısında bundan böyle Hürriyet'ten kovulduktan sonra kapılarını kendisine açan Oda TV'de yazacağını da açıkladı.

İşte Cüneyt Ülsever'in söz konusu yazısından çarpıcı bir bölüm:

Herhalde üç yıl içinde sıkıntılar üst üste bindiği için Derya Sazak döneminde mali sıkıntılar had safhaya ulaştı. Kabaca “6 ay çalıştır 1 ay maaş öde!” prensibi geliştirildi. Şahsım adıma “kullanılma” duygum had safhaya ulaşıncaya kadar maddi açıdan fazla şikâyetçi olmadım. Hatta telefonla yaptığımız bir görüşmemizde (herhalde 3 yıl 3 ay içinde yüz yüze toplam 4 kere, telefonla ise 2 kere görüştük) patron maaş almadıkları için şikâyet eden diğer bazı köşe yazarlarından dem vurup, benim suskunluğumu takdir ettiğini belirtmişti.

Beni aylarca maaş alamayan dar gelirli çalışanların durumu her geçen gün daha fazla rahatsız etmeye başladı. Nadir yaptığım gazete ziyaretlerinin birisinde gazeteden maaş alamamasını şikâyet ettiği için kovulan ve birikmiş maaşların ne zaman ödeneceğine dair kapıda haber bekleyen (aylardır kirasını bile ödeyemiyordu) eski editörümle karşılaşınca kendimi çok kötü hissettim. Ne diyeceğimi, nereye bakacağımı bilemedim.

Sendikalaşan çalışanların özellikle kovulduğunu duyunca içimdeki hırs iyice büyüdü. 

                                 ***

Duyduğumuz sıkıntılar had safhaya ulaşmış olmalı ki, 16 Mart 2015 günü gazetenin üç kıdemli köşe yazarı bir araya geldik. Maaşların 20 Mart 2015 Cuma gününe kadar ödenmesini bir sözlü tamim ile genel yayın yönetmenine bildirmeye karar verdik. Aşağıda bahsedeceğim konularda duyduğumuz sıkıntıları da birbirimizle paylaştık. Aramızdan bir kişi Derya Sazak ile konuştu. Derya Sazak beni 17 Mart Salı günü telefonla aradı. Ancak, bir maaş ödeyebileceklerini bildirdi. Ben de “ağzımıza altı ayda bir parmak bal çalınmasına!” artık öfke duymaya başladığımı kendisine bildirdim. 20 Mart Cuma gününe dek bekleyeceğimi, sonra istifa edeceğimi Sazak’a beyan ettim. O günden sonra Derya Sazak beni bir daha hiç aramadı. 21 Mart Cumartesi akşamüzeri yazı işlerinden beni aradılar. Ertesi gün yayınlanacak yazımı almadıklarını söylediler. “İstifa ettiğimi genel yayın yönetmeni yazı işlerine bildirmedi mi?” diye sordum. Bildirmemişti. Şaşırıp kaldılar. Benim de ağzım açık kaldı!

Hürriyet’ten 2011’de kovulmuştum. Yurt Gazetesi’nden 21 Mart 2015’de kendi arzum ile istifa ettim.

                                  ***

Son altı ayda içimde birikenleri şu şekilde sıralayabilirim:

1) Belirttim. Tabii ki ilk sırada aylardır maaş alamamak gelir. Ancak, bu sorun ben gazeteye geldiğim ilk günden hemen sonra başladı. Önceki iki genel yayın yönetmeninin sıcak yaklaşımları, dostane tavırları ve güçlü motivasyonları beni gazetede tuttu. Derya Sazak’ın telefonlara bile çıkmayan, SMS’lere cevap bile vermeyen tavrı ise beni uzaklaştırdı. Aşağıdaki olgularla birleşince kullanıldığımı daha beter hissetmeye başladım. Öfkem arttı.    

2) Gazeteye hemen hiç uğramasam bile maaş alamayanların, itiraz ettikleri için kovulanların sesi benim kulağıma da devamlı geliyordu.

3) Gazetede çalışanlar zaman zaman eve gidecek para bulamaz iken patronun gazetede görevli kızının gazeteye en lüks marka özel arabalarla gelmesi bir menkıbe olarak konuşuluyordu. Geçen yıllarda maaş alamadıkları için sesini yükselten çalışanları bu genç arkadaşın “babam sizin için çırpınıyor, şurada iki ay maaş alamayınca tepki vererek çok ayıp ediyorsunuz!” mealli yazılı açıklama ile uyarmasına da çok sinirlenmiştim, tepkimi kendisine iletince dönemin genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ bana duruma el koyacağına dair söz vermişti. 

4) Son günlerde suyunun suyu, hiçbir fikri değeri olmayan CHP milletvekili aday adayları ile tam sayfa söyleşiler yayınlanmaya, onlardan görüş alınmaya başlandı. Esasen yapılan iş bu aday adaylarının haber-röportaj adı altında propagandalarının yapılması idi. Medya etiğine tamamen ters bu tavrın nedenleri hakkında şailar duymaya başladım. Çok rahatsız oldum.

                                  ***

5) Gazetenin internette yayın yapan web sayfasında geçen günlerde bir tasarım değişimi başladı. Ancak, görsel değişim yazarların köşesine gelince durdu. Hepimizin haftalar önce yazdığımız yazılar her gün güncel yazılar gibi yayınlanmaya başladı. Okur kısa zamanda uyandı. Her gün bir sürü haklı tepkiler almaya başladım. Okur enayi yerine konduğunu düşünüyordu. Gazeteyi defalarca uyardım. Kimse ilgilenmedi. Meğer ise, web tasarımcısı da parasını alamayınca gazeteyi ortada bırakarak intikam alıyormuş.

6) Gazete geçen hafta başı sürmanşetten iki gün üst üste 22 Mart akşamı Suada’da Yurt Gazetesi ve Sokak TV arasında “dayanışma gecesi” (kutlama gecesi) yapılacağını, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gecede bir konuşma yapacağını duyurdu. Aynı günler gazetenin üçüncü sayfasında birer davetiye metni yayınlandı. Okurlara telefon numarası verilerek isteyenlerin geceye katılabileceği ilan edildi. 17 Mart günü Derya Sazak ile yaptığım telefon görüşmesinde bunun nasıl bir garabet olduğunu sorguladım. Aylardır maaş alamayan insanlar dayanaşacak/kaynaşacak! Sazak’a CHP milletvekili aday-adayı patronun Kemal Kılıçdaroğlu’na yağ çekmek uğruna çalışanları böyle kullanmasının ayıp olduğunu söyledim. Hadi patron gaza gelmişti! Yılların gazetecisi Derya Sazak bu duruma nasıl alet oldu? Tepkimi CHP Yönetimine de bildirdim. Gazetede davetiye ilanı iki gün sonra birden kesildi. İnsanlara “dayanışma gecesi”nin iptal edildiği ise zahmet edilip duyurulmadı!

7) Gazetenin patronu CHP Kahramanmaraş milletvekili Durdu Özpolat bu kez Çankaya’dan CHP’nin aday-adayı. Önseçime girecek. Ankara’dan bizzat CHP içinden gelen haberler ön seçimi aşabilmek için Özpolat’ın anormal harcamalar yaptığını söylüyordu. Bu durumu çeşitli kaynaklar teyit etti. Telefon edip “senin patron Ankara’da delegeye çok bonkör davranıyor” diye uyarıyorlardı.

İstanbul’da çalışanları aylardır maaş alamıyor, Ankara’da patron para saçıyor!

Bardağı taşıran damla bu gelişme oldu!

                                  ***

Artık Çarşamba ve Pazar günleri sadece Odatv’de yazacağım. Hürriyet’ten de kovulduğumda bana ilk kucak açan Odatv olmuştu.